30

292 9 11
                                    

Duyduğum cümleyle ağzım şaşkınca aralandı. Hareket bile edemediğimde nefes almam gerektiğini fark edip kendime geldim. Yutkundum heyecanla. İma ettiği şey... Düşüncesi bile karnıma kramplar sokmaya yetmişti.

Düşünmekten yorulduğum anlarda sıcaklığıyla mayışırken biraz daha sokuldum. Yanağım kumaşa sürtünürken gözlerimi daha fazla zorlamadan kapattım.

Uyandığımda gözlerini karanlık odada gezdirdiğimde yatak odasında olduğumu anladım. Gözlerimi odada gezdirip ona bakındım. Yoktu. Saate baktığımda çoktan gece yarısı olmuştu. Ayağa kalktığımda yavaş adımlarla odadan çıktım. Evde gezinirken onu hiçbir yerde göremediğimde kaşlarımı çattım. Bana sinirlenip bırakıp gitmiş olabilir miydi?

Hiçbir yerde olmadığını gördüğümde içimi kötü bir his kaplamıştı. Kapıya ilerleyip açtığımda karanlık gökyüzü karşıladı beni. Kapıdan çıktığımda korkum artarken bahçeye bakındım. Sesini duyduğumda rahatlarken ona doğru yaklaştım. Arka bahçede havuzun orada oturarak telefonla konuşuyordu. Beni görmesiyle gülümsediğimde yanına gittim.

"Böyle çıkmaman gerek. Hasta olursun."

Telefonunu bıraktığında şezlonga, yanına oturdum. Soğukla bacaklarım titrerken yutkundum.

"Beni burada tek başıma bırakıp gittiğini düşündüm."

Huysuz tavrımla konuştuğumda gülümseyip elini sırtıma koydu. Bana sarılmasıyla sıcaklığına yaklaştım.

"Ve korktun."

Korkmuştum. Bir şey demeden ona sarıldığımda eli omzumu okşarken kazağın kalınlığına lanet ediyordum. Dokunuşlarını hissetmemi engelliyordu.

"Titriyorsun."

Titrediğimin farkında bile değildim.

"Hadi içeri girelim."

Ayağa kalkmaya yeltendiğinde konuştum.

"Soğuktan değil."

Hareket etmediğinde itirafımla gülümsedim.

"Neyden?"

Boğuk sesiyle heyecanım artarken dudaklarımı yaladım.

"Heyecandan."

"Seni heyecanlandıran nedir?"

Gülümseyip başımı yüzüne doğru kaldırdım.

"Sensin. Ve uyumadan önce sarf ettiğin sözler."

"Ne söyledim sana?"

"Bu şehri bu gece beraber yakacağımızı."

İkimiz de gülümsediğimizde daha fazla vakit kaybetmeden dudaklarına uzandım. Soğuktan moraran dudaklarım onu bulurken inledim. İhtiyacım vardı dudaklarına, beni öpmesine.

Birbirimizin dudaklarını öpmekten hırpaladığımızda bacaklarımın üşümesiyle kucağına doğru oturdum. Bacaklarımı iki yanından sarkıttığımda daha rahat hissederken inledim. Tam kalçalarımın altındaydı. Başımı geriye atıp gözlerimi kapattığımda dudakları boynumda ıslak izler bırakıyordu. Bacaklarımı eliyle kavradığında kalktı. Bahçede ilerlerken kısık sesiyle güldüm.

"Siktir! Eve kadar bile dayanamayacağım."

Sırtımı karların üzerinde hissettiğimde şaşkınlıkla gülümsedim. Dudaklarıyla gülüşümü öptüğünde bu hareketi erimeme neden olurken sıcacık baktım ona. Hissettiğim şey yalnızca tutku muydu? Umrumda değildi. Ne hissettiğimi bilmesem de ne istediğimi biliyordum. Onu istiyordum, hem de deli gibi.

Rus RuletiWhere stories live. Discover now