31

272 8 4
                                    

Uzun bir banyonun ardından bornozu giyip odaya geçtim. Saçlarımı havluya sarıp kurularken odadan içeri girdi. Elindeki tepsiyi koyup bana döndüğünde konuştu.

"Ben duştan çıkana kadar bitir."

Emir kipiyle konuşup banyoya girdiğinde gözlerimi devirip tepsiye yaklaştık. Kasenin içindeki dumanı tüten çorbaya baktığımda içmeye başladım. Bitirdiğimde yanındaki peçeteyle ağzımı silip yatağa ilerledim. Bedenim biraz önceki soğuğun etkisiyle hala titriyordu. Odadaki sıcaklıkla biraz gevşediğimde gerçekten hasta olacağıma emin olmuştum.

"Üzerini giyinmeden uyumayı düşünüyorsan unut."

Sesini duyduğumda banyodan gelen dumanların arasıdan gelmeye başladı. Gözündeki bandın olmadığını fark ettiğimde merakım ve şehvetim arasında kalmıştım. Bir yanım vücudundan damlayan suları izlemek istiyordu bir yanım ise gözüne ne olduğunu görmek. Dayanamayıp vücuduna baktığımda kanım ısınırken gülümsedim.

"Belki sen de üzerini giyinmeden uyumayı düşünmelisin."

Bana çapkın bir bakış attığında sırtını döndü. Sırtına hayran hayran baktığımda aynada göz göze geldik. Dolabına uzanmasıyla kaşlarımı çattım.

"Ciddiyim. Sana dokunmak istiyorum Vladimir."

Duraksadığında gözünün içine baktım.

"Yeterince üşüdün. Çıplak uyumana izin vermem."

Dolabından oldukça kalın boğazlı bir kazak çıkarıp yanıma geldi. Bornozumu çözüp onu giydirdiğinde kollarımı geçirirken gözüne baktım. Gözünün olması gereken yer boştu ama artık eskisi gibi korkutmuyordu beni. Belki de alışıyordum ona. Yanında bulunmaya devam ettiğim her saniye...

"Valizini getirttim. İçinde bir tane bile düzgün bir şey yok. Sana soğuk olacağını söylemiştim."

Gülümsediğimde arkasını dönüp valizime ilerledi. İçinden geçen gün giydiğim gri taytı, bir külodu ve bir çift çorabı alıp yanıma geldi tekrar. Yatağın yanında diz çöktüğünde heyecanla yutkundum. Bacaklarımdan geçirdiği külodu yukarı doğru ilerleyip bıraktı. Gerisini kendim hallettiğimde taytımı da giydim. Çoraplarımı giydirdiğinde onu izlerken kalbim yine sıcacık olmuştu. Hem benden nefret edip hem de nasıl şefkatli olabilirdi?

Giyindiğimde hala belindeki havluyla karşımda dururken kalkıp banyoya girdi. Elindeki kurutma makinesiyle döndüğünde bana uzatırken aldım. Ben saçlarımı kuruturken onun da altına bir eşofman giydiğini gördüm.

Siyah saten çarafların arasına girdiğimde mutlulukla gülümserken kolumu ona uzattım. Yanıma gelip kolumu tuttuğunda yatağa uzanırken üzerimize kalın yorganı örttü. Ona sokulup başımı göğsüne yasladığımda beni sarmalarken başımı kaldırıp elimi yavaşça gözüne dokundurdum.

"Ne oldu gözüne?"

Sessizliğiyle cevap vermeyeceğini düşünürken sert bir nefes aldı.

"Sana merak etmemeni söylemiştim."

"Daha önce hiç sormadım ama."

"Sordun. Sarhoş olduğun gece."

O geceden bahsettiğinde aklıma dün gece söyledikleri gelirken elimi çektim. Çıplak göğsündeki tüylere dokunduğumda elimi teninde yavaşça gezdirirken konuştum.

"O gördüğün kadın benim küçüklüğümdü."

Sessizliğini korusa da beni dinlediğini biliyordum.

"Küçük Maria'ydı. Sonra büyüdüm ve bu kadın oldum."

"Bu kadını öldüreceğim."

Gülümsedim acıyla.

"Yine mi ölümden bahsedeceksin?"

"Onu öldüreceğim, evet. Sonra sen bana yine küçük Maria'yı vereceksin ve ben onu kendi ellerimle yeniden büyüteceğim."

Kalbimin sıcacık olmasıyla gülümsedim. Başımı kaldırıp ona baktığımda alayla güldüm.

"İstediğin ev kadını olmasını mı sağlayacaksın?"

Ciddiyetini bozmadan omzumu okşamaya devam etti.

"İstediğim onun bir ev kadını olmasını değil, söylemiştim. İstediğim onun onurlu bir kadın olması."

İç çektiğimde bu gece savaşa ateşkes getirmeye karar verdim. Savaşamayacak kadar yakın hissediyordum kendimi ona.

"Geçmişte yaşadıklarım yüzünden böyleyim."

"Geçmişte ne yaşarsan yaşa. Ben de kötü şeyler yaşadım. Ama her şeyini kaybedecek olsan bile kendini aşağılık bir kadın haline getirmemen gerekirdi. Bunun bir özrü de yok telafisi de."

"Beni kendi ellerinle büyütsen de mi?"

"Evet. Çünkü ne yazık ki geçmişi geri getiremiyorum. Ama bundan sonrası için elimden geleni yapacağım."

Başka bir şey konuşmadan karanlığın içinde sessizce birbirimizi hissettik. Elimi vücudunun her yerinde gezdirmek istiyordum.

"Uyu artık. Yorgun olduğunu biliyorum."

Sesiyle yanağımı tenine yaslayıp konuştum.

"Çok yorgunum. Ama uyursam uyandığımda yine eski halimize döneceğiz. Yine savaş başlayacak. Bu ateşkes bitmeden tadını çıkarmak istiyorum."

"Uyandığında hasta bir savaşçı olacaksın."

Ellerini saçlarıma çıkarıp okşadığında beni uyutmaya çalıştığını fark edip gülümsedim.

"Saçlarını okşayıp uyutacağın masum sevgilin değilim ben Vladimir. Ben Maria, öldürmek istediğin kadın."

"Bu gece koynumda uyutacağım kadın öldürmek istediğim kadın değil."

"Bana karşı o yüzden mi bu kadar şefkat dolusun?"

"Sana hissettiğim şeye yalnızca şefkat diyemezsin."

Kalbimin atışları hızlandığında hissetmemesini umdum.

"Bana böyle şeyler söyleme Vladimir."

Güldüğünü işittim.

"Yoksa bana deli gibi aşık mı olursun?"

Misillemesiyle gülümsediğimde daha fazla direnemedim. Uyku beni etkisi altına alırken gözlerimi kapattım.

Rus RuletiWhere stories live. Discover now