32

253 7 10
                                    

Bedenimdeki kırgınlıkla uyanmaya çalıştığımda gözlerim açılmıyordu. Çok fena hasta olmuştum. Yatakta yana dönerken mırıldandım.

"Vladimir."

Sesim bana yabancıydı. Hasta olmaktan nefret ediyordum.

"Buradayım."

Elini alnıma değdirmesiyle gözlerimi yavaşça araladım.

"Yanıyorsun Maria."

Yanıyordum evet. Her iki anlamda da. Temasımızı kesmesiyle mızırdandım.

"Doktor çağıracağım."

Sesi uzaklaşırken onu görme isteğiyle gözlerimi odada gezdirdim. Kapının önünde duruyordu. Dışarıdaki her kimse onunla konuşurken kapıyı kapatıp tekrar yanıma geldi.

"Bir daha sana asla dokunmayacağım."

Sert sesiyle gülümsemeye çalıştım.

"Dayanamazsın."

"Sen mi ben mi?"

"Ben de sen de. Hem, yazık mı olsun bana? Güzelliğim solup gitsin mi burada?"

Ağzımın içinde konuşur gibi konuştuğumda anlayıp anlamadığından bile emin değildim. Gözlerim kapanırken karşı koymadım.

Odadaki karanlıkla gözlerimi açtığımda alnımdaki ve boynumdaki ıslaklıkla kaşlarımı çattım. Elimi götürdüğümde gelen bezleri çektim. Kendime gelip üzerimdeki örtüyü çekecekken kolumdaki serumla duraksadım. Oda karanlık olduğu için hiçbir şey göremiyordum.

"Vladimir?"

Ses gelmediğinde kolumdaki serumu çekip ayağa kalktım. Ayaklarım üşüdüğünde kollarımı kendime sarıp kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda elindeki tepsiyle Vladimir'i gördüğümde beni inceleyip kaşlarını çattı.

"Neden kalktın?"

"Sana bakmak için."

Belime koyduğu eliyle beni yatağa yönlendirdi.

"Sen bana değil ben sana bakacağım. Uzan şimdi. Serumunu neden çıkardın Maria?"

Serumu gördüğünde sinirle bana dönerken uzandım. Zaten hiç halim yoktu.

"Onunla birlikte nasıl kalkabilirdim?"

"Kalkmaman gerekti."

Tekrar taktığında koluma bakarken konuştum.

"Bana bu kadar iyi davranma."

Soğuk ses tonumla yutkundum. Alışmak istemiyordum ona ve bu tavırlarına.

"Sana iyi davranmıyorum. Hasta olduğun için nasıl davranmam gerekiyorsa öyle davranıyorum. Özel hissedeceğin bir durum yok. Benim yüzümden hastalanmasaydın umrumda olmazdın bu kadar."

Benim gibi soğuktu sesinin tonu. Uzun uzun açıklamasına sinirlendim. Aptal mı sanıyordu beni?

"Aptal değilim. Saçma sapan beklentilere girecek de değilim. Endişen boşuna."

"Endişeleneceğim bir şey yok. Boş beklentilere girmen yalnızca seni üzer."

Sinirle ona baktığımda tepsiyi koyup konuştu.

"Şunu içip iyileş bir an önce."

"Senin bakımına muhtaç değilim. Suçluluk hissetmen saçma! Senin yüzünden hasta olmadım. Sen beni hasta edemezsin. Ben kendim hasta oldum."

"Haklısın. Tüm kötülüğü kendi kendine yapıyorsun. Başkasına hiç ihtiyacın yok."

"Ne saçmalıyorsun sen? Ne kötülüğü etmişim kendime?"

Sinirle çattım kaşlarımı.

"Kendini insanlara kullandırman kendine yaptığın en büyük kötülük."

"Asıl ben onları kullanıyorum. Kemal'i para için, Sarp'ı da ayak işlerim için kullanıyorum."

"Bunları karşılıksız yapmıyorlar ama. Bu da seni bir orospu yapmaya yeter."

Öfkeyle konuştuğunda sinirlenmekten ziyade başka bir duygu da hissetmiştim.

"Madem ben bir orospuyum, seninle yattığım için bana ne vereceksin?"

İkimiz de birbirimize kinli bakıyorduk.

"Ben senin müşterin değilim, onlar gibi. Bu da bir alışveriş değil. Verebileceğin her şeyi alacağım senden. Hiçbir şeyin kalmayana dek tüketeceğim seni Maria."

Tehdit savurmaktan daha iyi bildiği bir şey yoktu. Dişlerimi sıkmaktan çenem ağrımıştı. Derin bir nefes alıp tepsiyi elinden sertçe aldım. Karnımı doyurup ilacı içtiğimde suyun yarısını bırakıp ağzımı sildim.

"Çıkar mısın? Dinlenmek istiyorum."

"Burası benim evim. Ne istiyorsam onu yaparım."

Bir anda bana olan bu tavır değişikliğinin nedenini anlayamıyordum. Elbette bana aşık gibi davranmasını beklemiyordum ama bu çok acımasızcaydı. Ve bu acımasızlığı... kalbimi kırıyordu. Evet, kalbimi kırıyordu. Aptal gibi hissediyordum. Kesin hasta olduğum için böyleydim.

"O zaman evinden ben gidiyorum."

Ayağa kalkıp serumu sertçe çektiğimde alaylı ifadesini umursamadım. Beni çok küçümsüyordu. Odadan çıkıp aşağı indiğimde kapıya ilerledim. Ayakkabılarımı giyip evden çıktığımda soğuktan nefes verirken dumanlar çıkıyordu.

Yolda ilerlerken soğuktan titremeye başladım. Umursamadan elimi kaldırdığımda beni alacak birilerinin olmasını umdum. Bilmediğim bir ülkede beni bu duruma düşürmesiyle kaşlarımı çattım. İleride gördüğüm arabayla daha da sinirlenirken önümde bir kamyonet durdu. Önüme döndüğümde kamyonetteki adamlara baktım. Biri sürücü koltuğunda kalan ikisi kasadaydı. Gerildim. Adam aceleci tavrıyla bilmediğim bir şeyler söylerken kasaya çıkıp oturdum. Onu sinirlendirmek için harika bir fırsattı. Bunu kaçırmayacaktım.

Uzak mesafeden bile sinirlendiğini anlayabiliyordum. Kamyonet yolda ilerlerken ona bakmayı kesip önüme döndüm. Bakışları midemi bulandırıyordu. Onun yüzünden kendime bunu yaptığıma inanamıyordum. Araba ara bir yolda durduğunda ne olduğunu anlayamadan kolumdan tutulmasıyla kasadan indirildim. Kaşlarımı çatıp önümdeki adamlara baktığımda yüzlerindeki iğrenç sırıtmayla kolumu çekmeye çalıştım.

Kendi aralarında konuşup aptal aptal güldüklerinde ikisinin arasında itilirken içimden kendime de ona da sövüyordum. Yüzümü kasaya çevirip beni bastırdıklarında arkamda hissettiğim bedenle dişlerimi sıktım. O aptala bunun hesabını soracaktım.

Bacaklarımın zorla aralanmasıyla kalçama kendini yaslayan iğrenç adamın belime dokunuşuyla tiksinerek baktım ona. Kısık sesiyle bir şeyler söyleyip gülerken dirseğimi karnına geçirip onu ittim. Onu itmemle diğerleri gelirken tekrar yaslanmalarıyla debelendim.

Silah sesiyle arkamdaki yere düştüğünde derin bir nefes aldım. Yine aynı şeyi yaşamak ietemiyordum. Gözlerimi yavaşça açtım. Korku gözlerimden silinirken arkamı döndüm. Vladimir'e.

Yolda bana bakarken elindeki silahta ve yüzünde gezdirdim gözlerimi. Sinirliydi. Hem de çok. Ben de sinirliydim. Yerde yatan adamlara baktığımda bana doğru yaklaştı.

"Ne zaman bu kadar aptal bir kadın oldun?"

"Neden kurtardın beni?"

"Hiç kabul etmeyeceksin nasılsa yardıma muhtaç olduğunu. Bu konuyu konuşmaya gerek yok."

"Neden öldürdün adamları?"

Israrla sorduğumda gözlerime baktı.

"Sen daha fazla katil olma diye."

Rus RuletiWhere stories live. Discover now