12

366 8 4
                                    

Üzerimdeki ağırlık giderek artarken üzerime sıçrayan kanla rahatsız olduğumda onu itmeye çalıştım. Başaramadığımda oflayıp komodinin üzerindeki telefonuma uzandım. Rehbere girip Sarp'ı aradığımda kulağıma götürdüm.

"Buyrun Maria Hanım?"

"Hemen odama gel Sarp."

Gülme sesi duyulduğunda konuştu.

"Emin misiniz? Sevgiliniz benden pek hoşlanmadı."

Gözlerimi devirdiğimde konuştum.

"Hemen dedim. Gelirken aşağıdan odanın anahtarını alıp gel. Bir de, kimseye belli etme."

Sesimden bir terslik olduğunu anlamış olacak ki onaylayıp kapattı. Onu beklerken ellerimi Pedro'nun saçlarında gezdirdiğimde konuştum.

"Özür dilerim Pedro, özür dilerim sevgilim."

Odanın kapısından bir ses geldiğinde kapının açılmasıyla Sarp'ın sesi duyuldu.

"Maria Hanım?"

Gözlerimi devirip seslendim.

"Aptal gibi kapıda beklemeyi kes ve buraya gel."

Kapı sesi geldiğinde adımları yaklaşırken beni görmesiyle gözlerini büyüttü. Şok olduğu her halinden anlaşılıyordu. Birkaç dakika kendine gelmesi için ona izin verdim.

"Ma- Maria Hanım? Siz?"

Yutkunduğunda konuştum.

"Anlatacağım ama önce üzerimden onu kaldır."

Yanıma gelip telaşla ne yapacağını bilemeden bakınırken Pedro'yu ittim. Yatağın diğer tarafına onu düşürdüğümüzde kapalı gözlerine ve yüzüne birkaç dakika bakıp konuştum.

"Sarp, cesedi ortadan kaldırman gerek. Buraya geldiğinden kimsenin haberi yok zaten. Şüphe uyandıracak bir durum yok."

Yataktan kalktığımda kanlı yatağa bakıp mırıldandım.

"Sonra da iyi bir temizlik yapmamız gerek."

Ona döndüğümde bir bana bir Pedro'ya bakarken hala çıplak olduğumu fark edip banyoya ilerledim.

"Sen cesetle ilgilen ben de buraları halledeyim."

Banyoya girdiğimde aynada kendime bakarken gözlerimi kaçırıp duşakabine ilerledim. Savaştan çıkmış bir asker gibiydim. Hızlı ve soğuk bir duş aldığımda bornozumu giyip banyodan çıktım. Odada kimseyi göremezken kanlı çarşafı toparlayıp bir çöp poşetine attım. Yatağı temizlemek için temizlik malzemelerini getirdiğimde yatağı silmeye başladım.

Hava kararırken odada volta atıp merakla bakındım. Nerede kalmıştı bu çocuk? Odayı eski haline getirdikten sonra birkaç saat geçmişti. Bu sürede çoktan gelmesi gerekirdi. Kapı tıklandığında hızlıca ilerleyip konuştum.

"Kimsiniz?"

Temkinli bir halde beklerken sesini duydum.

"Sarp."

Kapıyı açtığımda içeri girerken arkasından bakıp kapıyı kapattım. Koltuğa oturduğunda yüzündeki yorgun ifadeye bakıp ben de oturdum.

"Ne yaptın?"

"Her şey istediğiniz gibi. Bir sorun yok."

Rahatladığımda bana uzunca baktı.

"Onu sevdiğinizi sanıyordum."

Söylediğiyle canım sıkıldığında gözlerimi kaçırdım. Burnumı havaya diktiğimde konuştum.

"Onu seviyordum. Fakat kendimi daha çok."

Sessizlik yeniden egemen olduğunda sesiyle ona döndüm.

"Peki neden beni aradınız?"

Düşündüğümde omuz silktim. Aklıma ilk o gelmişti.

"Çünkü beni sizin her dediğinizi yapan bir uşağınız olarak görüyorsunuz."

Kaşlarımı çattığımda ne saçmaladığını anlamaya çalışıyordum.

"Saçma!"

Ayağa kalktığında konuştu.

"O halde neden tüm kötü işlerinizde beni arayıp iyi vakit geçirmek istediğinizde başkalarını arıyorsunuz?"

"Çok soru soruyorsun Sarp. Bana yardımcı olmak isteyen sendin. Bunun için sana minnettarım da. Ancak bana yardım ettiğin için sana hesap verecek değilim. Lütfen haddini bil."

"Yoksa beni de mi öldürürsünüz?"

Gülümsediğinde kaşlarımı çatıp ben de kalktım.

"Kim bilir? Belki de. O yüzden benden korksan iyi edersin."

Ukala tavrı sinirimi bozarken başını iki yana salladı.

"Bunu yapamazsınız."

"Öyle mi? Nedenmiş?"

Merakla güldüğümde cevapladı.

"Çünkü pis işlerinizi yapacak kimseniz kalmaz."

Şuh bir kahkaha attığımda anlamsız bakışlarına döndüm.

"Sen öyle san, aptal! Etrafımda benimle ilgili herhangi bir şey yapmak isteyen yüzlerce erkek var. Bir dakikada yerine yenisini bulurum. Kendine çok güvenmesen iyi edersin."

Kapıya ilerleyip açtığımda çıkması için elimle dışarıyı gösterdim.

"Oyunun sahibini hepinize hatırlatmanın zamanı geldi."

Rus RuletiKde žijí příběhy. Začni objevovat