40

206 9 13
                                    

Aradan geçen günlerde omzum biraz daha iyileştiğinde dikkatle duş alıp temizlendim. Kahvaltıya inmek için hazırlandığımda ekoseli bir etek ve bir body seçip giyindim. Çizmelerimi giyip takılarıma baktığımda Kemal'in yüzüğünü göremediğimde çantama uzandım. Çantanın en dibinde parlayan yüzüğü alıp parmağıma geçirdiğimde saçlarımı kuruttum. Makyajımı yapıp çantamı aldığımda odadan çıktım.

Kahvaltımı beklerken Kemal'i gördüğümde gülümseyip elimi kaldırdım. Yanıma gelip oturduğunda yüzündeki garip ifadeyle konuştu.

"Maria nerelerdesin? Günlerdir seni arıyorum."

"Biraz rahatsızlanmıştım. Kusura bakma."

"Öyle mi? Neyin var?"

Kaşları çatılırken gülümseyip başımı iki yana salladım.

"Önemli bir şey değil. Şimdi iyiyim."

Önüme konan kahvaltılıklarla göz temasımız kesildiğinde sustuk. Kahvaltı masasında gözlerimi gezdirirken garson çekildiğinde bir yudum su alıp konuştu.

"Müzeyyen'le ne zaman konuşacağız?"

"Bu akşam konuşabiliriz."

Gülümsediğinde önüme dönüp karnımı doyurmaya başladım. Tüm gece ağlasam bile sabahına Maria olmak zorundaydım. Yüzümde en sahici gülümsememle ona bakarken kahvaltımızı edip kalktık.

"O halde ben rezervasyon yaptırayım. Sen de akşam için hazırlan."

"Tabii. Ama önce dışarı çıkmam gerekiyor. Alışveriş yapacağım."

"Nasıl istersen. Bunu al."

Uzattığı karta bakarken uzatmadan aldım. Gülümsediğimde yanıma gelip belimden tuttu. Birlikte salondan çıkarken vedalaştığımızda odama çıktım. Eşyalarımı alıp hazırlanırken kapı tıklandığında gidip açtım. Çalışanlardan biri beni gördüğünde gülümsedi.

"Maria Hanım, aracınız hazır efendim."

Gülümseyip odadan çıktığımda onu takip ettim. Otelin önündeki büyük araca ilerleyip bindiğimde kapı kapandı. Alışveriş merkezine doğru giderken camdan dışarıyı izlediğimde gözlerimi kapattım.

Tüm gün alışveriş yapıp hazırlandığımda aynada kendimi incelerken görüntümü beğenip gülümsedim. Kırmızı ruju dudaklarıma yayarken üzerimdeki siyah elbiseye bakınıp çantamı aldım.

Aşağı indiğimde Kemal'e doğru ilerleyip koluna girerken elimi tutup arabaya binmem için yardım etti. Arabaya bindiğimde karşımda oturan Müzeyyen Hanım'la gülümsedim.

"İyi akşamlar."

Hoşnutsuz tavrıyla dudak büktüğünde konuştu.

"Size de."

Kemal de bindiğinde araba hareket ederken elime uzanıp tuttu. Ona gülümseyip elini sıktığımda Müzeyyen'in bakışlarını umursamadım. Gideceğimiz yere kadar sessizce oturduğumuzda gelmemizle arabadan indik. Boğazı gören lüks bir restorana gelmemizle gülümsediğimde gösterilen masaya ilerledim. Kemal sandalyemi çekip karşıma otururken Müzeyyen Hanım da onun yanına oturdu.

"Nasılsınız Müzeyyen Hanım?"

"İyi olmaya çalışıyorum. Ya siz?"

"Teşekkür ederim. Ben de iyiyim."

"Omzunuza ne oldu?"

Dikkatle beni incelerken Kemal de döndüğünde elbisenin askılarından görünen yara izini anımsayıp gülümsedim.

"Küçük bir kaza. Önemli değil."

"Ne demek önemli değil? Bu ne zaman oldu Maria? Neden haberim yok?"

Kemal'in endişeli haline içimden göz devirdim. 

"Bu konuyu sonra konuşalım mı?"

Kaşları çatıkken başını salladığında siparişlerimizi verdik. Arkama yaslanıp manzarayı izlerken masada sessizlik hakimdi.

"Ee ağabey, beni neden yemeğe davet ettiniz?"

Müzeyyen Hanım'ın sorusuyla Kemal yine elimi tuttuğunda okşadı. Bana dönüp gülümserken ben de gülümsedim.

"Seninle bir kararımızı paylaşmak istiyorum Müzeyyen. Biz Maria'yla evleniyoruz."

Bir çırpıda söylediğinde Müzeyyen'in kaşları çatıldı.

"Ne? Ne demek evleniyoruz?"

Onları gülümseyerek izlerken gözüm bir noktaya takıldığında Şafak'a baktım. Beni gördüğünde şaşırırken gözleri masadaki birleşen ellerimize gitti. Onu görmemiş gibi önüme döndüğümde Kemal boğazını temizledi.

"Müzeyyen, lütfen bu kararımıza saygı duyup mutlu ol. Tıpkı iyi bir kız kardeş gibi."

"Abi söyler misin, bu kararınıza nasıl saygı duyabilirim? Ne demek bu kadınla evlenmek?"

Bana yüzünü buruşturarak konuştuğunda sinirlenmiştim. Bu aşüfte kendini ne sanıyordu?

"Bu kadar mutlu olacağınızı tahmin edememiştik Müzeyyen Hanım."

"Hayatımda duyduğum en saçma karar bu!"

"Müzeyyen!"

Masaya çöken sessizlikle Kemal'in elini sıkıp gülümsedim.

"Sakin ol."

Çatık kaşlarıyla kız kardeşine bakarken aralarını bozduğuma hiç de üzülmüyordum, ne yalan söyleyeyim.

"Sözlerine dikkat et Müzeyyen."

Müzeyyen kaşlarını çatıp söylenerek önüne döndüğünde çantasını alıp ayağa kalktı.

"Ben gidiyorum. Daha fazla bu masada kalamayacağım. Sizin aksinize hala midem var."

Çekip gittiğinde arkasından bakarken Kemal bana döndü.

"Lütfen onun kusuruna bakma."

"Benim için sorun yok. Ama sana yaptığı bu terbiyesizliğe şaşırdığımı söylemeden geçemeyeceğim. Doğrusu bu kadar ileri gidebileceğini tahmin etmezdim."

Masaya konulan yemeklerle sustuğumda izlenme hissiyle yerimde kıpırdandım. Gözlerimi az ilerideki masaya çevirdiğimde Şafak hala beni izlerken ayağa kalktım.

"Başlamadan önce bir lavaboya gideceğim."

Başını salladığımda emin adımlarla ilerleyip lavaboya girdim. Ellerimi yıkayıp kahküllerimi düzelttiğimde kapı açıldı. Gözlerimi aynadan ayırmadan rujumu sürdüğümde Şafak konuştu.

"Seninle burada karşılaşmayı beklemiyordum Maria. Büyük tesadüf oldu."

"Tesadüflere inanmam."

Kahkahasıyla aynadan ona baktığımda göz göze geldik.

"Hayır, sandığının aksine tamamen tesadüf. Vladimir'in umrunda olduğunu mu sanıyorsun?"

Yutkunup rujumu kapattığımda çantama koydum. Arkamı dönüp yavaş adımlarla ona ilerlediğimde arada az bir mesafe kalacak şekilde durdum. Yüzüme eğlenen bir ifade oturtup elimi mendilinin desenlerinde gezdirip gülümsedim.

"Peki ya senin umrunda mıyım?"

Rus RuletiWhere stories live. Discover now