25

274 8 10
                                    

Akşam olduğunda camın önünde Vladimir'in gelmesini beklerken elimdeki sigaradan derin bir nefes aldım. Araba bahçe kapısından içeri girerken indiğinde nerede olduğumu biliyor gibi gözlerimi buldu. Birkaç saniye bakıştığımızda eve girerken ben de izmariti kül tablasına bastırdım. Üzerimde hala sabahki gecelikle duruyordum. Valizimi açıp kıyafetlerimde göz gezdirdiğimde gri bir tayt ve onun takımı olan sporcu sutyenini giydim. Yemek yemek için aşağı indiğimde merdivenlerden inerken başını kaldırdı.

"Beni pencere kenarlarında beklemen gururumu okşadı doğrusu."

"Sıkıldım buradan. Bana göre bir yer değil burası."

"Hoşuna gitmeyeceğini söylemiştim."

"Gitmek istiyorum artık."

"Burada kalmak istememen beni ancak mutlu eder."

Yemek salonuna geçtiğinde yerine geçerken ben de oturdum. Sessizce yemeklerimizi yediğimizde salona geçtik. Şöminenin karşısındaki rahat görünen mindere oturup ona döndüğümde elindeki şişeyle ve iki kadehle geldi. Oturduğunda kırmızı şarabı doldururken konuştum.

"Yine sarhoş olup saçmalayacağımı düşünüyorsan yanılıyorsun. O bir kere olur."

"Bu gece sarhoş olmanı istemiyorum."

Uzattığı kadehi aldığımda bir yudum aldım. Bir sigara çıkardığımda yakıp ona döndüm.

"Ne zaman gideceğiz buradan?"

"Kısa bir süre sonra."

"Ne kadar kısa?"

"Kalan hayatın kadar kısa."

Gülümsemesine gözlerimi devirdim. Her fırsatta ölümden bahsediyordu.

"Bilmeni istediğim bir şey var."

Bana tek kaşını kaldırdığında devam ettim.

"Böyle davranarak beni korkutmuyorsun Vladimir."

"Korkmuyor musun benden?"

Korkuyordum ama bunu belli edecek değildim. Rakibimi yenmek istiyorsam duygularımı bilmemeliydi.

"Hayır. Korkmuyorum."

Bana biraz yaklaşıp yanıma gelirken başımı kaldırdım. Yanıma geldiğinde elimdeki sigaraya uzandı. Alıp bir nefes çektiğinde ne yaptığını izliyordum. Dumanı üfleyip kül tablasına koyduğunda sordu.

"Emin misin korkmadığına? Sana her yaklaştığımda yüzümü korkuyla inceliyorsun."

"Yüzünden korkmamak mümkün mü? Ben davranışlarından ve konuşmalarından bahsediyorum."

"Yine de benden korkuyorsun yani."

"Sandığın kadar değil. Sadece merak ediyorum."

Ağzımdan çıkan sözlerle yutkunduğunda bana yaklaştı.

"Beni merak mı ediyorsun?"

Fısıltısıyla tenim karıncalanmaya başladığında yine aynı his olmuştu. Neden onun karşısındayken toy bir genç kız gibi oluyordum?

"Ediyorum."

Dudaklarına bakarak konuştuğumda gözlerimi yukarı çevirdim. Bakışından anlamıştım beni öpeceğini. Heyecanlandığımı fark ettiğimde sakin olmak için kesik bir nefes aldım.

Beni bekletmeden mesafeyi kapattığında dudaklarımızı birleştirdi. Soğuk dudakları içimi titretirken bastırdığı dudaklarını hareket ettirmeden bekledi. Birkaç dakika öyle durduğumuzda hissettiğim duygu yoğunluğuyla gözlerimi kapattım.

Sabırsızca ağzımı araladığımda üst dudağına minik bir öpücük bıraktım. Öpücüğümle birlikte dudaklarını hareket ettirmeye başladı. Yavaş ama tutkulu bir öpücüktü. Islak dudaklarımla ona karşılık verirken elimdeki kadehi bırakıp elimi yüzüne koydum. Ona daha yakınlaştığımda soğuk parmakları belimi buldu yine. Çıplak belimi sert avcuyla okşadığında inledim.

Odada duyulan öpüşme seslerimizle daha çok tahrik olduğumda dudaklarından gelen şarap tadı ağzımı uyuşturuyordu. Nasıl bu kadar güzel öpüşebilirdi? Neden daha önce öpmemişti beni? Ustaca hareket ettirdiği dudakları aç bir tavırla dudaklarımı kendine çekerken sıcak dilini hissetmemle boğuk bir inleme bıraktım.

Dilimi diline uzattığımda birbirine değerken yakınlıktan birbirimize girecektik neredeyse. Elleri belimi yavaş yavaş okşarken dilini emdim. Islak öpücükleri dudağımın kenarında gezerken dilimi ve dudaklarımı son bir kez çekip geri çekildi.

Nefes nefese araladım gözlerimi. Göğsüm inip kalkarken gözüne baktım. Hala çok yakınken devam etme isteğiyle dolup taşıyordum.

"Neden durdun?"

Sorumla gözünün rengi koyulaşırken yutkundu. Boğuk sesiyle konuşurken boğazını temizledi.

"Durmam gerektiği için."

Neden durması gerekiyordu? Birbirimizden nefret etmemiz aramızdaki yakıcı tutkuyu yok etmiyordu. Hayatımdaki en güzel öpüşmeydi. Devamının olmaması beni sinirlendirmişti.

"Sabahki sözlerini ne çabuk unuttun. Devam etsem bir dakika düşünmezsin benim yatağıma girmek için. Oysa benimle ayıkken bile yatmayacağını söylerken kendinden yine çok emindin, her zamanki gibi."

Geri çekilip ellerini çekti belimden. Yüzünü uzaklaştırdığında araya mesafe koyarken derin bir nefes verdim.

"Sabah beni sinirlendirdin. Sinirle ağzımdan çıkan birkaç söz için mi bıraktın yani?"

"Hayır Maria. Henüz zamanı olmadığı için."

Benimle bir gün sevişeceğini ima etmesiyle heyecanlandım.

"Benim de zamanım yok. Kalan hayatımın kısa olduğunu söylemiştin."

Keyifle konuştuğumda bana döndü.

"Seni sikmeden bırakmayacağımı az önce anlamış olman gerekirdi."

Bozuk ağzı isteğimi artırıyordu. Az önce... Yutkundum. Bedenimde çok garip hisler dolanıyordu. Demek o da benim kadar etkilenmişti öpüşmemizden. Bu fikirle gülümsedim.

"Anladım."

"Bu durum hoşuna gitmiş görünüyor."

"Bu durumun seni de deli gibi heyecandırdığını biliyorum Vladimir."

Ayağa kalkıp merdivenlere yöneldiğimde odama çıkarken gülümsedim.

Rus RuletiWhere stories live. Discover now