41

188 7 6
                                    

Gözlerine baktığımda ifadesi sertleşirken geriye doğru adımladı.

"Söylemişti."

Başımı iki yana salladığımda dudakları çok kısa kıvrıldı.

"Neyi?"

"Senin tehlikeli bir kadın olduğunu."

Kahkaha attığımda beni dikkatle izlerken ona döndüm.

"Beni onore ediyorsun."

Gitmek için kapıya adımlayacağımda sağa doğru bir adım atıp önümde durdu.

"Haberi var mı bu adamdan?"

Başıyla salonu gösterdiğinde gülümsedim.

"Uzun zamandır dost olduğunuzu söylemiştin. Neden bana soruyorsun?"

"Söyleyip söylememek konusunda kararsızım."

"Hayır, değilsin. Burada gördüğün her şeyi ona aktaracağını biliyorum."

"Güzel. O halde ona göre davran."

Yüzümdeki iğreti gülümsemeyle iç çektim.

"Ben nasıl davranacağımı başkalarına göre belirlemiyorum. Canım ne isterse onu yaparım."

Daha fazla konuşmadan lavabodan çıktığımda yemek salonuna döndüm. Masaya oturup çantamı koyduğumda gülümsedim.

"Geldim."

Yemeğe başladığımızda sessizce karnımızı doyururken eliyle omzumu gösterdi.

"Omzuna ne olduğunu söylemeyecek misin?"

Hatırlatmasıyla yine canım sıkıldığında ağzımdaki lokmayı yuttum.

"Önemli bir şey olmadığını söylemiştim."

"Merak ediyorum."

"Dikkatsizliğim sonucu biraz yandı."

Kaşlarını çattığında konuyu değiştirdim.

"Nikahı ne zaman yapacağız?"

"Sen ne zaman istersen. Ama bana sorarsan en kısa zamanda."

Başımı sallayıp ona gülümsedim.

"Benim için de uygun. O halde gelinliğimi seçmeye başlamalıyım."

Başka bir şey konuşmadan yemeğimizi bitirdiğimizde hesabı ödeyip yanıma geldi. Elinden tutup kalktığımda çantamı tutarken belimden yönlendirdi.

Otele geldiğimizde onunla vedalaşıp odama çekildiğimde rahat bir nefes verdim. Üzerimi çıkarıp tamamen soyunduğumda gülümsemekten sıkılıp ofladım. Üzerime siyah saten geceliğimi giyip koltuğa kuruldum. Ayaklarımı cam sehpaya uzatıp bir sigara yaktığımda başımı geriye yasladım.

Sigaram bittiğinde basıp banyoya ilerledim. Makyajımı temizleyip yüzümü yıkadığımda yatağa ilerleyip sabahlığı çıkardım. Onu kenara koyup uzandığımda üzerime yorganı çekip gözlerimi kapattım.

Kapıya gürültüyle vurulurken uykumdan sıyrıldığımda yüzümü buruşturup kalktım. Bu saatte kim neden kapımı yumrukluyordu? Sinirle kalkıp kapıyı açtığımda yumruk olan eli havada kalan Vladimir'le göz göze geldik. Bana sormadan içeri girdiğinde etrafa kısaca bakıp kapıyı kapattım.

"Ne işin var burada?"

Soğuk bir sesle konuştuğumda ona döndüm. Odada gezinirken yanına ilerlediğimde konuştu.

"Ne halt ediyorsun sen?"

"Asıl sen ne halt ediyorsun? Bu saatte kapımı böyle çalamazsın."

Sinirle söylendiğimde ofladı.

"Gördüğün her erkeğe kur yapmayı kes. Gözümde daha fazla küçülme Maria."

Arkadaşından bahsettiğinde onu umursamadan oturdum.

"Kime nasıl davranacağımı sana sormayacağım Vladimir."

"Bu cesaretinin kaynağı ne? O yaşlı piçin sana tapması mı?"

"Odamdan çık. Hemen."

Kesin bir tavırla ona baktığımda sinirli bir nefes verip çıktı. Çarpan kapıyla irkildiğimde gözlerimi devirdim. Önce bana iğrenç davranıp sonra hesap sorabileceğini mi sanıyordu?

Hazırlanıp çantamın fermuarını çektiğimde odadan çıktık. Hızlıca kahvaltımı edip otelden çıktığımda taksi çevirip bindim. Gözlüklerimi gözüme indirip bacak bacak üstüne attığımda yolu izlemeye başladım. Geldiğimizde ücreti ödeyip inerken siyah şalı başıma örttüm. Kabristanda ilerlerken annemin mezarının önünde durup iç çektim.

"Her şey senin yüzünden."

Sesimdeki engel olamadığım nefret tınısı kulaklarıma dolarken esen rüzgarla trençkotuma sarıldım. Biraz daha içimi döküp rahatladığımda ilerlerken gözlerimi isimlerde gezdiriyordum. Sarp Ulutaş yazısıyla kaşlarım çatıldığında oraya ilerledim. Yeni kazıldığu belli olan toprakta gözlerimi gezdirdiğimde önümde duran arabayla yutkundum. Vladimir ve Karmen beraber bana doğru gelirken birleşen elleriyle dişlerimi sıktım.

"Ah Maria, sen de mi ziyarete geldin?"

Karmen denen kadın neşeyle konuşurken gözlerimi Vladimir'e çevirdim.

"Sarp'ta kalan param nerede?"

Aramızda soğuk rüzgarlar eserken bana döndü.

"Bende. Bana olan borcuna saydım."

Sinirlerim bozulduğunda güldüm.

"Yaran nasıl oldu? İz kaldı mı?"

Karmen yine konuştuğunda ona bakıp başımı salladım. Elimi omzuma götürdüğümde konuştum.

"Kaldı."

Gözleri parlarken gülümsedi.

"Bu yüzük de ne? Yoksa evleniyor musun?"

Rahatsızca ona baktığımda başımı salladım. Beni tebrik ederken ondan başka kimse konuşmuyordu. Bu boktan durum canımı sıkarken gitmek için hareketlendim.

"Bu akşam hep birlikte yemek yemeliyiz."

"Maalesef, müsait değilim."

Bu kadının benimle derdi neydi? Oradan bakınca çok mu dost canlısı görünüyordum?

"O zaman başka bir güne ayarlayalım."

Geçiştirmek için başımı salladığımda uzaklaştım. Hızlı adımlarla mezarlıktan çıktığımda taksiye binip derin bir nefes aldım.

Odama girip çantamı ve trenkotumu fırlattığımda sinirle ellerimi saçlarımdan geçirdim. Daha bir hafta öncesine kadar bana söyledikleri aklımdan çıkmazken şimdi o kadınla olması beni sinirlendirmişti. Üstelik kadın çok güzeldi. Sinirle koltuğa oturup bir sigara yaktığımda telefonuma düşen çağrıyla sessize aldım. Kemal'le uğraşamayacaktım bir de.

Akşam yemeğini odamda yediğimde hala aynı yerde otururken kafayı yemek üzereydim. Ne yapacağımı bile bilmeden ofladım. O hiç yokmuş gibi hayatıma devam edecektim, öyle yapmam gerekiyordu. Kemal'le evlenecektim.

Aklıma sürekli beni öpmesi, bana dokunması gelirken öfkeyle gözlerimi kapattım. Hayır, onsuz olmak bir yana onun başkasıyla olmasına dayanamıyordum. Ayağa kalkıp hızlı adımlarla eşyalarımı aldım. Odadan çıkıp aşağı indiğimde bir taksiye binip geçen gün gittiğim evi tarif ettim. Taksi durduğunda ücreti ödeyip yavaş adımlarla indim. Karşımdaki büyük evle derin bir nefes aldığımda yavaş adımlarla kapıya ilerleyip çaldım. Birkaç dakika sonra kapı açıldığında göz göze gelmemizle kalbimde bir sızı hissettim.

Rus RuletiWhere stories live. Discover now