14

314 8 13
                                    

Etraftaki birkaç kişi toprağı düzeltirken buz gibi bakışlarımı mezara çevirdim. Üzerinde yazan 'Nazenin Aktaş' yazısıyla boğazıma bir şeyler düğümlenmişti sanki. Siyah camlı gözlüklerimin ardından bakmayı kesip dolan gözlerimi yukarı çevirdim. Ağlamayacaktım.

"Başın sağ olsun Maria."

Omzuma dokunan sahiplenici elle başımı hafifçe sola çevirdim. Kemal gözlerindeki anlayışlı ifadeyle bana bakarken başımı salladım.

"Herhangi bir konuda yardıma ihtiyacın olursa araman yeterli. Her zaman yanında olurum."

"Teşekkür ederim."

Pürüzlü sesimle boğazımı temizleyip önüme döndüm. Mezar düzeltildiğinde herkes izin isteyip giderken yalnız kalıp derin bir nefes aldım.

"Sonunda kurtulduk birbirimizden."

Buz gibi çıkan sesimle ona baktığımda giderek acımasızlaştığımı hissediyordum.

"Babamın yanına benden önce gitmen yine de canımı sıktı. Bu yüzden seni kimin öldürdüğünü bulup keseceğim cezasını."

Net bir tavırla konuştum. Söyleyeceklerim bittiğinde arkamı dönüp giderken bir adamın beni izlediğini gördüm. Bakışlarını bana dikmesinden rahatsız hissetmiştim. Öylece yolun ortasında durmuş birbirimize bakarken adamı inceledim. Garip görünümlü bir adamdı. Tek gözünde siyah bir bant vardı. Esmer tenindeki seyrek sakalları ürpertici görüntüsünü tetiklerken arkasını dönüp gözden kayboldu.

Otele geldiğimde başımdaki örtüyü indirdim. Kapıyı kapatıp çantamı ve gözlüğümü kenara attığımda yatağa uzandım. Yorgunluktan başım ağrıyordu. Gözlerimi sabırsızca kapattığımda kapım üç kez tıklatıldı. Kimseyi görmek istemediğimi anlamak çok mu zordu?

Ayağ kalkıp kapıya ilerlediğimde açtım. Sarp kapının önünde dikilirken teklifsizce içeri girdiğinde kapıyı kapattım. Odada ilerlediğimde koltuğa oturdu. Onu umursamadan yatağa döndüğümde uzanırken konuştu.

"Ceset yok."

Gözlerimi aniden açtığımda yüzüm buruştu.

"Ne demek yok?"

Sinirle ona baktığımda iç çekti.

"Gömdüğüm yerde yok. Çıkarılmış."

"Ne dediğinin farkında mısın Sarp? Böyle bir şey nasıl olur?"

Öldüğünden emin olmasam ölmedi diyecektim. Kendi ellerimle öldürmesem inanamayacaktım neredeyse.

"Bilmiyorum. Size haber vermeye geldim. Birileri sizinle uğraşıyor olmalı."

Birileri benimle uğraşıyordu cidden. Hem de çok fena uğraşıyordu.

"Başım çatlıyor. Bir de bu çıktı şimdi. Off!"

Ayağa kalktığında yanıma gelirken gözlerimi ona çevirdim.

"Başınız mı ağrıyor? Size masaj yapmama izin verin."

Tereddüt ettiğimde gözlerindeki istekle başımı salladım. Kucağına aldığı yastığa uzandığımda ellerini şakaklarıma koydu. Yavaş hareketlerle ovduğunda masaj beni rahatlatıyordu.

"Üzerinizi çıkarabilir miyim?"

Sesindeki arzuyla gözlerimi araladım.

"Böyle rahat uyuyamazsınız."

Üzerimdeki siyah gömlek ve siyah dar paça pantolona baktım.

"Lütfen Maria Hanım. İzin verin."

İstekli haliyle derin bir nefes alıp başımı salladım. Ellerini gömleğimin düğmelerine koyduğunda yavaş yavaş açarken nasıl heyecanlandığını izledim. Düğmeleri açtığında nazikçe gömleği çıkarırken belimi yavaşça kaldırdım. Gömleğimi eline aldığında koklayıp gözlerini kapattı.

Gömleğimi yere bıraktığında ellerini pantolonumun düğmesine götürüp açtı. Fermuarımı indirdiğinde kalçamı havalandırırken pantolonumu sıyırmaya başladı. Nefesleri tenime çarparken aşağı inmesiyle botlarıma takıldı. Botlarımın fermuarını indirip çıkardığında pantolonumu da çıkarıp attı. Çoraplarımı çıkardığında ayaklarımı eline alıp öpmesiyle şaşırdım. Ne yapıyordu bu çocuk?

"Size hayranım. Her şeyinize."

"Masaja devam et."

Ayağımı yavaşça yatağa bıraktığında gelip başımı kaldırdı. Dizlerine koyduğunda yastığı yerleştirip masaja başladı yine. Gözlerimi kapatıp gevşerken bu konuda iyi olduğunu anladım.

"Yeterli."

Gözlerimi açtığımda ellerini çekti.

"Sırtınıza yapmamı ister misiniz?"

Masaj teklifi oldukça cazipti ama ona daha fazla taviz vermek de istemiyordum.

"Bu gece sizi bulutlarda uyutabilirim. Yalnızca izin verin."

Uyku şu an en çok ihtiyacım olan şeydi.

"Pekala. Ben uyuyana kadar yanımda kalabilirsin. Fakat eğer uyandığımda seni bu odada görürsem çok kötü olur."

"Olmayacak Maria Hanım."

Başımı salladığımda yatakta yüz üstü uzandım. Sırtıma değen yağ olduğunu tahmin ettiğim şeyler irkilirken konuştu.

"Sutyeninizi açmam gerek."

"Açabilirsin."

Elini sutyenimin kopçasına atıp açtığında sutyenimi çıkarıp attım. Geri uzandığımda yağı sırtımda dağıtırken gözlerimi kapattım. Vücudum giderek gevşerken uykuya dalacağımda kalçama dokunan parmaklarıyla bekledim. Elleriyle kalçama dokunup okşadığında titrek nefesleriyle boşalacağını bile düşünmeye başlamıştım.

Elleri bacaklarıma kaydığında yağı tüm vücuduma sürerken ses yapmadan ne yapacağını bekledim. Bedenimin her bir karesini elleriyle gezerken hareketleri uykumu getirecek raddedeydi. Ona güvenip uyumak ne kadar doğruydu bilemiyordum. Bana karşı olan bu hali beni en başlarda korkutmasa da şimdi biraz geriyordu.

Kendimi bir et yığını gibi hissederken içli bir nefes çekip ellerini çekti. Eğer şimdi bana dokunmaya kalkarsa kalkıp onu odadan kovacaktım. Fakat beklediğim gibi olmadı. Üzerime ince bir örtü örttü. Uzaklaşan adımlarının ardından kapı sesi işittim. Gitmesiyle neredeyse kapanan gözlerimi kapatıp uykuya daldım.

Rus RuletiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin