birinci bölüm | karşılaşma

4.9K 199 279
                                    

İyi Okumalar ✨ | Wolfgang 🐺

Kim Young'un Gözünden :



















"Sikeyim." diye tısladı Vien, elindeki fareyi bir köşeye fırlatırken. "Burada bu küçük sıçanlar dışında hiçbir şey yok." Yaslandığım ağaçtan ayırdım sırtımı onlara doğru ilerlemek adına. "Kan torbası çalabiliriz ? Bu fikri hala savunuyorum."  Vien bana bakıp sırıtsa da çok geçmeden bu sırıtış son buldu. Alice elindeki ölü tavşanı sallayarak bize doğru geliyordu.

"Çalmak yok. Özetle dikkat çekmekte yok." demişti tavşanı Vien'e doğru fırlatırken. Ağzımı açıp bir şey söyleyecekken büyük bir gürültü koptu arkamdan. Ne olduğuna bakmama gerek yoktu tahmin edebiliyorum. Yeonjun oturduğu ağaç dalından aşağıya atlamıştı. Mavi saçlarını geriye ittirerek bize doğru adımladı. "Biri bana neden gidip o aciz insancıklardan beslenmek yerine burada sıçan kovaladığımızı hatırlatabilir mi ?"

Tek kaşını kaldırarak bakışlarını üçümüzün üzerinde gezdirdiğinde sanki sorunun cevabını bilmiyormuş gibiydi. Hepimizin bakışları kollarını göğsünde bağlayan Alice'e dönmüştü. "Öldürmekte yok, Yeonjun." demişti sert bakışları ile Yeonjun'a bakarken. Doğru ya, liderimizin kuralları. "Beomgyu nerede ?"

Etrafıma bakındım sorusuna cevap vermek adına. "Buralarda bir yerdedir. Belki şansı yaver gitmiştir de bir geyik avlamıştır." Vien artık dayanamamış gibi elindeki tavşanı üzerime atmıştı. Yüzümü buruştururak elimdeki beyaz tüğ yumağına baktım. Ben tavşan sevmem ki !

"Bu kadar yeter Alice. Gidip gerçek bir vampir gibi  besleneceğim." Sinirleri bozulmuş olmalıydı yoksa kolay kolay mantıksız davranmazdı. "Hayır Vien,bir arada kalıp avlanacağız. Vücudumuz hayvan kanına alışmalı. İnsanlar sürekli çalınıp durulan kan torbalarının arkasına düşecektir."

Sesi oldukça netti. Dediğim dedik bir kadındı ve bu da onun liderimiz olmasının nedenlerinden biriydi. Ne kadar Vien'e katılsam da Alice haklıydı. Beş kişiydik. Sürekli kan torbası çalarsak dikkat çekmemiz kaçınılmaz olurdu.

"Belki de tavşan kanı o kadar da kötü değildir, ha ?" dedim elimdeki tavşanı göstererek. Tek kaşımı kaldırarak o üçüne baktım masumca. "Bir denesek mi ?" Vien ve Yeonjun, sanki onlara küfür etmiştim gibi bakmaya başladıklarında gözlerimi devirdim. "Ne bakıyorsunuz ? Sıçan kanından iyidir."

Yeonjun dudaklarını aralamıştı ama o daha konuşamadan tüm ormanı inletecek o sesi duyduğumuzda dudakları hızla kapandı. Şaşkınca birbirimize bakmaya başlamıştık. Beomgyu bağırıyordu.

Yeonjun önden koşturduğunda vakit kaybetmeden onun arkasından ilerlemiştik biz de. Ses çok yakından geliyordu. Çok geçmeden bir açıklığa çıktığımız da bir küfür kaçtı dudaklarımın arasından.

Beomgyu'nun çevresi kurtlar tarafından çevrilmişti. Gözlerim hızla aralarında gezdindiğinde gri postlu bir kurtla göz göze geldik. Kaşlarımı çatarak onlara doğru ilerlemek istediğimde Alice tarafından durdurulmuştum. Kızgın bakışlarımı göğsümde duran eline ve tekrar ona çevirdim. "Ne duruyoruz Alice ? Gidip o piç kurularını pataklayalım işte !"
Alice kafasını olumsuz anlamda salladı iki tarafa.

Hala bakışları Beomgyu'nun üzerindeyken Yeonjun ve Vien hemen arkamızda duruyorlardı. "Yeonjun ve Young Beomgyu'nun yanına gidin. Vien sen benimle gel. Alfa ile konuşacağız. Dertleri neymiş öğrenelim." İlerlemek istediğinde bu sefer onu ben durdurmuştum. "Onu tanıyor musun ?" Bileğindeki elimden kurtulup belli belirsiz kafa salladı.

Vien ve ikisi önden ilerleyerek siyah kurda, sanıyorum ki alfa o'ydu, doğru ilerlemeye başladıklarında ben ve Yeonjun'da hızlı adımlarla Beomgyu'nun yanına gittik. Yerde kıvranıp duran bedenin yanına çömeldim hızla. "Ne yaptılar sana ?" Beomgyu cevap verememişti. Dişlerini sıkarken derin nefesler almaya çalışıyordu.

wolfgang | hyunjin ff ✔Where stories live. Discover now