on ikinci bölüm | beomgyu

1.5K 119 170
                                    

İyi Okumalar ✨ | Wolfgang 🐺

Bu bölüm size biraz daha diğer karakterleri tanıtmaya çalıştım, umarım beğenirsiniz ♡ Ve lütfen bana sövmeyin.

Alice Kim'in Gözünden ;
















"İyi misin ?"

Başımı hafifçe kaldırıp kapı pervazına yaslanmış olan Vien'e baktım. Küçük bir baş sallaması ile cevap vererek elimdeki hançeri incelemeye devam ettim. "Nöbete mi gidiyorsun ?" dedim ona bakmadan. Yaslandığı yerde doğrulduğunu hissetmiştim. "Hayır, nöbet sırası Beomgyu ve Jeongin'de." Anladığımı belirtircesine mırıldandığımda bana doğu birkaç adım atarak oturduğum masaya yaklaştı. "Diğerleri nerede Vien?" Sorduğum soruya karşılık derin bir iç çekmiş, "Young, Hyunjin ile birlikte antrenman yapıyor bahçede. Yeonjun uyuyor." demişti.

Tek kaşım havalandığında bakışlarımı onun donuk suratına çevirdim. "Young ve Hyunjin ne zamandan beri iyi anlaşıyor ?" Omuz silkti. "Sanırım birlikte bir şeyler yapmak aralarındaki buzları az da olsa eritti."
Elimdeki hançeri masadaki küçük sandığın içine yerleştirirken yanıtladım. "Peki sen ve Felix ? Aranızdaki buzlu dağlar ne durumda ?"

Bunu sormam ile birlikte kendini hiç beklemeden odada bulunan yatağıma atmıştı. Gözlerimi devirmeden edemedim. Konuşmanın temasını şimdiden tahmin edebiliyordum.
"Kendime bir kadeh koysam iyi olacak. Anlatacakların var gibi duruyor." diyerek ayağa kalkıp şarap şişelerine ilerledim.

Oflamış ve sırtını yatak başlığına yaslamıştı. "Alice ben cidden.. Bilmiyorum. Bazen çok iyiyiz bazen ise hiç tanışmamış gibiyiz. Felix sürekli kendi ile çelişiyor." Omuzlarımı düşürerek kadehimi elime aldım ve kalçamı masaya yaslayarak vücudumu ona çevirdim.
"Diğer yandan tüm dikkatimi önümüzdeki tehlikeli olaylara vermeye çalışıyorum. Jihyo'nun söyledikleri, Minho'nun gelişi, sessizleşen avcılar, kaybetme korkusu.. Omuzlarımdaki yükler her geçen gün artıyor."

Buruk bir tebessümle baktım sarı saçlarını agresif bir şekilde geriye ittiren Vien'e. Her ne kadar grubun lideri de olsam Vien her zaman herkesi bir araya getirmeye çalışan kişiydi. Elimdeki kadehten son bir yudum alarak boş bardağı masaya bıraktım. Yaslandığım yerden ayrılıp yavaşça yatakta oturan bedene ilerledim. "Vien şu an içinde bulunduğumuz durumda hepimiz zorlanıyoruz. Önemli olan şu ki başımıza ne gelirse gelsin veya ne yaşarsak yaşayalım hep birlikte olacağız. Sürü bugünler için var, omuzlarımızdaki yükleri birlikte yok edeceğiz. İnan bana her şeyi atlatacağız."

Elimi omzuna koyarak güç vermek istercesine sıktım. Elini benimkinin üzerine koymuş ve gülümsemişti. "İyi ki varsınız Alice." Gülümsemesine karşılık verdim. "Sende. Ve Felix konusuna gelirsek eğer... Ona karşı bir şeyler hissettiğini görebiliyorum Vien. Hisler güzeldir ama her zaman değil. Yerinde olsam akışına bırakırdım. Onu anlamaya çalışarak kafayı yemektense kendi hislerinin farkına varmasını beklemek daha iyi olurdu."

Gözlerini kısarak bana baktı. "Chris ve senin olayında sen akışına mı bıraktın ?"

Gözlerimi devirerek oturduğum yerden ayaklandım. Konu ne ara Chris ve bana gelmişti Yüce İsa aşkına?

"Seninle sohbet etmek güzeldi Vien. Şimdi izin verirsen diğerlerini kontrol edeceğim." Kapı kolunu kavramış ve odadan çıkmak için
hareketlenmiştim. "Kaçıyorsun Alice." dediğinde birkaç saniyede olsa durakladım. "Ben akışına bırakacağım ama senin yaptığın bu değil. Sen kaçıyorsun."

wolfgang | hyunjin ff ✔Kde žijí příběhy. Začni objevovat