altıncı bölüm | karma sürü

1.6K 151 99
                                    

İyi Okumalar ✨  | Wolfgang 🐺

Park Vien'in Gözünden ;





























"Neredesin?" diye tısladım, ellerimi saçlarımdan geçirirken. Tam olarak yarım saattir bu aptal yerde, Yeonjun aptalını bekliyordum. Kan torbası çalmak için sözde burada buluşacaktık ama o hâlâ gelmemişti. Üstelik onuncu arayışımdan sonra anca açmıştı telefonu. Kaşlarımı çatarak karşıdaki sesi dinledim. "Planlar değişti Vien~ah." demişti alaycıl bir ton ile.

Sırtımı yasladığım ağaçtan ayrıldım hızla. "Ne demek planlar değişti?" Telefonu tutuşum sıkılaşırken karşı taraftan birkaç tıkırtı duyuldu. "Ben Christopher ile birlikte ormanda nöbet tutmaya gideceğim. Ama merak etme senin yanına en az benim kadar iyi birini yolladım. Onunla iyi eğlenceler Vien!"

Bir şeyler dememe izin vermeden kapanan telefonla ağzım bir karış açıldı. Anlamadım?! Bir elimdeki telefona bir de karşımdaki hastaneye baktım. Gerçekten kafayı yemek üzereydim. Neden sürüde bir tanecik bile olsa normal biri yoktu? Telefonumu siyah kotumun cebine attım gözlerimi devirirken.

İç çekerek banklara doğru ilerlediğim sırada  otoparka hızlı bir giriş yapan siyah araba duraklamama neden olmuştu. Lastik sesleri yüksek sesle öterken araba durdu. Göz devirdim tekrardan kendi kendime. Kim olduğunu fark etmiştim. Daha az dikkat çekecek bir giriş yapamaz mıydı en azından?

Kapı açıldığın sarı saçlı beden tüm ihtişamı ile indi arabadan. Bakışlarımız kesiştiğinde biçimli kaşları çatıldı. Dudaklarına belli belirsiz bir gülümseme yerleştirdi. Baştan aşağıya siyah giyinmiş bedeni ve siyah botları bana doğru ilerlediğinde, kollarımı göğsümde bağlayarak onun bana gelmesini bekledim.

Lee Felix, sürünün sessiz ama tehlikeli kurtu.

Elleri cebinde bir şekilde önümde durduğunda tek kaşım havalandı. Baştan aşağıya süzerken sordum. "Kan torbası çalmama yardım edecek kişi sen misin yani? Bir kurt?"

Dudakları keyiflice yana kıvrıldı.
Bana doğru bir adım atarak kalın sesi ile konuştu. "Artık bir sürüyüz, unuttun mu.." Gözleri bir süre çevrede gezindikten sonra tekrar benimkiler ile buluştu. "Vien Park?"

Harika, şimdi ise ismimi söyleyiş tarzı hoşuma gidiyor. Bu sefer sırıtan taraf ben oldum. "Gidelim o halde. Çalmamız gereken kan torbaları var Felix Lee."  Arkamı dönerek adımlarımı hastaneye çevirdim. Çok geçmeden yanımda yürümeye başladığına bana baktığını hissedebiliyordum.

"Bir planın var mı?"

Omuz silktim ona dönmeden. "Doğaçlama ilerleyeceğiz. Ayak uydursan iyi edersin." Büyük binaya girdiğimiz de etrafı süzdüm. Herkes işini yapıyor, insanlar normal hayatlarına devam ediyordu. Acaba şu an aralarında bir vampir ve bir kurtun gezdiğini bilselerdi, ne yaparlardı? Kendi kendime gülümsedim. Saçma düşüncelerimden sıyrılarak düşünmeye başladım.

"Kan kokusu alıyorum. Her yerden. Nasıl bulacağız?" Kulağımın hemen üstünde hissettiğim sıcak nefes fısıldadığında kafa salladım. "Üst kattan daha yoğun bir koku geliyor. Gidelim." İlerlemek için bir hamle yaptığımda kolumdan tutarak beni kendine çevirmişti.

'Ne var?' der gibi ona baktığım da kolumdan tutarak bir yeri işaret etti. "Şu oda da iki tane doktor var. Seslerini duyabiliyorum. Onları hipnotize edebilirsen önlüklerini ve kimliklerini alabiliriz." İşaret ettiği yere baktığım da kapalı bir kapı görmüştüm. İçeriden gelen sesleri işitebiliyordum. Usulca kafa salladım. "O iş kolay, gidelim."

wolfgang | hyunjin ff ✔Where stories live. Discover now