yirmi birinci bölüm | Noris

948 83 106
                                    

İyi Okumalar ✨ | Wolfgang 🐺

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın <3

Young Kim'in Gözünden;

































"Bana kreşe giden çocuk gibi davrandıklarına inanamıyorum !" Elimdeki kadehle beraber kendimi geniş koltuğa bıraktım. Sinirliydim, hem de çok. "Unnie tüm bunların nedeni var biliyorsun. Yaran iyileşmiş olsada vücudunda çok fazla iksir var. Gücünü düşürüyorlar. Evde kalıp kanındaki tüm iksirleri atman gerekiyor." dedi Jung, elindeki kan torbasını önüme bırakırken. "Bir de bakıcı bıraktılar başıma." diye homurdandım, karşımdaki koltukta oturan ikileye bakarak. Yeonjun ve Jung.


Üçümüz dışında herkes dışardaydı. Hyunjin, Alice, Changbin, Jeongin, Jisung, Minho ve Chris şehre teftişe gitmişlerdi. Vien ve Felix ise kan torbası zulamızı yenilemek için tekrardan hastaneye gitmişlerdi. Ben ise onların zoru ile evde oturmuş önümdeki iki şapşalın flörtleşmesini izlemekle meşguldüm.

"Hyunjin sana nasıl katlanıyor anlamıyorum. İnatçı keçinin tekisin, huysuz seni." Yeonjun yüzünü ekşiterek bana bakıyordu. Gözlerimi devirerek yanımdaki yastığı yüzüne fırlattım. "Kapa çeneni. Zaten sinirliyim."

"Merak etme biz de birazdan ormana teftişe gideceğiz." dedi, yüzünün ortasına gelmiş olan yastığı bir kenara fırlatırken. Gözlerim büyüdü. "Ben de geleyim !" diye atladım hemen. Ancak ikiside anında başlarını iki yana sallamıştı. "İmkansız. Hızlı koşamıyorsun bile. Bir şey olursa seni koruyamayız. Hem ayrıca Hyunjin bizi öldürür." Her ne kadar itiraz etmek istesemde Jung doğru söylüyordu. Vücumdaki ağrı kesici iksirlerin yan etkisi olarak gücüm azalmıştı. Toparlanmam içinde bol bol kan içmem ve güç harcamam gerekiyordu.

Derin bir iç çektim başımı geriye yaslarken. "Hançerlerden nefret ediyorum."

























Hwang Hyunjin'in Gözünden ;




































"Odaklan Hyunjin. Etrafta şüpheli birilerini görüyor musun ? Bizi tanıyormuş gibi görünen birilerini."

Alice'in sesini duyduğumda başımı iki yana sallayarak kendime gelmeye çalıştım. Aklım çok başka yerdeydi açıkçası. Etraftaki hiçbir canlı türü umrumda değildi. Kilometrelerce ötedeki sevgilimi düşünmekle meşguldüm.
"O iyi olacak. Çoktan iyileşti. Dinlenince hiçbir şeyi kalmayacak. Sen işine odaklan." Chris omzumu sıkarak yanımdan geçip gitti. Derin bir nefes vererek etrafta gezdirdim gözlerimi. Şehir merkezinin ortasındaydık. En çok insanın olduğu yerde.

Elimde değildi. Konu o olunca boş veremiyordum. Ya da içim kolay kolay rahatlamıyordu. Rahatlamam için onu görmem lazımdı. Elim telefonuma gittiğinde şarjımın olmadığını hatırlamamla yüzümü buruşturdum. Sikeyim.

"Hyunjin ! Hadi ama dostum." Jeongin kaşlarını çatarak eli ile gel işareti yaptığında burnumdan soluyarak ellerimi deri ceketimin içine soktum. "Geliyorum."

Bir an önce yapmamız gereken ne varsa yapıp gitmek istiyordum. Onun yanına.
Young'un yanına.

"Kiliseyi dağıttıktan sonra epeyce bir süre hiçbir avcı ile karşılaşmadık. Ne ormanda ne de burada. Sizce de bu garip değil mi ? İkinci lider çoktan başka avcılar yapmaya başlamalıydı." dedi Changbin söndürdüğü sigarasını çöpe atarken. "Bu işte bir terslik var." diye de eklemişti. Ona katıldığımı belirtircesine başımı salladım. "Ya pes etti ya da..." Sustum. Tek kaşımı kaldırarak diğerlerine bakıyordum.

wolfgang | hyunjin ff ✔Where stories live. Discover now