on yedinci bölüm | ölüm

1.3K 112 195
                                    

İyi Okumalar  ✨ | Wolfgang  🐺

Satır arası yorumlarınızı bekliyorum sevgili okurlarım  :3  Bence bu bölüm çok yorum yapacaksınız. İçimde öyle bir his var. Neden diye sormayın. Kesinlikle başlık yüzünden değil :)

Jung Park'ın Gözünden ;























"İşte çıkıyorlar." Yeonjun'un sesi ile saklandığım yerden kafamı çıkardım. Sesli bir şekilde açılan kilise kapısından teker teker çıkan bedenleri izledim sessizce. Sırası ile Namjoon, Vien, Alice, Young, tanımadığımız birkaç adam ve Seungmin dışarı çıktılar. Alice çaktırmadan elini havaya kaldırdı ve ormanı işaret etti. "Buradan mı ilerleyeceğiz ?" Namjoon bir şey söylemeden kafasını usulca salladı.

Elimi kulağımdaki kulaklığıma götürdüm gözlerimi onlardan ayırmadan. "Chris, doğu bölgesine ilerliyor. Bizimkiler dışında tanımadığımız bir adam daha var. Etraflarını sarın." Namjoon ve diğerleri Alice'in işaret ettiği tarafa doğru ilerlerken Vien arkasını dönüp bir işaret verdi. Onun işareti ile Yeonjun dışarıya çıkmıştı. Işık hızında yanımıza geldi diğerleri çoktan gözden kaybolurken. Elindeki siyah pelerinleri önümüze bıraktı.

"Bunları giyin. Hızlı olmalıyız. Akşam yemekleri hazırlanmak üzere." Changbin elindeki çantayı Yeonjun'un kucağına atarak önden ilerlemeye başladı. "Şırıngalar karşımıza çıkacaklar için." dedim, elimdeki fazladan panzehir şırıngalarını Yeonjun'a verirken. Elindeki çantayı alıp sırtıma taktım. Bir şey demeden sadece kafasını sallayarak Changbin'in arkasından ilerlemeye başladı.

Plan basitti.

Diğerleri Namjoon'u öldürürken, Changbin, Yeonjun ve ben yemekhanedeki akşam yemeklerine panzehir koyacaktık. Elimizi çabuk tutmalı ve kimseye çaktırmamalıydık.
Yıldızların dolu olduğu gökyüzüne bakıp derin bir nefes verdim.  Lütfen bu gece her şey yolunda gitsin.


















Young Kim'in Gözünden ;
























"O iblisler bugünler de çok sessizler." Elindeki hançeri yanında ağaca saplayarak yere eğildi Namjoon. Gözlerim hançer de gezindi bir süre. Ardından yanımdaki Vien ile göz göze geldiğim de birkaç saniye bakıştık. Uygun anın gelmesini bekliyorduk. Bunun içinde Hyunjin ve diğerleri bize bir işaret vermeliydiler. Ama dakikalarsır hiçir iz yoktu. Seungmin'in sesi ile göz kontağımızı keserek ayağa kalkan Namjoon'a döndüm. "Daha fazla ilerlemeyelim. Zaten az kişiyiz." Seungmin'in uyarısını umursamadan hançerini sapladığı yerden çıkardı Namjoon. "Merak etme dostum. Bize karşı hiç şansları yok." Elini cebine attı küçük bir tüp çıkardı.

"Sizin için yeni bir bilgi. Vampirler mine çiçeğine yaklaşamazlar. Çiçeğin kokusu bile onları zayıf düşürmeye yeter."

Gamzelerini gösterecek şekilde sırıtarak tüpün kapağını açtı. Elindeki hançerin üzerine döktü sıvıyı yavaşça. O iğrenç koku burnuma gelir gelmez öğürmek istedim. Yanaklarımın içini ısırarak kafamı başka yere çevirdim. Diğerlerinin de benden bir farkı yoktu. Alice ve Vien birkaç adım geriye adımlamışlardı yüzlerini buruşturarak. "Onu benden uzak tut." diye tısladı Seungmin bir metre kadar uzaklaşarak. Namjoon küçük bir kahkaha atarak hançeri sallamaya başladı.

wolfgang | hyunjin ff ✔Où les histoires vivent. Découvrez maintenant