yirmi ikinci bölüm | yardım eli

819 71 129
                                    

İyi Okumalar ✨ | Wolfgang 🐺

Adım adım....

Young Kim'in Gözünden ;






















Boğuk sesleri işitmeye başladığımda bilincim yavaş yavaş yerine gelmeye başlıyordu. Bileklerimde, dizlerimde, başımda ve neredeyse tüm vücudumda ağrılar vardı. Henüz gözümü açamamıştım. Her şeyi idrak etmeye çalışıyordum ama vücudumdaki keskin acılar buna izin vermiyordu. Başım geriye düştüğünde göz kapaklarım zorlukla aralandı. Beyaz bir tavanda asılı olan küçük lamba ile karşılaştığımda bir şeyleri idrak edebilmiştim.

Seungmin tarafından kaçırılmıştım.

Ama ne zamandır ?

Neredeydim ?

Boğazımdaki kuruluğu giderebilmek için yutkundum. Susuz kaldığıma göre uzun zamandır bilincim kapalı bir halde buradaydım. Bu küçük odada, odadaki tek eşya olan sandalyenin üzerinde bağlanmış bir şekilde oturuyordum. Ellerim arkadan bağlanmıştı. Ayaklarım ve gövdem iplerle dolanmıştı.

Sorun şuydu ki...

Bu iplerden kurtulamıyordum. Ve her kurtulmaya çalıştığımda iplerin tenime değdiği yerler acı ile kavruluyordu. "Siktir..." Tıslayarak bir kez daha denedim kurtulmayı. Ama tenim hızla kızarmaya ve yanmaya başladığında daha fazla çabalamanın bir anlamı olmadığını anladım. Mine çiçeği vardı bu iplerde. Bu acı onun acısıydı.

Omuzlarım yenilgi ile düşerken gözlerim bir daha gezindi bomboş odanın içerisinde. Tek bir pencere bile yoktu. Ve bu işleri daha da sinir bozucu bir hale sokuyordu. Susuz kalmıştım, nerede olduğumu ve ne zamandır burada bulunduğumu bilmiyordum, en kötüsü ise güçsüzdüm. Daha zar zor nefes alırken buradan nasıl kaçabilirdim ki ?

Hyunjin... Diğerleri ? Yokluğumu çoktan fark etmiş olmalıydılar. Muhtelemen çoktan beni aramaya başlamışlardır. "Bulun beni çocuklar... Bulun beni." Kendi kendime mırıldandım halsizce.

Neyin içine düşmüştüm ben...?

"Günaydın gün ışığı."

Hayır.

Bu... İmkansız.

Yere indirdiğim bakışlarım hızla açılan kapıya kaydı. İçeriye sahte bir neşe ile süzülen beden gözlerimin yerinden fırlayacak gibi açılmalarına neden oldu. "Sen ?!" Sesim güçsüz bedenime inat yüksek çıkmıştı. O an gözlerimin renk değiştirdiğini hissettim. Vücudum üzerimdeki ipleri parçalamak istercesine hareket ediyordu. Göğsüm hızla inip kalkarken kafamı hızla iki yana salladım. O gerçek olamaz. Hayır...

"Beni özledin mi Young ?" dedi, o nefret ettiğim yüzüne küçük bir sırıtış yerleştirirken. Midemi bulandıran, sinsi bir sırıtış. Yüzünü yüzüme yaklaştırarak üzerime eğildi. "Ben seni çok özledim."

Saçlarımdan sertçe çekilmem ile küçük bir çığlık firar etti dudaklarımın arasından. Tekrardan beyaz tavan görüş alanıma girdiğinde boynumda sıcak bir nefes hissettim. "Benden kaçabileceğini mi sanmıştın ? Konuşana Young Kim, dilini mi yuttun ?!" Hiddetle bağırdığında sıkıca gözlerimi kapadım. Yıllar sonra, onu görmek işleri hiçte kolaylaştırmamıştı. Tüm benliğimle ondan nefret ediyordum ben. Ne kadar çok kaçtıysam ondan, yine yakalanmıştım. Sadece ona değil, onun getirdiği tüm kötü anılara.

wolfgang | hyunjin ff ✔Onde histórias criam vida. Descubra agora