35.Bölüm

67.5K 2.9K 262
                                    

İyi Okumalar Dilerim♡

İyi Okumalar Dilerim♡

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.

21 Mart 2021

Dolaptan çıkarttığım peynirleri keserken Ercüment "Hayatım emin misin? Hala vazgeçebiliriz." Diyerek mutfağa girdi.

"Hayır canım benim vazgeçmiyoruz." Dedim ve tezgâhtaki peynir tabağını elime alıp Ercüment'e uzattım. "Hadi bunu da masaya koy gel birtanem."

Bir şey söylemeden elimden tabağı alıp içeriye götürüp yanıma geri geldi.

"Hayır ben sana zahmet olacak diye diyorum."

"Zahmet olacak olsa hiç söylemezdim." Diyerek ona döndüm. "Hem veda etmiş oluruz sonuçta 2 hafta sonra gidiyoruz."

Usulca yanıma geldi. "Gitmek zorunda değilsin biliyorsun değil mi?"

Başımı kaldırıp yüzüne baktım. "Çağan'ın askerliği bitene kadar falan dedik ama eğer kalmak istersen, kimse sana git demez."

"Biliyorum ama gideceğim sende biliyorsun."

"Biliyorum biliyorum da hiç istemiyorum." Dedi iç çekerek.

2 hafta sonra Çağan'ın askerliği bitecekti ve Bursaya geri dönecektik. Buradan gidecek, Bursa'da ki eskiyi  düzenime geri dönecek olmam bazen boş boş duvara bakmama sebep oluyordu. 

Aslında buradan gitmek istemiyordum. Ercüment'i burada bırakıp gitmek, ayrı kalmak istemiyordum. Ama aynı zamanda burada kalamayacağımı da biliyordum. Ailem, akrabalarım, askerliği bittikten sonra Çağan Bursa'da olacaktı. Bu 5 ayda hiç zorlanmamıştım. Çünkü 5 ay bittiğinde geri döneceğimi biliyordum. Tamamen buraya yerleşebilecek kadar kendime güvenmiyordum.

Burada kalırsam Ercüment'in beni yalnız bırakmayacağını biliyordum ama yine de ailemden ayrılabileceğimi düşünmüyordum.

Belki bir gün bir mecburiyet olursa iş veyahut evlilik gibi tabii ki başka bir şehre yerleşirdim. Ama şimdi 5 ay diye ailemi ikna edip tamamen buraya yerleşmem onlarında hoşuna gitmezdi. Belki ben müsaade istemezdim ama annemler  Ercüment için daha ortada ciddi bir şey yokken şehir değiştirmeme müsaade etmezlerdi.

Derin bir nefes alıp döneceğimi düşünerek moralimi bozmayı bıraktım ve kahvaltılıkları hazırlamaya devam ettim. Kahvaltıya karakoldan bir kaç asker gelecekti. Aslında Ercüment çağırmamı istememişti. Ona göre gerek yoktu. Ama haftalardır beraberdik ve ben 2 hafta sonra gidecektim. Hem içimden gelmişti hem de 5 ayımı geçirdiğim, neredeyse her gün gördüğüm insanlara veda etmiş olacaktım. Gönül isterdi ki bir kaç kişiyi değil de bütün askerleri kahvaltıya çağırayım ama bu pek mümkün değildi.

Tabakları, bardakları ve çatalları da götürdükten sonra masa hazırdı. Ha bir de Ercüment menemen yapacaktı. 

"Eksik bir şey var mı?" Diye sordum masaya bakan Ercümente. Masayı mutfağa sığamayız diye oturma odasına taşımıştık. "Yok." Dedi ve bana döndü. "Hem bu onlara fazla bile." 

Müptela | TamamlandıUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum