h) hiç var olmamış gibi şimdi

745 92 101
                                    

Chan bir barda oturmuş, bitirdiği bira ve soju şişelerini ardı ardına diziyordu.

Felix'e haber vermek istemişti yaptıklarını, ama sonu gelmez hatalarından dolayı kardeşinden azar yiyeceğini biliyordu. On altıncı cevapsız arama ekranına düşerken dengesiz hareketlerle bir bardak daha doldurdu kendisine. Sertçe kafasına vurdu birkaç defa, bardağını fondipledikten sonra. Aklından çıkmıyordu Seungmin. Bedenini öylesine arzuluyordu ki küçüğün, duygularını unutuyordu. Seungmin'i kendisi gibi sanmıştı, Chan'ın sevgi dilinden anlar sanmıştı.

Kelimelerini kullanmakta ve içgüdülerini yönetmekte hiç iyi değildi büyük. Seungmin onu tolere eder sanmıştı.

Bir bardak daha içti. Uzaktan onu izleyen barmen gözlerini kıstı ve altıncı şişesini kenara koymasını izledi. Elini kaldırdı, garsonlardan birini çağırdı. Bir şişe daha isterken barmen koştu ve garsonu durdurdu.

"Sen tezgaha bak, ben geliyorum birazdan."

Garson kafasını sallayarak dediğini yaptı. Chan kaşlarını çatmış, anlaşılmayan kelimeler savururken barmen telefonunu aldı masadan. Birikmiş cevapsız aramalardan birine tıkladı, müşterisi kendisiyle kavga etmeye çalışıyordu içki vermediği için ama kelimeleri ağzından düzgünce çıkarma yetisini kaybetmişti.

Canım Kardeşim ♥ ismiyle kayıtlı kişi telefonu ilk çalışta açtı.

Barmen nerede olduklarını tarif ederken  ve abisinin kötü durumda olduğunu anlatırken Felix içinden abisine sövüyordu.

Çünkü şu an Changbin'in ani fikri üzerine sahil buluşmasındalardı. Şehirden çok uzaktalardı.

Kısık sesle mırıldandığı küfür flörtünün kulaklarına ulaşınca Changbin kaşlarını kaldırıp gülerek küçüğe baktı. Felix sevdiğinin gülümsemesine dalıp giderek barmenle olan konuşmasından kopmuştu. Bu kadar aşık olacağını söyleselerdi en baştan uzak dururdu ama olmuştu bir kere.

Barmen "Alo?" diyerek Felix'i daldığı flörtünden uyandırmıştı. Felix barmenden konumu internet üzerinden numarasına atmasını istedi ve telefonu teşekkür ederek kapattı. Changbin'e döndü ve neler olduğunu anlattı. Changbin ayağa kalkmış, üstündeki kumları temizlerken Felix onu yerine oturttu ve hınzırca gülümsedi.

"Biz gitmeyeceğiz, abimi bozan kişi toparlasın."

Rehbere tıklamak üzere olan parmakları flörtü tarafından tutuldu.

"Felix, daha bugün bu çocuk seni arayıp sana bağırmadı mı? Kötü tepki alacaksın, kırılacaksın. Yapma bence."

Felix güldü.

"Seungmin'in hiçbir hareketi beni kırmaz. Benim için yaptığı fedakarlıklardan sonra istediğini yapabilir. Zaten eğer bağırıp çağırıyorsa değer veriyor demektir o. Sessiz kalırsa veya sakin tepki verirse kötü demektir. Çok az bir sürede yakınlaştık ama birbirimiz hakkında bu kadarını biliyoruz yani. Eğer kardeşine bakmıyorsa gidecektir. Hatta bugün verdiği tepkiye bakılırsa, kardeşine bakıyorsa bile gidecektir."

Changbin omuz silkip Felix'i kolunun altına almakla yetindi. Bu işlerden pek anlıyor sayılmazdı. Felix flörtünün göğsüne iyice yerleşirken Seungmin'i aradı.

"Efendim Felix?"

Felix hemen sesini ağlamaklı bir ses tonuna değiştirdi.

"Seungmiiin. Biz şu an Changbin'le şehir dışındayız, şehre iki saat uzaklıktayız. Gelmemiz çok uzun sürecek ve abimin başı dertteymiş. Gidip alabilir misin onu, lütfen? Ben bizim kapının şifresini veririm sana, sen sadece onu alıp bırakacaksın. Hm? Senden başka güvenebileceğim başka kimse yok. Abimin fazla arkadaşı yok, biliyorsun."

bang bang bang bang, chanmin ✔️Where stories live. Discover now