o) sensiz de vardım, ama seninle yoktum

490 66 28
                                    

Şiş gözlerine kaşık bastırarak kendine gelmeye çalışıyordu Seungmin.

Hyunjin hala derin uykudayken uyanmış, uyanır uyanmaz da yatağın karşısındaki aynadan görüntüsüyle baş başa kalmıştı. Gözleri kızarmış ve şişmiş, yüzü neredeyse tanınmaz hale gelmişti. Dört saat boyunca ağlamasını hesaba katarsa iyiydi bile, durumu. Telefonunu aradı biraz olsun şişliği inen gözleriyle, tam yerde bulduğu telefonuna uzanacaktı ki Hyunjin ona seslendi.

"Saat kaç?"

"On iki. Camış gibi uyumuşuz."

Hyunjin mızırdandı.

"Yeterli değil ki ama o kadarcık uyku... Altı saat kime yeter ki? Gel yatalım."

Cümlesini bitirir bitirmez Seungmin'i bileğinden tutup yanına çekti. Seungmin önce derin bir iç çekerek oturdu yatakta, sonra da örtünün altına girdi hızlı hareketlerle. Hyunjin'in kolları hemen sarmıştı bedenini.

"Hyunjin, uyanık mısın?" diye mırıldandı usulca Seungmin.

"Uyanığım, ne oldu?"

"Bir şey sormayacak mısın?"

Hyunjin'in gözleri açıldı, Seungmin'e baktı dikkatlice.

"Açık konuşabilir miyim?"

Seungmin kafasıyla onayladı.

"Aptalca davranıyorsun. O adam kesinlikle sana layık bir adam değil. Sana kendini değersiz hissettiren kimsenin hayatında bir rol almaya hakkı yok, Seungmin. Daha kaç kez şans vereceksin?"

"Şans vermedim, Hyun. İntikamımı aldım sadece."

"Tam olarak kimden, hayatım? Kendinden mi?" dedi gözlerini devirmesiyle eş zamanlı, Hyunjin.

Seungmin konuşmadan önce birkaç dakika duraksadı, buradan sonrası gereksiz ve saçma olacaktı; farkındaydı. Ama yine de geri tutamadı kendisini konuşmaktan.

"Ben yeni şeyler okuyup izleyemiyorum, ancak bir şeyleri tekrar okursam veya izlersem rahat hissediyorum. Neden biliyor musun Hyun? Bana ev gibi hissettiren, tanıdık her şeye muhtacım çünkü. Nefret ediyorum bundan ama kontrol edemiyorum işte. Ben Chan'a muhtacım."

Hyunjin dirseklerinin üzerinde doğruldu ve kaşlarını çattı.

"Senin kimseye muhtaç olduğun falan yok. Muhtaç olacak biri varsa o da köpek gibi pişman olacak o şerefsiz evladıdır. Seni kaybetmesinin ne demek olduğunu daha anlayamamış ki böyle davranıyor. Yemin ederim ki bir daha kendine böyle şeyler söylersen arkadaşım demem döverim seni."

Seungmin gülümsedi. "Keşke senin gibi birini sevseydim." diye mırıldandı kısık bir sesle.

Hyunjin'in yüzü dondu bir süreliğine, sonra arkasını döndü yastığına sarılarak.

"Geçti o tren. Uykum var benim, hadi sen de uyu biraz daha."

Seungmin'in sakin kıkırdayışından sonra sessizleştiler. Çocukluklarında Hyunjin hep Seungmin'le evleneceğini söylerdi, bu yüzden hep dalgası geçilirdi. Sadece dalga geçilecek bir konudan ibaret hisler olmadığını ise sadece sahibi biliyordu, bir zamanlar hissetmiş ve geçirmiş olsa da.

Hyunjin'in nefesleri tekrar düzene girdikten sonra Seungmin yattığı yerden kalktı, telefonunu aldı. Chan mesaj atmış mı diye merak ediyordu.

Sonuç ise hayal kırıklığıydı.

Dudağını ısırdı alışkanlıktan, dünden kalan yaralar canını elektrik çarpmışçasına acıtınca hemen bıraktı. Joochul yazmıştı.

Odadan çıktı sessizce, ve fotoğrafçısını aradı. Telefon ilk çalışta açılınca şaşırmıştı Seungmin.

bang bang bang bang, chanmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin