s) ayrılık şarkısı sessiz söylenir

450 63 27
                                    

Seungmin uyuyamamıştı.

Odaya taşırlarken uyanmıştı aslında ama kimseden soru kaldıramayacağını düşündüğü için uyuyormuş gibi yapmaya devam etmişti. Bu yüzden de yanında konuşulanlara kulak misafiri olmuştu. 

Yanında, uykuya daldığını tahmin ettiği ama bu tahmini doğrulamak için bile dönüp bakacak cesareti toparlayamadığı oğlanın söylediklerini de sessizce dinlemek zorunda kalmıştı tabii.

Onca sevgi sözcüğü, onca özür, onca yakarış... Chan cidden pişman gibi görünüyordu, küçüğünün gözünde. Birlikte uyumalarına rağmen tek bir vücut parçasını Seungmin'e dokundurmamaya yemin etmiş gibi uzakta duruyordu. Tek yaptığı cansız saç parçalarını gözünden çekmekti.

Gözlerini açtı bir süre sonra ve yanında uyuyakalmış oğlanı izlemeye başladı. Dakikalarca sürmüştü bu, sevdiğini izledi hiç sıkılmadan, yüzündeki gülümsemesi kaybolmadan.

Chan ne yaparsa yapsın Seungmin onun kalbindeki yerini değiştiremiyordu.

Sevgisi çok derinlere işlemişti, fark etmeden. Belki de yıllar sonra ilk kez biri tarafından umursanmak hoşuna gitmişti başta ve bunu takıntı haline getirmişti, en azından Seungmin şu ana kadar bunu düşünüyordu. Az önce duyduğu şeylerin içinde oluşturduğu hisler kendisini sorgulatıyordu genç oğlana, her şeyi yanlış yargılayıp yargılamadığını tartıyordu kafasında. Chan'ın kendisini sevebilmesine ihtimal bile vermek istemezken şimdi bu sözleri duymak, gerçek hisleriyle yüzleşmek,  depremdi; felaketin ta kendisiydi. 

Seungmin gözlerini sevdiğinin yüzünden çekemiyordu.

Yerde uyumasına gönlü el vermedi, hafifçe koluna dokunup uyandırdı oğlanı. Kolunu tutup kendine doğru çekerek yatağı işaret etti.

"Yat."

Chan hızlıca kafasını iki yana salladı. "Olmaz!" diye mırıldandı sesindeki telaşı gizlemeden. Ama nedeni yoktu reddetmesinin, Seungmin'in rahatsızlığından başka.

Seungmin sert bakışlarla bakmaya başladığında Chan çekingen hareketlerle yatağın olabildiğince kenarına arkası dönük bir şekilde uzandı ve put kesildi. Seungmin sıkılgan bir nefes verip büyüğü tekrar kolundan tuttu ve kendine çevirdi. Bu ani hareketle burun buruna gelmişlerdi, Seungmin büyüğünün şaşkın bakışlarına dayanamayıp kıkırdayıverdi.

Chan rüya gördüğünü zannedip kendini çimdiklemişti. Acıyla inledi ve acıyan yanağını ovdu, rüyada olduğuna öyle inanmıştı ki tüm gücünü kullanmıştı. Seungmin'in kıkırdamaları sessizleştirmeye çalıştığı kahkahalara döndü, Chan da gülmeye başlamıştı. Duruldular yavaş yavaş, Seungmin umursama yetisini ve muhakeme yeteneğini kaybettiğinden şu anlık uzanıp oğlanın yanağını öptü ve tekrar yattı. Birbirlerinin gözlerinin içine bakarken Chan'ın gözleri doldu usulca, bir damla firar ederken elini havaya kaldırdı ve Seungmin'in yanağının üstünde tuttu dokunmadan. O izin vermeden dokunmak istemiyordu. Seungmin onun elini tutup yanağına koydu. Chan'ın gözlerinden birkaç damla daha yaş döküldü.

"Sen gerçek misin? Rüyada olmalıyım."

"İstersen bir tokat atayım diyeceğim ama sen zaten yapacağını yaptın."

"N'olur vur bana."

Seungmin güldü.

"Böyle deyince garip geldi."

Birbirlerinin gözlerine daldılar bir süre daha, Seungmin'in gözleri büyüğünün dolgun dudaklarına indi. İlk görüşünden beri hayrandı o dudaklara, Tanrı özenerek çizmişti sanki. Gözleri hala hayranlık duyduğu dudaklardayken birbirlerinin nefeslerini hissedecekleri kadar yakınlaştı büyüğüne, büyüğünün nefeslerini hızlandırıp kesikleştirmişti bu hareketi. "Seungmin." diye yalvardı Chan nefesi küçüğünün dudaklarına değerken.

bang bang bang bang, chanmin ✔️Where stories live. Discover now