l) geri dönemezsin yalnızlığa

589 81 48
                                    

Chan Seungmin'i bekliyordu.

Günlerdir meşguliyetinden ve aklının karışıklığından Seungmin'in sitedeki hesabına bakmamıştı. İkili fotoğrafları ve açıklamalarını görür görmez içinde bir şeylerin kaynadığını hissetmişti sanki.

Gözleri yapılan yorumlara kaydığında daha da sinirlendiğini hissetti.

"Yerine koy mu? Hahaha küçük modelimiz sonunda asıl işine başlamış."

"Evet, onu satın almaya açık yapacaksınız değil mi? Deliğini görmek için sabırsızlanıyorum."

"Vay canına. Bu kadarcıkla bile etkileyebiliyor beni. Sağ elimin işi var 922, çok başarılısın onu çalıştırmakta."

Biricik Seungmin'ine nasıl böyle yorumlar yapabilirlerdi?

Siniri içini kaynattıkça yerinde duramamaya, dizini titretmeye başladı oğlan. Seungmin neredeydi? Ne yapıyordu?

Neden bu işi yapıyordu?

Sormadığı o kadar çok şey vardı ki oğlana. Küfretti kendine, tek düşündüğü zevki olduğu için küfretti. Derin bir nefes aldı sonra, ne yapacağını bilemiyordu vücut uzuvları. Öylesine sinirlenmişti ki durduğu yerde batıyordu bütün partları sanki. Gözlerini kapattı, nefeslerini düzenledi.

Aklındaki fırtınadan sıyrılan o tek düşünceyi harekete geçirmek için yerinden kalktı.

Klasik, siyah bir tişört giydi; pantolonu zaten üstündeydi. Üstüne bir ceket aldı ve yola koyuldu.

Adresini Felix'ten aldığı evin önüne geldiğinde duraksadı, ne yapıyorum ben, diye düşündü. Düşünceleri ancak şimdi sakinleşebilmişti, en son olaydan sonra tabii ki küçüğü onun yüzünü bile görmek istemeyecekti. Ki haklıydı da, kendisine güvenip anlattığı birkaç kırıntıyı da alıp başkasına söylemeye kalkmıştı. Kendinden nefret etmeye başlamıştı Chan, Seungmin'e bir türlü huzur vermediği için.

Tamamen yalnız bırakmalıydı küçüğünü, yanına yaklaşmamalıydı. Zaten stabil giden bir hayatı vardı, kendisi ilki de değildi, bulurdu birini illaki.

Son söylediklerini gözünde canlandırınca bile, Seungmin her neredeyse bulup cebine saklamak istiyordu. Sadece kendisinin olmasını istiyordu.

Aklından saçma sapan bir düşünce geçti. "Keşke ilki olsaydım, ilk sevgilisi olsaydım." dedi içinden. Kafasına vurdu beyni cümleyi işler işlemez, Seungmin onu ilki olmadığı için veya yeterince sevmediği için bırakmamıştı ki. O zorlamıştı Seungmin'i açıklamalarını dinlemeden kendisinden uzaklaşmaya. Sonra dönüp seni istiyorum, demek ne kadar mantıklıydı?

"Aptalsın." dedi içinden kendine, "Geri dön Seungmin görmeden. Artık rahatsız etme onu."

Olmuyordu işte. Hareket etmiyordu ayakları, evindeyken yerinde duramayan oğlan tam buraya mıhlanıp kalmıştı şimdi. Yürü, diyordu, gitmem lazım. Dinlemiyordu bacakları, vücudunu beyninin kontrol edemediğine emin oldu o an. Kalbi kesinlikle yönetimi devralmıştı yaptığı mantığa uygun hatalardan sonra.

O bunları düşünürken karşısında göründü Seungmin. Chan kalbinin bir anlığına durduğuna yemin edebilirdi, sonrasındaysa o birkaç saniyelik duruşun öcünü almak istercesine deli gibi atmaya başlamıştı. Chan terlediğini hissetti gerginlikten.

Küçüğü ağlıyordu.

O kadar fazla duygu hissetmişti ki o an, hiçbirini izah edemez hale gelmişti.

Küçüğü koşup kendisine sarıldığında ise paramparça olmuştu sanki her şey.

Dünyasını sardı, sarmaladı sıkıca; öyle ki küçüğünün nefeslerini kendi nefesleriymiş gibi hissediyordu şimdi. Bir süre öyle kaldılar, Seungmin'in başını öptü sakince. Nefesleri sakinleşmişti küçüğünün biraz da olsa, kendinden uzaklaştırdı omuzlarından tutup ve yüzüne baktı dikkatlice.

bang bang bang bang, chanmin ✔️Where stories live. Discover now