r) geri alınmayacak hatalar ve sevgi

480 61 44
                                    

Karakolun boğucu havası ve gecenin burayı mesken tutmuş bireyleri Seungmin'i daraltıyordu. Chan birileriyle konuşmaya gitmişken Hyunjin arkadaşının yanındaydı. Hoş, yanında kim olursa olsun yalnızlık hissini geçirmeyeceğini biliyordu Seungmin, o yüzden yalnızca yalnız kalmayı tercih etti. Kaçmadan, saklanmadan, reddetmeden.

"Hayatım nereye gidiyor?" diye düşündü içinden. "Ben neredeyim? Kimim? Neler oluyor?"

En çok da "Yaşamalı mıyım?" diye soruyordu kendisine. O sırada telefonunun ekranı aydınlandı, babası arıyordu.

Meşgule attı.

İkinci aramayı da gördüğü an meşgule attı. Üçüncü kez telefonu titreşmeye başlayınca sinirle telefonunun ekranına baktı babası arıyorsa engelleyeceğini düşünerek. Yanılmıştı, bu kez kardeşi arıyordu.

Ağlamaklı bir ses duyuldu karşıdan telefon açılır açılmaz.

"Abi, iyi misin? Biz seni Hyunjin abilerde sanıyorduk, eve döndüğümüzde yoktun. Anne de Hyunjin abinin apar topar evden çıktığını söyledi. Sana bir şey mi oldu? Abi, çok merak ettik seni!"

Küçük kız bağıra bağıra ağlamaya başlayınca Seungmin'in de gözünden bir damla yaş süzüldü. O kadar yaşanan şeyden sonra ilk kez duygularını dışa vurmuştu, oğlan. Hüngür hüngür ağlamaya başlamıştı, Hyunjin ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Telefonu Seungmin'in elinden aldı.

"Seungyeon, ben Hyunjin abin. Sakinleşir misin lütfen kuzucuk? Abin gayet iyi, birazdan eve geleceğiz tamam mı?"

Küçük kız onaylamak zorunda kaldı ve telefon kapandı. Seungmin ağlama krizine girmişti, nefessizce ağlıyordu. İçine atmasının sonucunun bu olacağını çok iyi biliyordu kendisi de ama başka çaresi yoktu. Kimse onu düşünüp omuzlarındaki yükü azaltmak için çabalamıyordu. Hyunjin ne yapacağını bilemeyerek arkadaşına sıkıca sarıldı, geçecek, diye mırıldandı kulağına. her şey geçecek.

Geçmeyeceğini biliyordu Seungmin. Birazdan eve gitmeyeceklerini biliyordu, buradan sonra işin daha da kötüleşeceğini biliyordu. Ama yine de ona fısıldanan bu küçük, tatlı yalan o kadar hoş gelmişti ki kulağına; inanmayı tercih etti. Bir kez olsun kurtarılacağına inanmak istedi.

Tam da o sırada, Chan'ın bir polis memuruyla konuşup gülüşerek içeri girdiğini gördü. Polis memuru Seungmin'in önünde durdu, elini omzuna koydu ve patpatladı desteklemek istercesine.

"Yaşadığın onca şeyden sonra bir de biz yorduk seni, kusura bakma evlat. Bundan sonra başına bir şey gelirse hemen bu başkomiser amcana gelebilirsin! Çok yorgun olmalısın, dinlen artık."

Seungmin neler olduğunu sonunda kavrayabildiğinde tekrar gözlerinin doluşuna engel olamadan kafasını aşağı yukarı salladı. Chan'ın gülümseyişi ise içinde kıpırtılar oluşmasına sebep vermişti.

Hyunjin'in desteğiyle ayağa kalktı, Chan'ın arabasına yerleştiler. Eve kadar sessiz bir yolculuk geçirmiş sayılırlardı. Kimse konuşmuyordu, radyo açıktı, Seungmin eşlik ediyordu. Diğer iki genç bu sesi dinleyebilmenin tadını çıkarıyorlardı sadece.

Arabayı park ettikten sonra evde bekleyen herkes arabanın başına toplandı, Hyunjin Chan'a artık gitmesini söylediğindeyse annesinden kafasına bir şamar yemişti. Misafiri öyle kovmak olur mu, nereden öğrendin sen bunları, nidaları eşliğinde içeri girdi herkes. Chan da mecburen daveti kabul etmek zorunda kalmıştı. Seungmin'den bir baş onayı aldıktan sonra tamam, demişti.

Sevdiğini rahatsız edecek şey kendisiyse bile ortadan kaldırması gerektiğini düşünüyordu, çünkü.

Chan'ın düşünceleri Seungmin'le tekrar karşılaştığından beri son derece olgunlaşmıştı. Artık sadece kardeşinden başka  hiçbir şeyi umursamayan ve aldatılmanın acısını hayatının bütün kararlarına bulaştıran tecrübesiz bir çocuk değildi, düşünmek ve fark etmek olgunlaştırmıştı onu ve düşüncelerini. Yaptığı hataların getirdiği sonuçlarla olgunlaşmayı başarabilse de yapmamayı tercih ederdi, çünkü değerlisini çok kırmıştı; biliyordu. Düzeltemeyeceğini de biliyordu. Hedeflediği şey Seungmin'i rahatsız etmeden onun hayatını kolaylaştırmaktı.

bang bang bang bang, chanmin ✔️Место, где живут истории. Откройте их для себя