m) bir kez değil, son kez daha

764 77 65
                                    

dikkat: on sekiz yaşından büyük değilseniz direkt bölümün sonuna atlayın.


Arabayı park etti ve Seungmin'in kapısını açtı alelacele Chan, küçüğü arabadan inerken kafasını çarpmasın diye arabanın üst kısmına elini koydu. Seungmin minik adımlarla evin kapısına ilerlerken arabayı kilitledi.

Eve girdiklerinde yüzüne çarpan sıcaklıkla burnunu çekti Seungmin. Arabada klima çalıştırmıştı büyüğü ama pencereyi açtığı için soğukta kalmıştı, eve girince de sıcak içine işlemişti. Montunu çıkardı hızlıca, Chan'a döndü.

"Temizim ama istersen duş alabilirim."

İki yana salladı kafasını Chan. Hala kararının doğru olup olmadığını sorguluyordu ama başka türlü küçüğünün aklından neler geçtiğini öğrenemezdi. Son kez şansını denemek istedi, son kez kendini kabul ettirmeyi denemek istedi küçüğe. Küçüğünün kırgın sesi ve bakışlarını görmekten nefret ediyordu, evet ama onu hiç görememe ihtimalinden daha çok nefret ediyordu. Seungmin onun bir şey söylemesini beklemeden merdivenleri çıkmaya başladı, yolu biliyordu. Yatağa doğru ilerlerken üstündeki kıyafetleri çıkardı. Elleri aceleciydi, bir an önce olup bitmesini ve sonlanmasını istiyordu her şeyin.

Chan arkasından odaya girdiğinde sadece iç çamaşırlarıyla görmüştü küçüğü, yutkundu sertçe. Aklını yitirmek üzereydi.

Seungmin'e yaklaştı yavaşça, dokunmadı ona. Yatağa bakan bedeni izledi doyasıya, bir daha göremeyeceğini bilerek. Gözleri yüzüne çıktı küçüğü ona dönünce, yüzünü izlemeye daldı. Küçük bakışlarını kaçırdı ve boğazını temizledi.

"Her ne yapacaksan çabuk yap. Sabaha kalmayacağım."

Evet, burada işini halledip sabaha kadar Hyunjin'in kollarında ağlamayı planlamıştı çünkü. Chan sinirlendiğini hissetti, sabaha kalmayacağım da ne demekti? Seungmin için gerçekten hiçbir şey ifade etmiyor muydu yapacakları şey?

O zaman Chan da istediğini yapardı.

Ellerini kollarına yerleştirdi küçüğünün, okşadı sakince. Kollarından aşağı indi, beline sürtündü parmak uçları. Ellerini bel oyuntusuna sertçe yerleştirdi ve sıktı tuttuğu yerleri, küçüğünün bedeni elleri altında titremeye başlamıştı bile. Ama hala Chan'a dokunmamakta ısrar ediyordu.

Chan devam etti, ellerini yukarıya sürükledi. Göğüs uçlarından geçirdi soğuk parmaklarını, elleri aşağı doğru hareket ederek tekrarladı bu hareketi. Nefesleri kesikleşmişti küçüğünün. Parmakları narin boynu buldu daha sonra, Seungmin'in yüz ifadesini izliyordu sürekli. En küçük bir rahatsızlık belirtisi görürse bırakacaktı her ne yapıyorsa. Yan taraflardan hafifçe sıkılaştırdı tutuşunu, küçüğünün kaşlarını çatmasını, gözlerinin yukarı kayarak kapanışını izledi. Biraz daha sıkılaştı tutuşu, sonunda küçüğünün elleri büyüğüne tutunmuştu; tişörtünü avuçlarının içine alıp sıkmıştı küçüğü. Gülümsedi ve ellerini açtı Chan. Küçüğünden nefes sesleri hariç hiçbir ses duyamamıştı. Baş parmağıyla alt dudağını okşadı yavaşça, ıslak kısmına parmağını sürdü ve kuru kısmını ıslattı, dudaklarının parlak görünmesini sağlamıştı böylece. Üst dudağını okşadı, sonra işaret parmağıyla burnundan alnına bir çizgi çizdi. Çizgi devam ederek bütün parmaklarını küçüğün saçlarına yönlendirdi, eli ensesine kadar saçlarını taradı. Avcunun içini ensesinden yukarıda, büyük bir tutam saçla doldurarak hafifçe çekti Chan. Seungmin ses çıkarmamak için dudağını ısırdı sertçe. Büyüğünün bir eliyle kulağını ve boynunu, bir eliyle de saçlarını rahat bırakmaması hiç de iyi gelmiyordu kararlılığına.

bang bang bang bang, chanmin ✔️Where stories live. Discover now