5

4.4K 203 467
                                    


Tom'un bedenini ilk defa görüyordum. Hemen gözlerimi kapattım.

Y/n: Ben çıkayım istersen, sen giyin olur mu?

Gözlerimin kapalı olmasına rağmen Tom'un sorgulayıcı bakışlarını hissediyordum.

Tom: Senin ne işin var burada?

Bavulumu havaya kaldırdım.

Y/n: Bu yıl burada kalacakmışım.

Sessiz bir küfür savurdu. Seslerden anladığım kadarıyla üstüne bir şey giyiyordu. Gözlerimi açtım. Tom beni göz hapsine alırken etrafa gözlerimi gezdirdim. 3 tane yatak vardı ve oda simsiyahtı. Hiç şaşırmamıştım. Tom'un gözleri hala üzerindeydi. Bavulumu rastgele bir yatağın yanına koyup içinden siyah, üzerinde 'Avengers' logosu olan pijamalarımı çıkardım. Islaktı fakat büyüyle kurutabilirdim. Yanıma asamı da alıp banyo olduğunu düşündüğüm kapıya doğru gittim. Tam kapıyı açacakken kapı açıldı ve elindeki havluyla saçlarını kurulayan Mattheo çıktı.
Beni görünce irkildi ve geriledi.

Mattheo: Senin ne işin var burada?

Cevap verecektim ki Tom benden önce davrandı ve cevap verdi.

Tom: Hanımefendi bu yıl bizimle kalacakmış.

Mattheo'da Tom'la aynı tepkiyi vererek bir küfür savurdu. Omzuma çarparak odaya doğru girince bende banyoya girdim.
Basit bir büyüyle kıyafetlerimi kurutarak giyindim.

Banyodan çıktım ve cubbelerimi bulduğum ilk yere astım ve yanına bavulumu koyduğum yatağa yattım.
Tom ve Mattheo beni izliyordu ve biri izlerken uyumak hiç kolay değildi. Yine de gözlerimi kapattım.

Mattheo: Kalk şuradan, benim yatağım orası.

Terslediği yetmiyormuş gibi birde bir anda yataktan itmişti. Öyle bir itmişti ki başımı yerdeki bavuluma vurmuştum. Sinirle Mattheo'ya döndüm. Veni ittiği yere kendi yatmıştı.

Y/n: Senin benimle ne derdin var?

Umursamazca omuz silkip gözlerini kapatınca kafasına bir şeyler atmamak için zor duruyordum.
Bir yan yatağa yatıp gözlerimi kapattım. Kendi kendime söylemiyordum bir yandan.
Beyniyle zoru var herhalde gerizekalı.

Tom:Kalk y/n.

Şakaydı herhalde. Şimdi de onun yatağına mı yatmıştım... Ağlayasım vardı gerçekten.
Doğruldum.

Y/n: Senin yatağına mı yattım şimdi de?

Tom: Hayır y/n, başın kanıyor, kalk.

Elimi başıma götürdüm. Elime bulaşan sıcaklıkla kanadığını anladım. Bavula çarptığımda olmuştu sanırım.

Y/n: Bavula çarptım kafamı, o zaman olmuştur. Bir beziniz falan var mı?

Tom banyoya gitti ve elinde ufak bir çantayla geri döndü. Yatağa, yanıma oturdu.

Tom: Başını yaklaştır.

Dediğini yaptım. Herhalde psikolojik bir şeydi ama acımaya başlamıştı.
Çantadan çıkardığı şişeyi pamuğa döktü ve başıma yaklaştırdı.

Tom: Bu biraz acıtacak.

Kafamla onu onayladım.
Pamuğu başıma sürdüğünde yanmaya başladı. Yüzümü buruşturup içimden küfürler saymaya başladım.
Riddle ben senin varya...
Tom güler gibi oldu fakat kendini hemen toparladı.
Zihnimden uzak dur.
Tom yavaşça başıma yaklaştı ve yanan yere üflemeye başladı. Az da olsa rahatlamıştı.
Tom'la daha önceden hiç bir samimiyetim olmamıştı. Bir kaç kez kütüphanede bir şeyler okuduğunu görmüştüm o kadar. Kızlar ona hayrandı ve bazıları ona 'buz prens' diyordu. Bende bu dedikodulardan dolayı onun hakkında bambaşka düşünmüş hatta ondan korkmuştum bile. Şimdi fark ediyordum da... O aslında iyi biriydi. Cazbesine kapılmamak imkansızdı.

Pamuğu başımdan çekti. Tekrar bir şey sürecekti  ama Mattheo adeta onu yataktan atarak ittirdi.

Mattheo: Sen çekil, ben yaparım.

Cidden bir sorunu olduğunu düşünmeye başlamıştım. Tom'un yerine geçti ve çantadan sargı bezini çıkardı.

Y/n: Ben yapardım aslında-

Mattheo: Kes sesini, başını yaklaştır.

Uzamasını istemiyordum. Dediğini yaptım. Bezi kesmeye başladı 

Mattheo: Tom'dan mı hoşlanıyorsun?

Ne? Ne diyordu bu? Yanaklarımın domates gibi kızardığına yemin edebilirdim.

Y/n: Ne alaka?

Mattheo: Tom yaparken hiç bir şey demiyordun, ben yaparken ise ben yaparım falan. Tom'a mı aşıksın?

E yuh ama.

Tom: Salak salak konuşma, senin yüzünden kafası bu halde zaten. Ondan senin yapmanı istememiştir.

Kafamı sallayarak onayladım. Salak salak konuşuyordu işte.

Mattheo: Kapa çeneni, sana bir şey demedim. Sende başını getir.

Dediğini yaptım. Kestiği beze çantadan çıkardığı bir şeyler sürerken Tom ne işe yaradığını bilmediğim bir büyü söyleyince yaram, sanki hiç var olmamış gibi kayboldu.

Mattheo elindeki bezi yarama yapıştırmak için kaldırınca kapanan yaramı gördü.
Tom'a döndüm.

Y/n: Teşekkür ederim.

Kafasını salladı. Mattheo bir anda anlam veremediğim bir sinirle yataktan kalkıp Tom'a döndü.

Mattheo: Neden yaptın bunu?

Tom göz devirdi.

Tom: Ne yapacaksın Mattheo kavga mı edeceksin benimle? Ne zamandır bir kız için kavga eder oldun?

Mattheo: Siz, sevgili falan mısınız?

Eliyle bir beni bir Tom'u işaret ediyordu. Neden bu sevgililik olayına bu kadar takmıştı ki. Öyle bir şey olmadığını söylemiştik zaten.

Tom: Merak ediyorum, göle atarken ya da trene kilitlerken de bu kadar umrunda mıydı y/n?

Y/n: Hadi ama kavga mi edeceksiniz gece gece?

Beni duymamış gibi davranıyorlardı.

Mattheo: Ne?

Tom:Sinirlerimi bozmaya başladın küçük kardeşim. Haddini bil ve sınırı aşma.

Bu laflar bardağı taşıran son şey oldu. Mattheo Tom'a doğru resmen koşarak suratına bir yumruk geçirdi. Tom ise asasını çıkardı.

Tom: Curcio.



Selaamm!! En uzun bölüm bu oldu;) Okunma azda olsa artıyor ama hala kimse oylamıyor. Böyle giderse korkarım bırakacağım.
Sizi seviyorum, lütfen oy vermeyi unutmayın<33
'750 kelime'

MATTHEO RİDDLE İLE HAYAL ET ( Askıda.)Where stories live. Discover now