28

865 48 48
                                    

Mattheo yatakheneye gelmişti fakat Madam Pomfrey yataktan kalkamamasını şart koşmuştu.

Ben eşyalarımı geri yerleştirmiştim ve her sabah aşağıdan Mattheo'ya kahvaltı getiriyor, sonra derslere girip aynı şeyleri akşamda tekrarlıyordum.

Mattheo hiçbir şey yokmuş gibi davranıyordu, bir yanım ona inanmak isterken bir yanım o geceki olayları tekrar ve tekrar canlanıyordu.
Mattheo ya gerçekten çok iyi oynuyordu ya da gerçekten o gece zehirden aklı yerinde değildi. Neye inanacağımı bilmiyordum.

Tom ortalıkta yoktu ve başka sanrı görmemiştim. O yaratık hala zihnimde geziyordu sanki.

Tom'un neden ölen kıza 'hediye' dediğni anlamıştım.
O kız, gece Mattheo'yla gördüğüm kızdı. İstesemde kıza karşı ufak bir vicdan kırıntısı bile hissedemiyordum.

Yataktan kalktığımda Mattheo daha uyuyordu. Daha yatmadan önce duş aldığım için direk giyindim ve hazırlandım. Mattheo'ya da kahvaltı getirebilmek için erken inmem gerekiyordu.

Mattheo gözlerini açtığında bu düşüncelerden sıyrıldım.

"Günaydın."

Kendimi zorlayarak gülümsedim.

"Günaydın Theo."

Sırıttı ve kollarını açıp başıyla gelmemi işaret etti. Yanına gittim ve yanına uzanıp kollarının arasına girdim.

"Bugünde Theo olmuşuz. Matt'e ne oldu?"

"Beğenmedin mi yoksa?"

Burnuma ufak bir öpücük kondurdu.

"Sen bana ne dersen de, beni bir şekilde kendine daha çok aşık etmeyi başarıyorsun."

Gülümsememi engelleyemedim. Onun yanındayken sürekli aptal aptal sırıtıyordum zaten.

"Bugün bende seninle derslere geleceğim. Sınavlar yakın zamanda başlayacak. Eğer biraz daha dersleri aksatırsam hiçbir ley yapamayacağım."

Kafamı iki yana salladım.

"Dinlenmen gerek."

"Ben iyiyim."

Gözlerimi devirdim. Bir şey dememe izin vermeden hızla yataktan kalktı ve kıyafetlerini alıp banyoya girdi.

Arkasından seslendim

"Seni Madam Pomfrey'e şikayet edeceğim. Bu inatla başına bir şey gelecek."

Giyinip çıktığında bende yataktan kalkmıştım. Kravatını bağlamak için aynanın önüne geçtiğinde ona yaklaştım ve kravatını bağlayıp gömleğinin yakalarını düzelttim.

Bir şey demek için dudaklarımı aralamıştım ama dudaklarını dudaklarıma bastırdığında sessiz kaldım.

İstemsizce zihnim o kızı öptüğü sahneyi oynatırken öpüşüne karşılık veremedim.

Karşılık vermediğim için kaşlarını çatarak benden ayrıldı.

"Bir sorun mu var?"

Derin bir nefes aldım.

"Mattheo sana bir şey soracağım."

Anında yüzü düştü.

"Önemli bir konu galiba. Geç kalacağız, aşağı inerken konuşmaya ne dersin?"

Kafamla onu onayladım ve ikimizde odadan çıktık.

"Hani sana bir kızın öldürüldüğünü söylemiştim ya, o kızı tanıyor muydun?"

MATTHEO RİDDLE İLE HAYAL ET ( Askıda.)Kde žijí příběhy. Začni objevovat