10

3.9K 204 348
                                    

Herkes sırayla koklamaya devam ettiğinde sıra sonunda Mattheo ve Tom'a gelmişti. Mattheo iksire doğru ilerlerken bütün kızlar nefeslerini tutmuştu.
Heyecanla dudaklarımı kemirirken Mattheo iksire doğru eğildiğinde Pansy'ye döndüm.

Y: Hey, ben nasıl korkuyorum?

Pansy bana doğru yaklaşıp belli belirsiz kokladı.

Pansy: Lavanta gibi ama değişik. Parfümünün markasını acil vermelisin harika.

Gülerek Mattheo'dan çıkacak kelimeyi bekledim. Lavanta gibi ama değişik...

Mattheo: Değişik...

İstemsizce bende nefesimi tutmuştum.

Mattheo: Çilek sanırım, Laura gibi kokuyor.

Omuzlarım çökerken arkadan tiz bir çığlık yükseldi. Laura hızla Mattheo'ya sarılınca hayal kırıklığıyla gülümsedim.
Belki de benimki aşk değil de basit bir kalp çarpıntısıydı. Kimi kandırıyordum ki... Yine yanlış kişiydi. Hem ufak bir yakınlaşmayla nasıl bana aşık olduğunu düşünebilirdim ki...

Mattheo ve Laura Prf. Snape'in korkutucu bakışları eşliğinde el ele sınıftan çıktılar.
Bir süre herkes sessiz kaldı. Bazı kızlardan homurtular yükselince Snape malzemeleri toplamaya başladı.

Snape: Mattheo ve Laura'ya derslerden sonra kütüphaneyi temizlemelerini iletirsiniz.



Bütün gün ortalıkta ruh gibi gezdikten sonra yatakhaneye çıktığımda Laura ve Mattheo'yu görmeyi beklemiyordum.

Mattheo valizine dolabındaki kıyafetlerini dolduruyor, Laura'da benim yatağımda yatmış, gülerek Mattheo'yu izliyordu.

Y/n: N'apıyorsunuz?

Laura: Sanane?

Göz devirdim.

Mattheo: Laura'nın yatakhanesinde boş yer varmış, oraya gidiyorum.

Göğsümde oluşan boşlukla ona bakaldım. Kendimi hemen toparladığımda yatağımın, Laura'nın başına gittim.

Y/n: Kalk şuradan.

Laura: Niyeymiş o?

Derin bir nefes aldım,  bu kız gerçekten sinirimi bozuyordu.

Y/n: Benim yatağım orası, kalk.

Hiç bir tepki vermeden omuz silkince sinirden yumruklarımı sıktım.  Ya gerçekten çok iticiydi ya da bana kötü geliyordu.
Sinirden köpürürken odadan çıkıp kapıyı sertçe çarptım. Ayaklarımı yere vura vura astronomi kulesine doğru ilerlerken bir yanım neden bu kadar kızdığımı düşünürken diğer yanım hala Laura'nın hareketlerine  sinir olmakla meşguldü.

Astronomi kulesine çıktığımda yalnız olmayı bekliyordum fakat Tom vardı. Yere oturmuş, sırtını duvara yaslamış sigara içiyordu. Bir şey demeden yanına oturduğumda bana döndü.

Tom: İyi misin sen?

Y/n: Evet, biraz sinirliyim sadece.

Elini cebine attı ve buruşmuş sigara paketini çıkarıp bana uzattı. Onu reddetmeye hazırlanırken Mattheo ve Laura'nın sözleri beynimde yankılanınca tedirgin bir şekilde elimi uzattım. Paketten çıkardığım sigarayı parmaklarımın arasına yerleştirdim ve Tom paketten çıkardığı çakmakla sigaramı yaktı.
Babamı düşünmemeye çalışarak sigarayı dudaklarıma götürdüm.

Titrek bir nefes çekmemle deli gibi öksürmeye başlamam bir oldu. Duman ciğerlerime dolarken nefes alma ihtiyacıyla ayağa kalkıp sigarayı yere attım. Bir yandan öksürüp bir yandan nefes almaya çalışırken tırnaklarımla resmen boğazımı parçalıyordum.
Kulenin ucuna giderken Tom arkamdan ayağa kalkıp yere attığım sigarayı ayağıyla söndürdü ve yanıma geldi.
Ben hala kesik kesik öksürürken Tom yavaşça sırtıma vurdu.

Öksürüğüm geçince yavasça yere uzandım. Gökyüzü karanlıktı. Yıldızlar sanki biri tarafından serpiştirilmiş gibi görünüyordu.
Tom yanıma uzanınca ona döndüm. Mattheo'yla benziyorlardı. Tom'un da adem elması baya belirgindi. Boynundaki damarlar teninde hafif bir mavilik oluşturmuştu. Bukleleri alnından dökülüyordu. Riddle'lar...

Tom: Aptal.

Ne dediğini anlamayarak ona döndüm.

Y/n: Ne?

Tom: Aptal diyorum. Aşık olmuşsun.

Kaşlarımı çattım ve bedenimi iyice ona çevirdim.

Y/n: Aşk aptallık değil.

Alayla kafa salladı.

Tom: Kabul ediyorsun yani aşık olduğunu.

Göz devirdim. Devam etti.

Tom: Aşk aptallar içindir. Ve sen de aptalsın.

Y/n: Düzgün konuş lütfen benimle.

Kafasını gökyüzüne çevirdi.

Tom: Benim konuşmam senin aptal olduğunu değiştirmiyor.

Neden böyle davranıyordu? Aşırı sinir olmuştum.

Y/n: Kendi fikirlerini kendine sakla.

Kendi kendine konuşuyormuş gibi bakışları havadayken mırıldandı.

Tom: Bu dünyadaki herkes aptal. Herkes illa sevgi besliyor o iğrenç küçük kalplerinde ve aptal beyinlerinde. Sevgi ve aşk. Ah duygular. Aptallık işte. Sende aptalsın. Diyorum ya herkes aptal.

Derin bir iç çektim. Böyle saçmalamaya devam ederse gidecektim.

Y/n: Eğer ileride sende yaşarsan anlarsın.

Kafasını iki yana salladı ve hafifçe güldü.

Tom: Neden aptalsın biliyor musun? Burada gelmiş öylesine biri için kendini zehirlemeye çalışıyorsun.

Ayağa kalktım.

Y/n: Yeter bu kadar aptallık muhabbeti. Ben gidiyorum.

Tom: Yarası olan gocunur.

Neden bilmiyorum ama çok sinirlenmiştim.

Y/n: Yeter artık! Aptallıksa aptallık. Salak salak konuşma artık. Sen kendini çok mu zeki sanıyorsun? Ne yani bende böyle senin gibi oturup bir köşeye herkese beslediğim nefretle insanları yargılamalı mıyım?

O da ayağa kalkmıştı. Ellerini iki yana açtı. İkimizin de nabzı ve aynı zamanda sesimiz yükselmişti.

Tom: Anlamıyorsun değil mi? Daha ne yapmam lazım anlaman için? Bende aptalım tamam mı? Bende aptalın tekiyim! Lanet olsun aşığım! Aşk bir aptallık ve bende en büyük aptalım.  Senin için daha ne yapmam lazım söyle bana! Herkes gibi salak saçma aşk notları yazıp kenarlarını kalplerle mi süslemeliyim? Ya da şiir mi yazmalıyım senin için? Yazdım! Lanet olsun yazdım! Defter tuttum senin için! Söyleyemedim ama yazdım! Her gün hemde satır satır yazdım! O gün trende pencereyi kim açtı sanıyorsun? Lanet olsun gelemedim yanına! Ben senin için odamı boşaltıyorum sen bir gün sonra kardeşimle uyuyorsun! Her gün gözünün içine bakıyorum belki anlarsın diye ama sen onun gözlerine bakıyorsun! Şimdi gelmişsin seni göle atan o sikik için asla içmem diye babana söz verdiğin zehri içmeye çalışıyorsun! Ne buluyorsun lan onda? Ne buluyorsun? Soyadımız aynı! Saç, göz, kaş hepsi aynı! Ne yapmalıyım?!

Şokla ona bakarken dilim tutulmuştu. Sadece kaşlarımı kaldırmış ona bakıyordum. O ise nefes nefese kalmış, damarları iyice belirginleşmişti. Hiç bir şey düşünemiyordum, sadece boş boş ona bakıyordum. Bir anda bana doğru yöneldi ve kolunu boynuma atıp dudaklarıma yapıştı. Ne yapacağımı bilemeden donup kalmıştım. Şokla istemsizce ona karşılık verdiğimde hoş bir homurtu çıkarmıştı.




Selaamm!! Gerçekten uzun zaman oldu. Ve kitap gerçekten beklemediğim kadar okundu. Ben sadece öylesine yazıyordum, hatta bazı yerlere bilerek cringe şeyler eklemiştim. Şimdiyse 2,36 bin okundu. Hepinize çok teşekkür ederim.

Oylamayı unutmayın, görüşürüz<33.

890 kelime!!

MATTHEO RİDDLE İLE HAYAL ET ( Askıda.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin