Bölüm Bir

3.5K 311 87
                                    




Saatin gece yarısını vurmasına dakikalar kala aldığım son siparişleri ağır ve isteksiz adımlarla beş numaralı masaya götürdüm. Masaya ulaştığımda iki kızın hararetli konuşması onları duymamdan çekinmeleriyle yarıda kesildi ve masa sessizliğe gömüldü.

''İki Türk kahvesi.'' diyerek siparişi teyit ettim ve ekledim, ''Orta olan?''

Sağ tarafımda kalan esmer kız, ''buraya lütfen'' diyerek önünü benim için açtı.

Dikkatli bir şekilde kahveleri masalarına bıraktım. Cebimde kalan son sahte gülümsemeyi kullanarak, ''Afiyet olsun.'' dedim.

Onlar ağız ucuyla teşekkürlerini sunarken ben çoktan arkamı dönmüştüm. Kasa arkasına giderken ayaklarımın altına iğne gibi batan minik acılarla suratımı buruşturdum.

Kafamı kurcalayan okul sorunlarını düşünmeyi her saat biraz daha erteliyordum ama sanırım bunu yapmayı bırakmalı ve bir çözüm düşünmeliydim. Gözüm bir kez daha saate kaydı.

23.45

''Bugün bitecek mi artık?''

Kendimden başka kimsenin duymayacağı bir seste konuşurken arka cebimdeki telefonumun titremesiyle irkildim. Aceleyle cebimden çıkarıp ekrana baktım ''Beren'' yazısını gördüm.

''Efendim?''

Henüz bir ''merhaba'' alamamışken gergin bir sesle karşılandım.

''Ders ekleme/bırakma dönemi geçti mi?''

''20 Ekim'de bitti.'' derken zahmetsizce gülmeyi başarmıştım. ''Başka bir ders seçtiğinde farklı mı olacaktı sanki?''

''Hayır.'' dedi sitem ederek. ''Başka bir bölüm seçtiğimde farklı olacaktı.''

Göremeyeceğini bildiğim halde omuz silktim. ''Üçüncü sınıftasın, Beren. Yakınmak için çok geç.''

''Ne kadar düz bir insansın.'' Telefondaki sesi yükselirken devam etti. ''İnsan teselli eder, motive etmeye çalışır ne bileyim.''

''Teselli ettiğimde ne değişecek? Gerçekçi ol biraz ve mızmızlanma artık.''

Gözlerimi devirirken kızların beni duyamaması için arkamı kasaya doğru döndüm. Arkada Beren'in konuşması devam ederken inen bir mesaj sesiyle telefonu kulağımdan biraz uzaklaştırıp ekranı görmeye çalıştım.

Beren olması gerektiğinden daha yüksek bir sesle söylenip yakınmaya devam ederken, ''Bu pozitif konuşman bittiyse kapatıyorum. '' dedim.

O henüz, ''eve gidince haber ver.'' tarzında veda cümleleri sıralarken telefonu kapatıp bildirimlerimdeki mesajıma baktım. Annemin yanlış yazdığı bazı kelimelere bende yarattığı etkiden hiçbir şey eksilmeyen mesajı okurken kaşlarım çatıldı.

'Yine para mı yolladın be kızım. Ben idare ediyorum.'

Ona bir cevap yazmak için mesaja dokundum fakat sonra geri çekildim. Eve gidince arayıp telefonda konuşmak ve sesini duymak daha iyi bir seçenek olarak geldiğinde telefonun ekranını kapatıp önlüğümün cebine attım. Önüme dönerken boş kafenin içerisinde kızların fısıltıları kulağıma kadar geliyordu.

''Bu gece mavi ay var.'' Önündeki telefonun ekranına baktıktan sonra devam etti. ''31 Ekim'e giriyoruz değil mi? Evet. 12'den sonra başlayacak. Astrologlar Boğa, Akrep, Kova ve Aslan burçlarının etkileneceğini söylüyor.''

''Ben Kova'yım!'' dedi diğer kız büyük bir panikle. ''Ben de diyorum bu hafta neden böyle gerginim.''

Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tutarak önümde olmayan bir şeylerle ilgileniyor gibi yapmaya başladım. Kızlar hararetli bir şekilde bu hafta başlarına gelen terslikleri anlatıp bunları bir doğa olayına bağlarken bir kez daha saate baktım.

MAVİ AY (Tamamlandı)Where stories live. Discover now