Bölüm Beş

2.5K 271 42
                                    

Yıllarımı geçirdiğim amfilerden birine tamamen bir yabancı ve oraya ait olmayan bir öğrenci olarak girerken midem kasıldı. Kendimi öylesine kötü ve yapayalnız hissettim ki. Tuna'nın peşinden dersliğin arkalarına doğru ilerlerken tanıdık simalar görebilmeyi başardım. Bu tanıdık simalar farklı sınıflardan, yalnızca ders arası gördüğüm kişilerden veya birkaç kelime sohbetimiz olan kişilerden oluşuyordu. Onlar için ise ben hala yabancıydım. Göz göze geldiğimiz birkaçı hiçbir şey anlamadan başını çevirip önüne dönmüştü.

Tuna seçtiği bir yere otururken ben de onu taklit ettim.

Soğuk sıraya kendimi bırakırken bir hayalettim. Orada olmaması gereken ama bir şekilde olmuş bir hayalet.

''İyi misin? Yüzün sapsarı olmuş.''

''İyiyim.''

Önündeki masaya doğru eğilip dirseklerinin üzerinde durdu. ''Arkadaşını gördün mü?''

Gözlerim umutsuzca derslikte dolanıyordu. ''Yok.''

''Belki bugün gelmemiştir. Adı ne?''

''Beren.'' dedim ve tanıyor olma ihtimaline bir saniyeliğine tutunarak ekledim. ''Beren Yüce. Tanıyor musun?''

Başının tepesinden çıkan bir listeye göz atarcasına yukarı baktı ve düşündü. ''Hiç tanıdık gelmiyor. Ki ben çoğu kişiyi tanırım.''

''Ondan şüphem yok.''

Arkadan birinin Tuna'nın sırtına vurmasıyla yerimde irkildim.

''N'aber?''

''İyilik, senden?'' dedi Tuna gülerek.

''Ben de iyi ama haberler sende. ''

Tuna'nın gülüşü büyüdü ve ''Haber vereceğim.'' dedi. Çocuk, benim kim olduğumu sorma zahmetine bile girişmeden yürüyüp öylece sınıfın ortalarına gitti.

Tuna ise yeniden bana döndü. ''Ders başlamamışken çıkmak istersen çıkabilirsin, kendini zorunlu hissetme. Belki arkadaşın dışarıda bir yerlerdedir.''

Bunu söylemesiyle yerimde doğruldum. ''Doğru söylüyorsun.''

Tam gitmeye hazırlanırken aklıma gelen bir başka ihtimalle duraksadım. ''Ya gelirse?''

''Psikoloji okuduğuna emin misin?''

''Varlığımın bile olmadığı bir yerde hiçbir şeyden emin değilim.''

Tam ayaklanmışken kapıdan içeri kısa boylu, kısacık kestirdiği beyaz saçlarıyla kendisini oldukça yakından tanıdığım bir profesör girdi. Kalktığım yere geri otururken Tuna ile aynı anda konuştuk.

''Gidemem.''

''Gidemezsin.''

Kafasını çevirip bana baktığında gülüyordu. ''Adile Hoca'yı tanıyor musun?''

Başımı aşağı yukarı sallarken çantamı sıranın üzerine koyup öne doğru eğildim.

''Görmek isteyeceğim son insan.'' diye mırıldandım kendi kendime.


Ders arasında bir an önce kaçmak için ayaklandım.

''Gidip arkadaşımı arayacağım. Her şey için sağ ol.''

Tuna panikle yerinden fırladı. ''Bir dakika bir dakika. Benim misafirim olarak girdiğin için beraber çıkmamız lazım.''

Sıkıntıyla iç çektim. ''Tamam o zaman dersin bitmeden dersliğin önüne geri dönerim.''

MAVİ AY (Tamamlandı)Where stories live. Discover now