FİNAL Ⅱ

2.2K 259 133
                                    

Genç adam anahtarını çevirip evinin kapılarını açmadan saniyeler öncesine kadar bunu yapmanın bu kadar zor olacağını tahmin etmiyordu. İçeriye adımını atıp tuttuğu nefesini bıraktı. Ev karanlığa gömülmüştü. O karanlığın içinde salona kadar yürüdü.
Salonun ışığını açtığında, koltukta oturmasını beklediği kişiyi göremedi. Bomboş salonun yarattığı hisle uzunca süre savaşması gerekecekti fakat bunun için vakit yoktu.

Vakit yok.

Kelimelerin anlamlı hale gelmesi ne kadar da uzun sürmüştü. O kadar yavaş ilerledi ki sanki dakikalar geçti.

Sehpanın üzerine otururken tıpkı kızın dediği gibi ünitenin önündeki çerçeveyi eline aldı. Çerçeve kendine ait olmayan bir şeyi taşıdığını gösterecek kadar kalabalık duruyordu. Önce resme uzunca baktı, iç geçirdi. Sonrasına arkasını çevirdi ve kapatılmaya çalışılmış -ama başarılı olamamış- çerçevenin kilitlerini açtı. Fotoğrafın arkasına konulmuş bir kâğıt tüm kalp atışlarını alt üst etmişti. Kâğıdı eline alıp sabırsızca açarken içindeki kelimelere bir an önce ulaşmak istiyordu.

'Merhaba.

Bu tarz şeylerde çok kötü olduğumu söylememe gerek var mı?'

Çocuğun gülüşü boş evde yankılanırken okumaya devam etti.

'Gülüşünü duyuyor gibiyim, çok garip. Eğer bunu okuyorsan muhtemelen o eve seninle beraber dönememişim demektir. Yüzümü göremeyeceğin için duygularımı dürüstçe söyleyebilirim ki, seninle dönmek isterdim. Eğer bu hayat içinde sıkışıp kalacaksam senin yanında kalmak isterdim. Nedenini sakın kurcalama! Sadece isteyeceğimi, senin yanındayken bambaşka biri gibi hissettiğimi bil. Bana böyle hissettirdiğin için sana ne kadar kızsam yeridir. Beni dönüştürdüğün kişiye bak, mektup yazıyorum. Her neyse. Bugün sen evde yokken çok fazla düşündüm ve her şeyi yerli yerine koyabildim. Tüm bunlar Mavi Ay ve beklenmedik doğa üstü bir tutulmanın arasında başıma geldi. Mavi Ay beni buraya getirirken, bu tutulmanın da beni geri götüreceğini düşünüyorum. Dediğim gibi, zaten şu an bunu okuyorsan geri dönmüşümdür. Söylemek istediklerim bunlar değil aslında. Söylemek istediğim şey, bu çerçevenin önündeki fotoğrafta gördüğüm, gülümsemesini sana bırakan bu adamı daha önce görmüş olmamdı.'

Çocuğun yüzündeki gülümseme bir şalter indirilmiş gibi kesildi. Gözleri iri iri açılırken kâğıdı tutan elleri titremeye başladı, dudakları aralandı. Gözleri cümlelerin üzerinde gezinirken gözleri yaşlarla doldu. Tıpkı küçük bir çocuk gibi göz yaşlarını korkusuzca bıraktı. Kalbinin içi uzun zaman önce hissetmeyi bıraktığı umutla doldu. Kelimeler, gerçek dışı bir umudu, yeni bir umudu barındırıyordu.

'Eğer yanılmıyorsam dokuz yaşımdaydım. Ve eğer yine yanılmıyorsam, 2005 yılıydı. Tıpkı seninle tanışmadan önceki halim gibi o zaman da pek somurtkan, sosyallikten çok uzak bir çocuktum. Bu adamın, bir yaz günü beni düştüğüm yerden kaldırırken üstünün başının sırılsıklam olduğunu öyle iyi hatırlıyorum ki. Korkuyordu. Ne yapacağını bilemez vaziyetteydi. Gözleri şaşkınlık ve panikle parlıyordu. Kime benziyordu biliyor musun? Bana.

Bu benzerliği fark etmem çok uzun bir zaman aldığı, yapboz parçalarını birleştirmekte bu kadar zorlandığım için özür dilerim. Bunu yüzüne karşı söylemek çok zor olacaktı. Bir insan için umudunu tamamen yitirmek mi daha zordu yoksa bir daha göremeyeceğini bildiğin halde umut etmeye devam etmek mi daha zordu? İşte buna karar veremedim. Lütfen bana kızma, kızarsan da affet. Emin olduğum tek şey, babanın benimle aynı kaderi yaşadığı. Görmemem gereken yazılar gördüm, bunun için ayrıca özür dilerim. Bu yazılarda şahit olduğum şey babanın 2029 yılında kaybolduğu. Onu 2005 yılında görmem, aradaki yirmi dört yıl bizim en büyük kanıtımız. Babanın kaybolduğu gün bir ay tutulması veya Mavi Ay gibi bir doğa üstü olay olduğuna eminim, Tuna. Neden dönemedi, neden sana kavuşamadı, bilmiyorum. Bunu da çözmen için sana bırakıyorum. Umarım bunu duymak hayal ettiğimden daha iyi hissettirir. Eğer onu bir yerlerde görürsem konuşacak kadar cesur olacağıma, bundan sonra gözlerimi sü-rek-li devirmeyeceğime, insanlara karşı senin kadar olamasa da daha nazik olacağıma söz veriyorum. Sen de etrafını saran zehirli sarmaşıklardan arınacağına söz ver. İnsanların seni kırmasına izin vermeyeceğine söz ver.

Yanımda olduğun, yıllardır hissetmediğim duyguları hissettirdiğin, hiç kaybetmediğin çocuksu sevincinle bana gülümsemeyi öğrettiğin için teşekkür ederim. Belki başka bir evrende yeniden görürüz birbirimizi. Yeniden güleriz beraber.

Her dolunayda beni hatırla.

Kendine dikkat et.

Ve...

Güzel uyu.'

Maya.

Kâğıdı usulca bırakırken gözlerini koluna kuruladı. Hisleri karman çorman olmuş, göğsünü sıkıştırıyordu. Yeniden birini kaybetmenin hüznünü, birinin belki de hala nefes aldığının umudunu, ihtimallere tekrar tutunabilmenin verdiği sevinci aynı anda hissediyordu. Yüreği tüm bunlara dayanamayacak gibi kabardıkça kabardı. Buna rağmen gülümsemeyi başardı ve elindeki hazinesini büyük bir dikkatle katladı. Sonuna kadar açık perdeden karanlık geceye, dolunaya baktı.

''Güzel uyu, Maya.''


SON

MAVİ AY (Tamamlandı)Where stories live. Discover now