Bölüm Dokuz

2K 228 11
                                    

Herkese merhaba. Oy verip yorum yaparsanız sevinirim. İyi okumalar. :)

Elimde tuttuğum karton bardak ile kütüphanenin sandalyelerinde oturuyordum.

Saat hızla ilerlerken çoktan 23.10 olduğunu gördüm. Güvenlik görevlisi tam yanımdaki kendine ait alanında dururken bana kaçamak bakışlar yollayıp duruyordu. Sanki az önce aynı şeyi söylememiş ve ben ona cevap vermemişim gibi, ''Beyefendi yoldaymış.'' dedi.

Ona bakmadan önce gözlerimi devirmekten kendimi alıkoyamadım.

''Tamam.'' dedim sadece.

''Sizi bayağı aradı. Burası da öyle büyük bir yer değildir, tek katlı sonuçta. Bulamayınca dışarıda aramaya çıktı.''

Tek katlı sonuçta.

Kesinlikle öyleydi. Tek katlıydı, bir üst katı bulunmadığı için doğal olarak bir merdiven de bulunmuyordu. Kendime okkalı bir tokat atmamak için hiçbir sebebim yoktu. Gözlerimi sinirle yumdum ve ''Geri zekalı.'' diye mırıldandım. Ancak benim gibi bir geri zekalı başka bir boyuta geçen bir merdivenin orada sabit kalacağını düşünebilirdi.

''Efendim?''

Elimi sallarken, ''Size demedim.'' dedim.

O esnada güvenlik oturduğu yerden bir hışımla kalktı.

''A-ha burada işte.'' dedi.

Kimden veya neyden bahsettiğini anlamak için sağıma soluma baktım ama o çoktan kendi alanından çıkmış rafların arasına doğru eğilerek ilerliyordu.

''Kim?'' diye sordum arkasından bakarak.

''Yakaladım seni.''

Kucağında benim tüm dengemi bozacak o siyah kedi ile rafların arasından çıktığında elimdeki bardağı neredeyse düşürecektim.

''Tüm gün etrafta dolanıp durdu. Ne istediğini de anlamadım he. Yemek verdim, yok. Su verdim, yok. Dışarıda kedi evleri var oraya koyup geleyim.''

Ben ellerim buz kesmiş bir şekilde sadece kucağındaki sarı gözlere odaklanmışken adam benimle konuşuyordu.

''Olur mu?''

''Ne?'' dedim gözlerimi hala ondan ayıramadan.

''Kediyi diyorum. Dışarıda kedi evleri var oraya bırakıp geleyim. Bekleyin burada, olur mu?''

Hiçbir şey demeden sadece kafa salladım. Adam kucağında benim kedimle kütüphaneden çıkarken elimdeki bardaktan birkaç yudum daha su içme gereği duydum. Buz gibi su boğazımdan akıp giderken zihnim bana bir oyun oynuyor gibiydi.

Çok geçmeden güvenlik kapıdan geri girdi. Üzerindeki tüyleri silkelerken, ''Kaçtı.'' diye söylendi.

''Kaçtı mı?''

Kütüphanenin kapısı büyük bir gürültüyle açıldı ve Tuna nefes nefese içeriye daldı. Ben soruma tatmin edici bir cevap alamamışken Tuna önce etrafına bakındı, sonra gözleri beni bulunca ise dudakları arasından bir 'oh' çıkıp gitti.

''Sen neredesin Allah aşkına ya?''

Saatler önce ilk geldiğimizde kimse olmasa bile burası bir kütüphane diye alçak sesle konuşan çocuk şimdi neredeyse bağırıyordu.

Oturduğum yerden kalkıp bitmiş su bardağını güvenliğin masasına koydum.

''Gidelim mi hemen?''

Hiçbir şey demeden başını beni onaylamak için salladı ve güvenlik görevlisine dönüp, ''Beklediğin için sağ ol abi.'' dedi.

Yan yana gelip kütüphaneden ayrılmadan önce gözleri hala benim üzerimdeydi.

MAVİ AY (Tamamlandı)Where stories live. Discover now