Bölüm On Beş

1.7K 209 21
                                    

''Kedilerin Antik Mısır'da kutsal sayıldığını biliyorsundur. Derste biraz daha araştırıp -sıkıldığımdan değil- bazı inanışlarda da kutsal sayılmaktan ziyade Şeytanla ilişkili olduğuna inanıldığını okudum. Aynı zamanda göz perdelerinin açık olduğu ve bu yüzden görünmeyen varlıkları görebildikleri söyleniyor. '' 

''Ne?''

Boşluğa dalmışken Tuna'nın her dediğini duymuş yalnızca zihnimdeki süzgeçten geçirememiştim. İrkilmiş gibi başımı salladım ve ona döndüm. Yüzündeki hayal kırıklığını görebiliyordum.

''Özür dilerim. Dalmışım. Ne dedin?'' dedim.

''Son zamanlarda oldukça kibar davranıyorsun, beni korkutma lütfen.'' dediğinde koluna sert sayılabilecek bir şekilde vurdum.

Onun odasındaki çalışma masasında kütüphaneden topladığımız ve hiç bakamadığımız bilgileri gözden geçiriyorduk. Benim ise gözüm az önce müstehcen şeylere mekân olan Tuna'nın yatağı ve dolabı arasında gidip geliyordu. Tam ayaklarımın altında duran fermuarı açık çantadan tarafa ise yaşadığım suçluluk ve karmaşık duygularım yüzünden hiç bakmıyordum.

''Tamam, düzeldin.'' dedi.

Söylediklerini duymazlıktan gelerek önümüzdeki kağıtlara yeniden göz attım.

''Kediler dedin, değil mi? Evet, bazı inanışlarda farklı anlamları var, duymuştum.''

''Hiçbir yerde başka bir evrene kapı açtığına dair bir bilgi yok. Gerçi olmasını da beklemiyorduk, değil mi?''

''Tabii. '' dedim.

''Ama ona yakın başka bir şey var.'' dedi ve eliyle önündeki kağıtlardan paragraflar göstererek devam etti. ''Bak, birçok inanışta alemler arası geçiş yapabildiklerine inanıyorlar.''

Kaşlarımı çattım. ''Alemler mi?'' 

''Evet hatta bu yüzden büyülerde sık sık adları geçiyor, özellikle de siyah kedilerin.''

''Çünkü uğursuz olduklarını düşünüyorlar.'' dedim. 

''Aynen öyle.'' dedi. ''Tüm bunlardan sonra senin şu kedinin de bir numarası olması gayet normal geliyor hele ki siyahken.'' 

Alnım kırışmışken gözlerimi notlarda gezdirmeye devam ettim. ''Aynen, olabilir.'' diye mırıldandım. ''Ne yalan söyleyeyim uğursuz olduklarına hiçbir zaman inanmadım, kedileri severim.''

Ses tonumdaki gizli ama kendini fark ettirirken Tuna suratıma bakmaya devam etti. 

''Amaa... Şu an biraz tırsıyorum bunu da inkar edemem.'' dedim. 

''Ben de haklı olduğunu inkar edemem.'' 

Yan yana oldukça yakın bir vaziyette otururken kafasını çevirip bana yeniden bir bakış attı. Ben de kafamı kağıtlardan kaldırıp ona baktım. Aramızda neredeyse bir el mesafesi vardı. Usulca gülümsedi. Tek kaşımı kaldırdım.

''Ne?''

''Sana bir şey hediye edebilir miyim?''

Sesi bir fısıltı kadar kısık ama bir o kadar etkileyiciydi. Kendimi geri çekmek ve biraz uzaklaşmak istedim fakat olmadı. Ona bakmaya devam ettim, bakmayı kesmek istesem bile bunun önüne geçilemeyecek bir istek olduğunun farkındaydım.

''Hediye mi? Ne hediyesi?''

''Ufak bir şey, önemli değil.''

''Bunca şeye karşılık benim sana hediye vermem gerekiyor.'' dedim dürüstçe. 

MAVİ AY (Tamamlandı)Where stories live. Discover now