Bölüm Yedi

2.2K 238 21
                                    


Tüm yol boyunca kendime annemi bulamama ihtimalimin olduğunu hatırlatarak düşüşümü yavaşlatmaya çalışmıştım. Kolumun ağrısıyla birkaç kez dikkatim oraya kaymıştı. Motor çarpmasından sonra hep ağrıyordu da ben mi tüm bu karmaşa arasında farkına varmamıştım yoksa yeni bir şey miydi anlamamıştım. Doktorun yazdığı kremi almak ise içine düştüğüm bu tuhaf olaylar silsilesinin yanında çok komik bir detay kalıyordu.

''Çok mantıklı bir şey yapmışsın.''

Tuna, annemin evine ulaşmamız için geçmemiz gereken dik yokuşun yarısındayken nefes nefese konuştu.

''Ne konuda?''

''Üniversiteye kazanınca ev tuttuk dedin ya, çok mantıklı bir hareket olmuş. Ben bu yolu bir daha gelemem. Her gün nasıl gelinir hayal edemiyorum.''

Bulunduğum garip durumdan bir dakikalığına uzaklaşarak gülmeyi başardım. Tuna şaşkınca bana baktı. ''İnanamıyorum, dişlerin var.''

Gülüşüm hemen solarken göz devirdim. ''Abartma. Sabah da güldüm ya.''

''Yaa evet. Bu kadar sık yapma bak, yüzün kırışır.''

Yokuşu neredeyse tamamlamak üzereyken durdum. Tuna da benimle beraber durduğunda, ''İşte, geldik.'' dedim.

Kafasını kaldırıp benim baktığım apartmana baktı. ''Burası mı?''

Kalbim, pek de yeni olmayan ama en azından yerinde duran apartmanı görünce umutla doldu. İkinci kattaki balkonun demirlerine sıra sıra dizilmiş saksıları görünce gülümsedim. ''Annem çiçeklere bayılır.''

''O zaman hangi daire olduğunu anlayabiliyorum.'' derken gülüşü benimle paylaşıyordu. ''Girelim mi?''

Bu soruyla kasılan midem yüzümü buruşturmama sebep oldu. Göğsümde hissettiğim bu sıkışma sebebini çok iyi biliyordum. Annemin beni görüp bana bir yabancı gibi davranacağını bilmenin korkusuydu bu. Eğer bilmeseydim içimde bir umut besleyebilirdim ama tüm bu yaşananlardan sonra biliyordum işte. Ve biliyor olmak, buna rağmen ilerlemek çok zordu.

''Maya?''

Apar topar kendime geldim. ''Evet, girelim.''

Apartmanın önüne geldiğimizde bu sefer ilk baktığımda yer zille oldu. Zillerin pek azında isim yoktu, isim olanlar da ise annemin adına veya soyadına dair hiçbir şey göremiyordum.

''Yıldırım soyadını görmememiz normal ama değil mi?''

''Değil.'' dedim. ''Annemin soyadını kullanıyorum.''

Hiç ses çıkarmadan o da benimle birlikte zilleri kontrol etti. ''Yok.'' dedik aynı anda ve geri çekildik.

Omuzlarım düşerken Tuna'ya döndüm. ''Bir şey diyeceğim. Bunu düşünmek dahi istemiyorum ama ya annem... Vefat ettiyse? 2044 yılındayız diyorsunuz. Ben kırk sekiz yaşındaysam belki de o...''

Boğazım düğüm düğüm olurken yutkunamadım. Yaşaması ama beni tanımamasını bile tercih edeceğim bu seçenek beni paramparça etmişti.

''Kötü düşünmeyelim. Bak, evi yerinde duruyor. Buraya gelmeseydik bunu da bilemezdik.'' dedi. ''Aynı şekilde gidip bakmadan da neyle karşılaşacağımızı bilemeyiz.''

Kendimi daha da kötü hissederken ileri geri yürümeye başladım. Tuna eğildi ve zillerden herhangi birine bastı.

''Ne yapıyorsun?''

''Fark eder mi? Kapı açılsın yeter.''

Otomatiğe basılmasıyla Tuna apartman kapısını itti. Yukarıdan yaşlı bir kadın sesi yükseldi. ''Kim o?''

MAVİ AY (Tamamlandı)Where stories live. Discover now