Bölüm 2

3.8K 117 47
                                    

Birazcık satır arası yorumlar olsa güzel olmaz mıı aşklarımmm?? 💞

Barış'ın arabasına bindim ve yüzüne bile bakmadan sırt çantamı arka koltuğa atıp kemerimi bağladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Barış'ın arabasına bindim ve yüzüne bile bakmadan sırt çantamı arka koltuğa atıp kemerimi bağladım. Bu süre zarfında onun her bir hareketimi incelediğini biliyordum ama ısrarla ona bakmıyordum. Kemerimi bağlayıp telefonumu da sessize aldım ve cebime attım. Yapacak başka bir iş bulamadığımda elmahkum bir şekilde ona döndüm.

"Gitmiyor muyuz?" diye sordum hala arabayı çalıştırmamış, beni süzen Barış'a.

"Ogeday Girişken miydi o?" Derin bir nefes aldım. İşte başlıyorduk.

"Evet," dedim.

Sesimin titrememesine ve gözlerimi ondan çekmemeye gayret ediyordum. Vücut dilimden saçma sapan şeyler çıkaracak potansiyele sahip biriydi çünkü. Onu, ne düşündüğünü bilecek kadar iyi tanıyordum artık. Ogeday ile benim samimi oluşumuzun onu rahatsız ettiğinin farkındaydım. Ama sorun Ogeday değildi, Barış kim olsa aynı tepkiyi verirdi. Beni herkesten kıskanabilirdi, kim olduğu hiç fark etmezdi.

"Ne dedi sana?" diye sordu bu sefer de.

"Yarın setten bir çocuğun doğum gününü kutlayacaklarmış, onu haber verdi. Hazırlıksız olmayayım diye."

Aslında tam olarak yalan söylüyor sayılmazdım. Yarın sette doğum günü olduğu doğruydu. Sadece Ogeday'ın bana söylediği şeyin uzaktan yakından bununla alakası yoktu. Hatta Ogeday, yarınki doğum gününü bilmiyor bile olabilirdi.

"O kadar düşünüyor yani seni, öyle mi?" Gözlerimi devirdim. Yavaş yavaş ben de sinirlenmeye başlıyordum.

"Ne ima ediyorsun Barış?"

"Bir şey ima ettiğim yok. Sadece bu kadar samimi olduğunuzu bilmiyordum Ogeday'la." Ogeday'ın ismini bastırarak söylediğinde sahte bir şekilde gülümsedim. "Baksana, hala buraya bakıyor."

Başıyla bana işaret ettiği yere baktığımda, gerçekten de Ogeday benim onu bıraktığım yerde hala dikiliyor ve apaçık bir şekilde arabaya bakıyordu. Yutkundum. Buna ne denir bilmiyordum, verecek bir cevabım yoktu. Aptal Ogeday, böyle yaparak beni zor durumda bıraktığının farkında değil miydi? Niye gitmiyordu ki?

Bakışlarımı Ogeday'dan çekip tekrar Barış'a döndüm. Hala Ogeday'a sinirli bir şekilde bakıyordu. Her an arabadan çıkabilirmiş de kendini zor tutuyormuş gibi görünüyordu. Bir anda bana döndüğünde bunu beklemediğim için yerimde birazcık zıpladım. Sinsice gülümsediğinde ise olduğumdan daha da rahatsız olmuştum. Bu halim onu keyiflendirmiş gibi gülümsemesini genişletti.

"Yarınki şu doğum gününe ben de geleyim de, bir bakayım kimin doğum günüymüş."

Arabayı sonunda çalıştırdığında başımı iki yana sallayarak camdan dışarıyı izlemeye başladım. Neden böyle yaptığını biliyordum. Yalan söylediğimi düşünüyordu. Kendince yarın gelecek ve doğum günü olmadığını görünce bana hesap sorma hakkını elde edecekti. Ben de böyle cevap almayı beklediğim için hiçbir zaman yüzde yüz yalan söylemiyordum zaten ona.

uzak yol. | ognisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin