Bölüm 5

3.6K 110 20
                                    

Hello, geçen bölüm sizi bmyye boğduğum için bölümü bir gün erken atayım dedim. Siz de bu kıyağım için bol bol yorum yaparsınız değil mi bebeklerimm? ❤😍

Kapı zilinin art arda çalmasıyla gözlerimi kırpıştırarak yavaşça açmaya çalıştım

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.

Kapı zilinin art arda çalmasıyla gözlerimi kırpıştırarak yavaşça açmaya çalıştım. Kapı aynı zamanda yumruklanıyordu da. Kapıdakinin kim olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu ama sabırsız biri olmalıydı. Saate baktığımda, gece on ikiye geliyordu. Bu saatte kim gelebilirdi ki bana?

Uyku sersemliğiyle kapıya doğru yürüdüm. Bir yandan da gözlerimi ovuşturarak uykumun açılmasını sağlıyordum. Kapıyı açmadan önce delikten kim olduğuna baktım. Tanımadığım biriyse bu saatte açamazdım. Kolunu kapıya dayamış, aşağıya doğru bakan ve gözleri kapalı olan Barış'ı görmeyi beklemiyordum. Neden gelmişti, hala benden ne istiyordu?

Kapıyı açıp açmamak konusunda kararsızdım ama zili bir defa çaldığında beklemeden açtım. Madem gitmiyordu, ne söyleyecekse söylesindi.

Kapıyı açmamla üstüme yığılması bir oldu. Yoğun içki kokusunu da duyduğumda sarhoş olduğunu anladım. Gözlerimi devirdim ve onu doğrultmaya çalıştım ama iri bir cüssesi olduğu için bu çok zordu.

"Of Barış ya, salak mısın sen? Niye bu kadar çok içiyorsun? Tamam, içtin diyelim, niye benim evime geliyorsun? Git kendi evine uyu ya," diye söylendim onu salona taşırken.

"Senin yanında uyumak için geldim. En son ne zaman aynı yatağa yattığımızı hatırlamıyorum."

Başımı iki yana sallayarak onu koltuklardan birine yatırdım ve onun yüzünden kapatamadığım dış kapıyı gidip kapattım. Ardından tekrar salona geldim. Gözleri açık değildi ama uyumadığını biliyordum. Başı döndüğü için kapatmıştı muhtemelen. Bir şey söylemeden ayak ucuna oturdum ve ayakkabılarını çıkarmaya başladım.

"Biz ayrıldık, unuttuysan söyleyeyim. Öyle istediğin gibi evime gelemezsin artık."

Gözlerini açmadan işaret parmağını bana doğru uzattı. "İşte bu da neden içtiğim sorusunun cevabı."

Ayakkabılarını çıkarıp koltuğunun köşesine koyduğumda o da koltukta yan döndü ve elini gözüne siper etti.

"Şu ışığı kapatır mısın, gözümü acıtıyor."

Sarhoş olmasına rağmen çok düzgün konuşuyordu. Yoğun bir içki kokusu almasam beni kandırdığını düşünürdüm. Bir şey söylemeden ayağa kalktım ve salonun lambasını kapattım.

"Kahve yapayım mı sana? Ayılırsın biraz."

"Yok, şu an bir şey yiyip içersem kusacakmışım gibi geliyor." Onun görmediğini bilsem bile başımı salladım.

Ben hiç kendimi kaybedecek kadar sarhoş olmamıştım ama Prag'ta arkadaşlarımın arkasını topladığım çok olmuştu. Mekanda ortaya kusanlar mı ararsınız, eski sevgilisini arayıp ağlayanlar mı? Ben ise hep onların yaptıklarını temizleyen kişiydim. Bir gün ben de ertesi günü hatırlamayacak kadar sarhoş olmak isterdim ama bunu yalnız yapmak istemiyordum ve yanında sarhoş olacak kadar güvendiğim kimse yoktu. Belki Lexa olabilir diyordum ama o da saçma sapan videolarımı çekip beni rezil edebilirdi..

uzak yol. | ognisDove le storie prendono vita. Scoprilo ora