Bölüm 26

2.8K 113 33
                                    

Bayramlardan nefret ediyorum, anca bölümü düzenleyip atabildim. Gerçekten iyi mi bayramlar ya?

Ertesi sabah ikimiz için hızlıca sırt çantası hazırlamıştım ve karavanı kiraladığımız yerden almak için yola çıktık Ogeday'la

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ertesi sabah ikimiz için hızlıca sırt çantası hazırlamıştım ve karavanı kiraladığımız yerden almak için yola çıktık Ogeday'la. Ramo ve Ufuk'la orada buluşacaktık.

"Heyecanlı mısın?" diye sordu arabaya binerken.

"Evet, çok. Güzel düşünmüşsün, sen gitmeden böyle gezmemiz güzel hatıralar biriktirmemiz falan iyi olacak." Kıkırdadım ama onun yüzü asıktı. Yanlış bir şey mi söylemiştim, neye alınmıştı ki şimdi?

"Ölüme gidiyormuşum gibi konuşmasana Nisa, alt tarafı bir yarışma. Birkaç ay olmayacağım ama sonunda kupayı alıp geleceğim sadece." Başımı salladım. Haklı olabilirdi, belki de ben büyütüyordum ama içimdeki o kötü his gitmiyordu.

Ne zaman yarışma konusu açılsa -genelde açan ben oluyordum- durgunlaşıyordum. Çünkü Ogeday'ın yarışmadan sonra farklı biri olacağını düşünüyordum. Sonuçta yaklaşık altı-yedi ay ayrı kalacaktık, iletişim ödülleri dışında hiç konuşamayacaktık ve insanların duyguları böyle süreçlerde değişebilirdi. Atalarımız gözden uzak olanın gönülden de uzak olacağını boşuna söylememişti sonuçta. Yukarıda da dediğim gibi belki de ben büyütüyordum ama elimde değildi.

"Biliyorum, alacaksın tabii ki," diye bir şeyler mırıldandım. Böyle yaparak onu üzdüğümü bildiğim için çok gerekmedikçe ben de bu konuyu açmıyordum. İkimiz de, hiç gitmeyecekmiş gibi davranıyorduk şimdilik. Nerede patlayacağımızı bilmiyordum.

Karavanı teslim alacağımız yere geldiğimizde Ufuk ve Ramo bizden önce gelmiş, bizi bekliyorlardı. Erkenci olduklarına göre onlar da bu küçük gezimiz için oldukça heyecanlılardı. Ogeday'ın onları da çağırmasına çok mutlu olmuştum. Kendi arkadaşlarını da çağırabilirdi ama o benim arkadaşlarımı çağırmıştı, ne kadar da düşünceliydi. Belki de ben onun arkadaşlarının yanında çok rahat olamam diye benimkileri çağırmıştı. Ne düşünerek çağırmıştı bilmiyordum ama çok düşünceli olduğunu biliyordum, o yeterliydi benim için.

"Biraz daha gelmeseydiniz sizsiz gidecektik he." Ufuk'un söylenmelerine gözlerimi devirdim. Suç bende değil, tamamen sevgilimdeydi maalesef.

"Ogeday Bey bana sürpriz yapmak için gideceğimizi dün gece söylediğinden her şey sabaha kaldı, anca hazırlanabildik."

"Kusura bakmayın, Adnan'ın doğum günü falan derken aklımdan çıkmış ya." Gözlerimi devirdim. Böyle bir şey benim ölsem bile aklımdan çıkmazdı, sevgilimi duyan da Kapadokya'ya değil, Kadıköy'e gidiyoruz sanırdı herhalde. Hiç heyecanlı değilmiş gibi duruyordu.

"Tamam tamam, hadi gidelim. Hava kararmadan varalım, anca gideriz yolda bir sürü mola istersiniz şimdi siz." Ramo tartışmamızı bastırmak için konuştuğunda ona dönüp aynı anda başımızı salladık.

uzak yol. | ognisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin