Bölüm 15

3K 101 106
                                    

Hello başlamadan önce bir şey söylemek istiyorum. Bölüm sonunda Zeynep Turan diye bir isim geçiyor, bu ismi tamamen kafamdan uydurdum, bunu söylemek istedim. Bamyayı eledik ama kinimizi diri tutmak için birkaç bölüm nefretimize devam edelim dedim. Yorumlarını okumayı çok seviyor ve bol bol yorum bekliyorumm!! 💖

 Yorumlarını okumayı çok seviyor ve bol bol yorum bekliyorumm!! 💖

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Bak şimdi sana kolayca anlatacağım ve hepsini bileceksin. Bilemeyeceklerini düşündüklerimi ben geçerim zaten, tamam mı Nisoş?" Anıl'ın sorusuna başımı salladım.

Anlat Bakalım oyununda sıra Anıl ve bana geldiğinde, hep birlikte oluşturduğumuz çemberin ortasına geçmiştik ikimiz. Anıl'ın yanında, yasaklı kelimeleri söyleyip söylemediğini kontrol etmek için de karşı takımdan olduğu kararlaştırılan Batuhan duruyordu.

Batuhan'ı bu sene yarışmada izlemiştim ama kendisini pek sevdiğim söylenemezdi. Gerek arkadaşlarım olan Aleyna ve Melis'le yaşadığı gerginlikler, gerekse kendi kişiliği olarak ısınamamıştım çocuğa. Belki yaş olarak bana en yakın olanlardan biriydi ama bir soğukluğu vardı. Yüzünüze gülüp arkadan sallama olasılığı çok yüksek bir arkadaşımızdı. Adada herkese ağabey, abla deyip röportajlarda salladığını zaten kendim izlemiştim. O yüzden yarışmaya gitsem bile -ki gitmeyecektim- ona asla güvenmezdim.

"Tamam, başla hadi," dedim Anıl hala benden cevap bekleyerek yüzüme bakmaya devam ederken.

Başıyla onayladı ve Batuhan'ın elinde olan telefondan başlama tuşuna bastı. İlk kelimeyi direkt olarak geçtiğinde kıkırdadım. Benimle bu oyunu oynamak hiç kolay değildi ve bana anlatma işi de Anıl'a düştüğü için hoşuma gidiyordu. Ama beni kendi çekmişti, benim hiçbir suçum yoktu. Ben ise maalesef ki Ogeday'ı çekmiştim, ona anlatacaktım.

"Heh tamam, bunu bilirsin. Senin kedinin ismi ne?"

"Hangisini diyorsun? Lucky mi Minnoş mu?" diye sordum hemen. Süreli bir oyun olduğu için ikimiz de acele ediyorduk.

"Evet evet, Lucky olan. Öbürünü sevmiyorum zaten, şeytan. Neyse Lucky'nin Türkçe'sini söyle bana şimdi."

"Şans, şanslı.." diye saymaya başladım kedimin birine şeytan demesini duymazdan gelerek.

Baş parmağını kaldırıp bildiğimi işaret ettiğinde gülümsedim. Batuhan da bu arada gönülsüz bir şekilde "Bir oldu!" diye bağırmıştı.

Bu aptal oyunda bile bir rekabet içindelerdi, bu hallerine şaşırıyordum. Bir insan bu kadar da hırslı olamazdı ya.

"Ay bu da çok kolay bak, hemen bileceksin. Ogeday sana ne verdi?" Ogeday'dan konu açmasıyla yüz ifademi düz tutmaya çalışarak yutkundum.

"Ne demek ne verdi, ne zaman?"

"Doğum gününde. Hani ben söyledim ya sana içeriğini, sonra Ogeday bir güzel ağzıma sıçtı da neyse." Gözlerimi devirdim.

"Mektup mu?"

uzak yol. | ognisWhere stories live. Discover now