Bölüm 6

3.7K 131 39
                                    

Selam, bundan sonra bölümlerin dört güne bir geleceğini söylemek istiyorum. Lütfen siz de oy verin ve bolca yorum yapın. Öpüyorum ve kaçıyorum!

Gözüme gelen güneş ışıklarıyla gözlerimi kırpıştırarak açtım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gözüme gelen güneş ışıklarıyla gözlerimi kırpıştırarak açtım. Birkaç saniye nerede olduğumu anlamasam da, koltukta benimle birlikte Ogeday'ı görünce onun evine geldiğimi hatırladım. Gerçi birlikte uyuyor sayılmazdık, tamamen ters pozisyonlardaydık. Benim ayaklarım onun yüzüne, onun ayakları da benim yüzüme bakıyorlardı.

Saatin kaç olduğunu anlamak için esneyerek masada duran Ogeday'ın telefonunu elime aldım ve kilidini açtım. Öğlene geliyordu, anlaşılan iyi uyumuştuk. Anıl diye birinden gelen dört cevapsız aramayı gördüm. Ogeday'ı uyandırmak için ona baktığımda o kadar masum görünmüştü ki gözüme, uyandıramadım. Telefonu tekrar masaya koydum ve koltukta bağdaş kurup hala uyumakta olan Ogeday'ı izlemeye başladım.

Sakalları ve bıyığı uzamaya başlamıştı. Uzanıp dokunmak istedim ama uyanırsa çok utanırdım, bu yüzden kendimi tuttum. Saçları da uzamaya başlamıştı. Gece üzerine örttüğüm pikenin yarısı yerdeydi, onu düzeltip iyice üstünü örttüm. Mayıs ayında olabilirdik ama hava hala tam olarak ısınmamıştı ve 'Uyuyanın üstüne kar yağar,' derdi babaannem hep.

Ellerini birleştirip kulağının altına koymuştu. Bebek gibi uyuyordu. Onu bebek gibi sevmek istiyordum. Kıpırdanmaya başladığında uyanacağından korktum. Daha uyanmasın istiyordum, onu izlemeye doyamamıştım. Uyanıkken genelde gözlerini üzerime dikmiş oluyordu  ve ben onu böyle izleyemiyordum. Neyse ki uyanmadı. Ağzının içinde bir şeyler mırıldandı ama anlamadım. Rüyasında konuşuyor olmalıydı. Keşke anlaşılır bir şeyler söyleseydi. Anlatır, dalga geçerdim ne güzel. Bugün de bana malzeme çıkmamıştı maalesef.

Kapının çalmasıyla ne yapacağımı bilemedim. Ogeday duyacak ve uyanacaktı. Benim ondan önce uyandığımı, onu izlediğimi anlayacaktı. Bunun olmasını istemediğim gibi kendimi koltuğun öbür ucuna attım ve uyuyor numarası yaptım.

Kapıdaki kişi zili tekrar çaldığında Ogeday kıpırdandı. Sonunda uyanmıştı. Ben ise gözlerimi sıkıca yummuştum, gülmeyeyim diye de salona arkamı dönerek yatmıştım. Küçükken anneme uyuyor taklidi yaparken hep dayanamaz gülerdim çünkü, bu sefer de öyle olsun istemiyordum.

"Biz burada mı uyuduk ya? Salak Ogeday, niye uyuyakalıyorsun kız kırk yılın başı sana gelmişken? Hadi uyuyacaksın, bari yatak odanı kıza ver de kocaman yatakta rahat rahat yatsın. Böyle iki büklüm beli ağrımıştır şimdi kesin."

Ogeday bu şekilde söylenerek ayağa kalktı ve kapıya doğru yürüdü. Ben ise gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırmıştım. Benim uyandığımı anlamadığı için bu kadar rahat konuşuyordu ve bu çok hoşuma gitmişti. Keşke yanımda hep böyle rahat olsaydı. Gerçi ben de onun yanında tam olarak rahat olamıyordum, o niye benim yanımda olsundu ki?

"Ne var lan?"

"Asıl sana ne var lan, niye ektin beni göt herif? Hani benimle spora gelecektin sabah, kaç kere aradım seni. Birini bile açmadın yazıklar olsun be, uyudun değil mi?" Tanımadığım çocuğun sesi giderek yaklaşırken geriliyordum. Acaba bu uyuma numarasına son verip uyansa mıydım artık? Yoksa konuşacaklarını mı dinleseydim? "Oha, eve kız mı attın lan?! Babamdan bile beklerdim de senden beklemezdim be, yazıklar olsun diyorum tekrar."

uzak yol. | ognisWhere stories live. Discover now