Bölüm 8

3.6K 118 39
                                    

Hala aynı pozisyondaydık

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Hala aynı pozisyondaydık. Ne ellerini bileklerimden çekmişti ne de gözlerini gözlerimden. Mavileri o kadar yoğun bakıyorlardı ki ondan başka tarafa bakmama izin vermiyorlardı sanki. Yavaş yavaş gözlerimin dolduğunu fark etti ve kaşlarını çattı.

"Yanlış bir şey mi söyledim?" diye sordu telaşlı bir şekilde.

Başımı iki yana salladım. Konuşmayı düşünmüyordum ama bana beklentiyle bakıyordu ve daha fazla susamazdım.

"Hayır. Sadece.. düşündüğün kadar masum olmadığımı fark ettim sanırım," diye mırıldandım.

"Ne demek istiyorsun?" diye sordu kaşlarını mümkünmüş gibi daha da çatarken. 

Anlamaması aslında sinir bozucu sayılırdı. Sonuçta Türkçesi zayıf olan bendim, o değildi. Niye kendini açıklamak zorunda olan her seferinde ben oluyordum? Böyle bir konuyu açık açık nasıl anlatabilirdim ki ona? Karşımdaki en yakın arkadaşım olsa bile böyle bir şeyi söylerken utanırdım, hele Ogeday'a nasıl bahsedebilirdim?

"Ben.." Derin bir nefes aldım ve devam ettim. "Yani insanların nasıl düşündüğünü tahmin edebiliyorum. 'Bu kız çok tatlı, sevimli ve saf,' diyorlar benim için. Sen de öyle düşünüyorsun. Saf olduğum biraz doğru ama beni çok saf gördüğünüz için hiç kötülük yapamazmışım gibi bir kefeye oturtuyorsunuz kafanızda."

"Nisacığım söylediklerinin tek kelimesini bile anlamıyorum şu anda. Birine bir kötülük mü yaptın?" Ofladım.

Böyle konularda kendimi ifade etmekte ne kadar da zorlanıyordum. Suçu zayıf olan Türkçeme atıyordum ama hayır, bunu Çekçe bile anlatamazdım. Bileklerimi ondan kurtardım ve yüzünü daha iyi görebilmek için aramızdaki mesafeyi artırdım.

"Benim tek kötülüğüm kendime. Bak Türkçede nasıl diyorlar bilmiyorum ama ben Virgin Mary* ya da rahibe değilim, tamam mı?" (*bakire Meryem)

Vereceği tepkilerin birini bile kaçırmak istemediğim için dikkatlice yüzüne bakıyordum. Çatık kaşları düzeldi ve gülümsedi. Böyle bir tepki beklemediğim için şaşkın olduğumu söylemeliydim.

"Sen daha önce seks yaptın, bu konuda tecrübelisin ve masum olamazsın. Doğru mu anlamışım?" diye sorduğunda tereddüt ettim ama yine de başımı salladım.

"Öyle denebilir, evet," diye mırıldandım.

"İlk başta dalga geçtiğini sandım ama sen bayağı ciddisin ya. Yavrum ben senin Avrupa'da büyüdüğünü biliyorum. Baban Müslüman biri olabilir ve eminim ki sana belli başlı şeyleri söylemiştir ama ben Prag'taki ortamın nasıl olduğunu da az çok tahmin edebiliyorum." Bana yaklaştı ve yüzümü avuçlarının içine aldı. "Bunun için seni kim suçlar biliyor musun?" diye sordu.

"Kim?" diye sordum cılız bir sesle.

"Daha önce hiç seks yapmamış, bunu çok büyük bir olay olarak gören insanlar. Türkiye'de bu olay çok büyütülüyor. Sokaktan çevirsen insanların yarısı evlenmeden önce seks yapmıştır ama sen bunu birine söylesen, namussuz olan sen olursun. Sen 23 yaşında genç bir kadınsın. İstediğin kişiyle, istediğin şeyi yapabilirsin. Ailen dışında da kimseye hesap vermek zorunda değilsin. Bunun için seni masum görmeyeceğimi nasıl düşünürsün? Ben o kadar sığ bir adam mıyım senin gözünde?" Rahat bir nefes verip gülümsedim.

uzak yol. | ognisWhere stories live. Discover now