4. Bölüm

3.5K 193 245
                                    






Keyifli okumalar 🥰

Satır arası yorumlarınızı bekliyorum ☺️




Hırsla açtığı kapının ardında yumruk olmuş eli havada Melih'i görmeyi beklemiyordu. Asıl beklemediği ise ağzından telaşla dökülen sözler olmuştu.

"Reis koş! Senin... Berca! Berca'yı hastaneye kaldırmışlar!"

Timur, ne tepki vereceğini bilemezken gözünün önünde sahilde ona gülümseyen küçük civcivi vardı. Uğuldamaya başlayan kulağı ile gözünün önünde ki çehre solmaya başlarken Melih, kardeşini sarsmıştı. Timur'un ise fısıltıdan farksız çıkan sesi "Ne olmuş ki?" diyebilmişti.

"Ay olum kim bilir Gülsüm ne haldedir? Hadi hadi! Hazırlanın! Çocuklarda yok şimdi tek başına perişan haldedir!" Annesinin söylenmeleri, kardeşinin uyku mahmuru telaşı ve babasının soğukkanlılığı ile yürek yangınını içinde tutmuştu Timur.

Telaşlı adımları, bulanık zihni ile odasına ilerlemiş ve eline geçen ilk tişörtü geçirmişti üzerine. Kapının önünde ki dostuna gözü çarptığında kelimelerini toplayabilmişti.

"Ne olmuş? Sen nasıl haberini aldın? İyi mi? Biri mi bir şey yapmış?" Arabaya bindiklerinde kırarcasına direksiyonu kavramış ve gazı köklemişti. Geride bıraktığı ailesini düşünememişti.

"Bilmiyorum abi ne olduğunu, ben çocukların yanından dönüyordum. Halil kucağında Berca ile arabaya koşuyordu. Bizim serserileri çevirdim ne oldu diye Gülsüm Teyzenin sesi gelmiş dışarı kadar. Deniz'i falan aramışlar araba içinde."

"O... Yani Berca... O işte..."

Melih kardeşinin söyleyemediklerini anlamış ve araya girmişti. "Baygındı." Dostunun çektiği acıyı eliyle tutabilirmiş gibi hissediyordu. O kadar yoğun yaşıyordu ki duygularını şuanda dostu, yanında nefes alması bile gösteriş gibi geliyordu.

Timur olağan öfkesi ile yumruğunu gelişi güzel savururken kendi kendine konuşuyordu. "Hiçbir şeyinden haberim yok! O kadar uzak ki! Sen orada olmasan öldüğüm canının yandığını bile bilemeyecektim. Ama o at bitleri! Sürekli dibindeler! Sikerler! Alayını sikeceğim!"

Aracını hızla hastanenin önüne park ederken karşısına geçen herkese Berca'yı soruyordu. Melih ise kardeşinin bu haline içi yanarken danışmaya gitmiş ve olan biten her şeyi öğrenmişti.

"Kardeşim gel, ben öğrendim. Ama yukarı çıktığımızda doğru duracaksın, kendine hakim olacaksın tamam mı? Sonuçta Berca'dan önce millete aşkını ilan etmek istemezsin değil mi?" Sonlara doğru hafif eğlenen, ılımlı sesi ile Timur'u ikna etmeye çalışmıştı. Ne kadar ikna olduğunu tartışılsa da başını sallamıştı.

Her katta duran asansörün mühendisine küfür ederek yarısında inip merdivenleri tırmanırken Melih'in danışmadan ne öğrendiğini sorguluyordu Timur.

"Kardeşim valla kadın bir şey demedi. Kontrol ediyorlarmış!"

"Sikeyim atomlarına mı ayırıyorlar da hala kontrol ediyorlarmış! Avuç içi kadar bebe! Nereye kadar, ne kadar kontrol edebilir! Onu da sikeyim!"

Melih ise içten içe kardeşinin kafasının atıp sıranın kendisine gelmesinden korkuyordu. Çünkü reisin öfkesiyle çok kez karşılaşmıştı beraber girdikleri kavgalarda. Ama söz konusu Berca olduğunda uçan sineğe hatta esen rüzgara bile öfkeliydi kardeşi. Şimdi ise Berca hastanedeydi ve kardeşinin teli kopmuştu.

Berca'nın olduğu kata geldiklerinde Timur direkt Gülsüm Teyzesinin yanına adımlamıştı. Kadın ise elinde büyüyen çocuğu görür görmez ayaklanmış ve kucaklamıştı.

Mahallemizin Abisi (bxb)Where stories live. Discover now