8. Bölüm

2.9K 177 217
                                    




Keyifli okumalar 🥳

Satır arası yorumlarınızı bekliyorum 🍀








Neredeyse yarım saattir yatakta debeleniyordum. Artık iyiden iyiye karnımda acıkmaya başlamıştı hatta evi inletiyordu midem. Yataktan kalkıp çevremi elimle yoklayarak kapıya doğru ilerlediğimde kapımı aralık bulmayı beklemiyordum. Sorgulamadan usulca kapıyı aralarken koridora adımımı atmamla duvarı takip ederek ilerledim.

"Abilerim! Uyanın! Bugün piknik günü! Uyansanıza!" Neşeli sesimle koridorun ortasında, olduğum yerde zıplarken bağırıyordum. Hiç kapı sesi gelmezken daha çok bağırmaya başlamıştım.

"Babaaaa!!!! Uyanın!!! Aaaaabiiiii!!!" Ayak sesleri duymam ile hemen arkamı dönerken babamın sesini duydum.

"Oğlum! Günaydın! Gel bakayım..." beni kucaklarken bende kollarımı boynuna dolayıp sarılmıştım.

"Günaydın baba! Yağız Abim uyanmadı, onun yanına da gidelim! Bugün piknik var!" Coşkulu sesime o da gülerken saçlarımı sevmişti.

"O çoktan uyandı paşam, aşağıda malzemeleri hazırlıyor Timur ile. Sende kahvaltını yap ki çıkalım erkenden." Başımı sallarken hemen beni aşağı indirmişti. Aşağıdaki lavaboya götürüp elimi yüzümü yıkamama yardım etmiş ve mutfakta ki masaya oturtmuştu.

Her şeyimle ilgilenirken bir an önce pikniğe gitmek istediğim için müdahale etmemiştim. Babam kahvaltımı yaptırırken içeri dolan ayak sesleri ile olduğum yerde doğrulup seslere dikkat kesilmiştim.

"Her şeyi aldık da iki araba mı gidelim?" Yağız Abimin sesini duymam ile hemen konuştum.

"Kimler geliyor ki? Deniz de gelsin mi? Melih Abi nerde?"

"Aslan parçası sakin ol! Teşekkür ederim abiciğim bende iyiyim. Ne olsun işte küçük kardeşimiz için koşturuyoruz. Sen nasılsın?" Yağız Abimin sesi ne kadar eğlenceli çıksa da mahcup olmuştum. Gerçekten de sırf ben istedim diye yapıyorlardı ve ben teşekkür bile etmeden kendi derdime düşmüştüm.

"Özür dilerim abi, bir anda heyecanlanınca unuttum seni sormayı." Omzumda hissettiğim el ile başımı olduğunu tahmin ettiğim yere çevirirken bedenine çarpmıştım. Bir eli de çenemde ki yerini bulurken gıdımı sevmişti.

"Özür yok paşam! Yüzünü de sakın asma bir daha! Ben kıskandım oğlum!" Onun bu nazlı sesine gülmeden edememiştim. Omzumu sıvazlarken gülerek başımı öpmüştü. Yankı Abim ise buna bir son vermek için konuştu.

"Yeter! Ayrıl çocuktan da kahvaltısını yapsın! Aç ağzını oğlum hadi!" Abimi dinlerken hafif aralamıştım ağzımı. Çilek reçelli ekmeği kabul ederken abim parmağı ile dudağımı silmişti.

Gülerek geri çekilirken konuştum. "Abi ben silerdim." Dudağıma değen bardak ile ağzımı aralarken çayımdan bir yudum almıştım.

"Sus bakalım. Sen yemene bak!"

"Abi beni de beslesene yav! Karnım acıktı! Çok iştahlı yiyor sıpa!"

"Oğluma sıpa deme lan sığır! Aç ağzını!" Onların bu haline kahkahalar ile gülerken sanırım Yağız Abime de ekmek vermişti babam. Çünkü ağzını abartılı bir şekilde şapırdatıyordu.

"Seni de besleyeyim mi Timur? Sende açsındır!"

"Yok! Ben almayım! Bir kaç şey almam gerekiyor, sizde hazırlanıp gelirsiniz." Ben ağzımdaki domates yüzünden onaylayan mırıltılar çıkarırken abimler tamam demişti. Ağzıma hala bir şeyler tıkıştırmaya çalışan babam ile ayaklanırken söylendim.

Mahallemizin Abisi (bxb)Onde as histórias ganham vida. Descobre agora