16. Bölüm

1.1K 92 141
                                    




Keyifli okumalar 🥳

Satır arası yorumlarınızı bekliyorum 🍀


🐣


"Ben sana vurgunum civcivim." Timur, kurmuş olduğu cümleyle yüreğinde taşıdığı kayadan kurtulduğunu hissederken miniğinin mırıltılarına odaklanmıştı yüzündeki tebessümüyle.

"Civcik... Cikcik... Tıch! Cikciv! Bu da değildi!" Berca, mahlasını çok sevmişti ama kendisi söylediğinde Timur'un söylediği gibi etki etmiyordu.

"Neydim ben?" Merakla tekrar duymayı bekliyordu Berca ancak Timur sevdiğinin bu sevimli haline takılı kalmıştı. Üzerindeki minik eller tişörtünü çekiştirince beklediği cevabı vermesi gerektiğini anlamıştı.

"Civcivimsin sen benim." Timur'un bu kadar rahat konuşmasının altında küçük civcivinin sabaha hatırlamama ihtimali vardı. Sonuçta onun cılız bünyesi bu kadar içmeyi kaldıramazdı. Ama böylesi bir ihtimalin varlığı yüreğini yangın yerine çeviriyordu. Kurmuş olduğu cümlelerde ki virgülü bile atlamasın istiyordu kollarının arasında ki çocuk.

"Civcivim." Berca, ellerini çırparak neşeyle konuşurken Timur kahkaha patlatmıştı onun bu haline. Olduğu yerde doğrulmaya çalışan miniğinin bedeninin etrafında kollarını bir parmaklık mesafede tutarken düşmesinden korkuyordu. Zaten bu hale gelmesinin hesabını soracaktı o Deniz denen canlıya!

Yüzünü buruşturan miniğiyle endişeyle, telaşla konuştu. "İyi misin güzelim?" Sorduğu soruya cevap beklerken Berca öğürmeye başlamış ve hemen ardından kusmuştu. Timur, sırtını sıvazlayarak rahatlamasına yardımcı olurken sakin kalması için telkin ediyordu. Boynunu kırmak istiyordu Deniz'in!

Berca'nın öğürmeleri iç çekişlere dönerken Timur, saçlarını okşayıp sırtını sıvazlarken konuştu. "Sakin ol, bir şey yok. Hiçbir şey yok, geçecek şimdi." Sabırla sevdiğinin midesini boşaltmasını beklemiş ve hemen ardından onu kucağına aldığı gibi içeri geçmişti.

"Sevgimi küçümseyecek adam mısın sen lan iki gramlık taşşağınla?! Sana düşen kalbimi siksinler?!" Salonda elindeki vazoyu yere fırlatarak öfke kusan Deniz'i ve kapıya pısan Melih'i es geçerek üst kata çıkmıştı.

Miskin şekilde omzunda iç çeken sevdiğinin saçını okşarken şakağına öpücük bırakmıştı. Banyoya geldiğinde miniğini tezgaha oturtup düşmemesi için belini sımsıkı sardı. "Su soğuk gelebilir biraz ama sakın korkma tamam mı? İyi gelecek bu." Berca, yüzüne çarpan su ile kaçmaya çalışırken Timur buna müsaade etmeyerek daha sıkı sardı sevdiğini.

Odağını bulamayan baygın bakışları ve dik tutamadığı başı ile pes ederek kendisini tutan adamın omzuna bedenini bırakmıştı. Takati kalmamıştı dik durmaya. Zaten yanı başındaki adamın kokusu ve vücudunda gezen alkol pek işini kolaylaştırmıyordu. Her şeyin farkında ama bir o kadar da seyirci gibi hissediyordu kendisini. Müdahale edemiyor, etmekte istemiyordu. Böylesi öz güvene sahip olmayı sevmişti.

"Çok güzel... Çoook!" Berca, sıkı sıkıya tutunduğu tişörtü daha da çekiştirdi.

"Güzel olan neymiş?" Gülen sesiyle merakla kucakladı civcivini. Bulduğu boş odaya girerken miniğini tek eliyle tutup pikeyi kaldırmış ve usulca yatırırken yakasını bırakmayan sevdiğiyle hafifçe yanına oturdu. Bembeyaz, kar gibi elinin üzerini tüy hafifliğiyle okşarken Berca, tekrar mırıldandı.

"Güzel... Çok hemde. Çok güzel."

"Neymiş?" Sevdiği gibi fısıldamıştı.

"Kokun. Çok güzel kokun." Miniğinin boynuna çarpan nefesini solurken onun dudaklarından kendisi adına böyle güzel şeyler duymayı beklemiyordu. Buklelerini parmaklarına sararken içinde kökü sağlam bir umut yeşerdiğini hissetti. Umudunu kimse elinden alamazdı bu saatten sonra Timur'un. Çünkü yüreğinde ki yangın son buluyordu. Ferahlık vardı artık o çölde.

Mahallemizin Abisi (bxb)Where stories live. Discover now