0.9 episode: Dorayaki

1.5K 137 49
                                    

Medya:
Kanade , Sanzu'nun dorayakilerini yiyor.

Bütün gece ayaktaydım.

Bu sefer ilaçlar da işe yaramamıştı. Bütün gece tavanla bakışıp düşünmüştüm: Neden onu bu kadar kolay kabul etmiştim ki?

Gerçi kabul etmişim sayılmazdı. Ama içten içe biliyorum, her hangi birini ailem olarak kabul etmeye dünden razıydım.

Sıkıntıyla iç çektim ve pencereye baktım. Saat çoktan sabahın beşi olmuştu. Hava hâlâ karanlıktı ama bir-iki saat sonra aydınlanırdı muhtemelen.

Yarın okula başlayacaktım. İlk defa bu kadar hevessizdim.

Tüm bu karamsar düşünceleri aklımdan kovdum. Daha önemli bir şey vardı: Açlıktan geberiyordum!

Üzerimdeki pembe, tavşanlı pijamayı-aptalca bir hata yüzünden eşyalarım gelmemişti, ben de bunları giymek zorunda kaldım-ve dağılmış örgülerimi umursamadan alt kata, mutfağın olduğu yere doğru ilerledim.

Tüm çekmeceleri teker teker karıştırmaya başladım. Adını söyleyemediğim içkiler dışında doğru düzgün bir şey yoktu.

Sonunda bulduğum şeyle gülümsedim: Dorayaki!

Üzerinde büyük harflerle "SANZU" yazmasını umursamadım ve kavanozu alıp odama ilerlerdim. Yaklaşık iki gündür adam gibi yemek yiyememiştim bir türlü. Acısını çıkartmak gerekiyordu.
≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈
-İlahi Bakış Açısı-
Ran, Kanade'nin kapısını hafifçe tıklattı. Hiç ses gelmeyince daha sesli bir şekilde vurdu. Yine cevap gelmeyince tıklatması daha çok yumruğa benziyordu. Bu sefer kapıyı hızla açtı ve içeri daldı.

Kanade, sırt üstü yere uzanmıştı. Ayakları duvara dayalıydı, örgüleri yere değiyordu. Elindeki balık şeklindeki iki dorayakiyi öpüştürüyordu.

"Oi~ne bok yiyorsun sen?" Kız onu duymamıştı. Ran Kanade'yi dürttü.

"Çooookkkk mutluyuummmm." dedi ve ne kadar mutlu olduğunu göstermek işin ellerini iki yana açtı. "Seni de çooookk seviyorum, babacığım."

Kanade'nin bu dediğiyle Ran, hafifçe kızardı ve gizlemek için başını başka yöne çevirdi. O sırada yerdeki kavanozu gördü.

"SANZU" yazısını görünce gözleri irileşti.

Kavanozdaki dorayakilerin yarısı Kanade'nin midesindeydi, yarısı ise yere düşmüş kavanozdaydı.

Onlar öylesine dorayakiler değildi. Son zamanlarda bir müşteriye uyuştucu satıyorlardı. Ve bu dorayakiler, aslında o müşterinin uyuşturucularıydı.

Teddy Bear|Tokyo RevengersWhere stories live. Discover now