2.2 episode: The Right One

1.1K 114 28
                                    

"RİNDOU!" diye haykırdım. Rindou'yu sırtına almış Sanzu, beni fark ettiğinde alnından bir ter damlası süzüldü.

"Kanade, buraya gelecek kadar aptal değilsindir herhalde!" Sanzu sırtındaki ağırlığa rağmen hızlıca koşarken bağırdı. "Değilsin, değil mi?"

"Beni boş ver, Rindou iyi mi?" Sanzu iç çekti.

"Karnından vuruldu," dedi binalardan birinin arasına geçerken. Saklandığımız için artık silahlar bizi hedef almıyordu. "Kan kaybediyor. Onu götürmem lazım ama Mikey..."

"Rindou'yu ben götürürüm!" diye atıldım hemen.

"Gerçekten onu taşıyabileceğini mi düşünüyorsun? Bu kurşun yağmurunun içinde bir de, hah!"

"O zaman... Mikey'i ben kurtarırım!" dedi kararlı bir sesle.

"Aklını mı kaçırdın sen!"

"Bu şekilde üç kişiyi birden kurtarmış oluruz. Hem, sanki başka bir şansın varmış gibi konuşuyorsun! Bu kararı sana bırakmayacağım, Sanzu." Ellerimi yumruk yaptım. "Eğer Rindou ve Manjiro'yu kurtarmak içinse... risk alabilirim."

Duraksadı. Bir anda yüzündeki kederli ifadeden kurtuldu ve gülümsedi. "Hızlı yap ama. Yoksa Ran ve Rindou beni dayak mantarı yapar."

Gülümsemesine karşılık verdim. Bir şey demeden arkamı dönüp koşmaya başladım.

"Oi!" Sanzu'nun bağırışıyla arkama döndüm. "Sakın öleyim deme, ha~"

"Sen de ölme, Sanzu!"

Sanzu'nun bir şeyler mırıldandığını gördüm ama görmezden geldim. Kaybedecek vakit yoktu.

Silahı elime aldım. Daha önce hiç bu kadar aptalca bir şey yapmadığım gibi, kararlı da olmamıştım.
≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈
-İlahi Bakış Açısı-
Hızlıca koşan Kanade'nin arkasından gülümsedi Sanzu. Ona yalan söylemişti, bütün bu olaylar bittiğinde Rindou ve Ran istese bile onu dayak manyağı yapamazdı.

Kanade ise bir yerden sonra durdu ve etrafı inceledi. Binanın etrafında 20 civarı adam vardı-ki bunlar yalnızca görünenleriydi. Hepsini öldürebilir miydi ki?

Muhtemelen hayır. Koşmalıydı.

Ve öyle de yaptı.

Onu gören adamlar afallamıştı. Kanade de bunu kullanarak daha hızlı koşmaya başladı. Ciğerleri yanıyordu, yine de pes etmedi. Daha kötüsünü de yaşamıştı.

Sonunda içeri girdi. Diğer adamların içeri girmemesinin nedeni, içeride bir sürü adam ve Mikey-onun 20.000 kişinin içinden geçebileceğini söylüyorlardı-olmasıydı. Fakat elbette bu Kanade'ye engel değildi.

Önüne gelen ilk adamı silahla vurdu. Hiçbir şey hissetmedi. Doğru olanı yaptığını düşünüyordu çünkü.

Merdivenlerden ikişer ikişer çıktı. Tüm odaların kapısını teker teker açmaya başladı. Bir türlü bulamıyordu.

"... Yoksa ben seni öldürürüm..."

Kanade bu cümleleri duyduğunda tüm kanın vücudundan çekildiğini hissetti. Diğer çetedeki pislikler binaya mı girmişti?

Öyleyse onları da öldürmeliydi. Sonra hem Manjiro'yu, hem de Mikey'i kurtarırdı.

Odaya daldı. Yere düşmüş olan Manjiro'yu gördü. Ve önündeki gri saçlı adamı.

Hiç düşünmeden silahı çıkardı ve adama ateşledi. Ensesindeki Bonten işaretini sonradan fark edebilmişti.

Teddy Bear|Tokyo RevengersWhere stories live. Discover now