2.1 episode: Killer

1.2K 123 18
                                    

Ara sokaklardan ustaca geçiyorduk. Daha çok Ran ve Rindou geçiyordu, bende nereye gideceğimizi bilmeden onları takip ediyordum.

İkisi de önümüze çıkan adamları saliseler içinde vuruyorlardı. Suçlu olup olmadıklarını bilmiyorduk. Yalnızca öldürüyorlardı.

Sonunda yüksek, eski bir binanın önüne geldik. Evin etrafı adamlarla kaplıydı.

"Silahını hazırla, Kanade."

Şu an ne yaparmam gerekiyor? Her neyse, doğaçlama davranacağım.

Fazla rahat davranmaya başladım.

Hemen ortalarına dalmak yerine, tenha bir yerden hepsini teker teker vurmaya başladılar. Yalnızca onlar değildi, nerede olduğu belli olmayan nişancılar da vardı.

Sonra Sanzu göründü. Yüzünde hastalıklı bir sırıtışı vardı.

Önüne geleni öldürüyordu. Suçluluk duygusu hissediyor gibi değildi, tam aksine...

Onların hayatı böyleydi işte. İnsan öldürmek onlara göre basit bir işti. Buna alışmalıydım.

Siyah Adam yine buradaydı. "Arkanda."

Gözlerim irileşirler hızlıca arkama döndüm. Karşımda babamı ve amcamı öldürmek isteyen heriflerden biri vardı.

Rindou ve Ran, onu fark etmemişti. Haber verecek kadar vaktim de yoktu.

Yere eğildim. Adamın bacaklarına yapıştığımda, ne yaptığımı anlamadı. Kemik kırılma sesi kulağına ulaştığında, olayı yeni kavrayabilmişti.

Ardından adamın diğer bacağına atladım. Onu da hiç tereddüt etmeden kırdım. Silahla bana vurmaya çalıştı ama yere isabet ediyordu. Hep şanssız durumların içinde şanslı olmayı başarıyordum. Ne düşündüğümü ben de anlamıyordum da, neyse.

Adam yere yığıldı. Burnuna dirseğimi geçirdiğimde, bir çatırdama sesi daha geldi. Elinden silahı aldım ve ona doğrulttum.

"Gerçekten öldürecek misin?" dedi Siyah Adam.

Ve bir silah sesi.

Onu ben öldürmedim! Ama kafasından kanlar akıyor...

Aniden bir el omzuma dokundu. Bu Ran'dı.

"Özür dilerim," dedi Ran. "Bu işe hiç bulaşmamalıydın."

"Teşekkür ederim." dedim silahı çoktan ölmüş olan adamın kafasından çekerken. "Ama bunu demek için çok geç kaldın."

Bir kere daha bunu yaşarsam, o zaman da Ran beni kurtarmaya gelebilir miydi? Hayır, her zaman beni kurtarmak için tetikte bekleyecek değildi ya. Bu yüzden doğduğumdan beri yaptığım gibi, kendimi korumalıydım.

Belki de beklediğimden daha basitti. İzlediğim polisiye filmleri gibi...

Buradan büyük ihtimalle katil olarak çıkacaktım. Ama yine de Manjiro'yu kurtarmaya değer, değil mi?

Sanzu'nun olduğu yere baktım. Hepsinin ustalıkla işini bitiriyordu. Aslında buradan kurtulduktan sonra ondan ders almak iyi olurdu. Belki biraz manyaktı ama kimin umurunda? Son zamanlarda tanıdığım çoğu kişi manyak zaten.

"Orada işler nasıl?" Ran'ın kulağından sesler mi geliyordu yoksa ben mi yanlış duyuyordum?

Doğru, bu tür telsizler polisiye filmlerinde vardı!

"Çoğusu gitti. Sanzu içeri girmek üzere. Arkada kaç kişi var?"

"Yaklaşık otuz kişi."

"Yardıma gerek var mı?"

"Olmadığını biliyorsun, Haitani." Sonunda kiminle konuştuğunu anlayabilmiştim, bu Kakucho'ydu.

"Ben Sanzu'nun yanına gidiyorum." dedi Rindou. "Bir bitmediler, karınca sürüsü gibi."

Ran kıkırdadı. Kardeşi çok tehlikeli bir göreve gidiyoru, hiç mi endişelenmiyordu? Aslında en çok endişelenen oydu. Ama belli etmeyecekti, tarzı değildi.

Sanırım onları tanımaya başlamıştım.

Rindou da gitmişti. Ran'la ben kalmıştık. Gölgelerden biri çıkmadığı sürece, yalnızca uzaktan birilerini vuruyordu Ran.

Sonra gördüğüm şeyler, inanmak istemeyeceğim bir şeydi.

Lütfen gerçek olmasın...

Bir kurşun sesi daha havayı deldi.

Lütfen gerçek olmasın...

Rindou... ölüyor...

O an ölüp ölmemek umurumda değildi. Merdivenlerden inip Rindou'nun yanına gitmeye başlamıştım bile.

"Bu sefer de bana yardım eder misin, Siyah Adam?"

"KANADE!" Ran'ın haykırışı kulağıma ulaştı ama umursamadım.

"Edersin, değil mi? Onu kurtarmama yardım edersin!"

"Onu kurtaramam. Ama seni koruyacağım."

Siyah Adam'ın şu ana kadar aldığım ilaçlar yüzünden gördüğüm bir kâbustan ibaret olduğunu düşünüyordum. Çok fena yanılmıştım. O beni korumaya çalışıyordu sadece.

"Lütfen gerçek olmasın..."

Teddy Bear|Tokyo RevengersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin