Gözlerimi hafifçe araladım.
Yatağımdaydım. Pencereden sıcak güneş ışığı sızıyordu. Üstüm örtülmüştü, ilk defa bu kadar huzurlu hissediyordum.
Ama bir sorun vardı. Midem...
Kusacağım! Kusacağım, kusacağım, kusacağım, kusacağım...
Çok hızlı bir şekilde tuvalete gittim ve midemde ne varsa boşalttım. Sonunda biraz rahatlamış hissediyordum.
"İyi misin? Ya da ayık mısın?" Arkamı döndüğümde, bana endişeyle bakan Ran'ı gördüm.
Kafamı hafifçe yana yatırdım. "Ayılmak derken neyden bahsediyorsunuz, Bay Haitani?"
Derin bir iç çekti. "Çok şükür..."
Hâlâ ne demeye çalıştığını anlamamıştım. Meraklı bir şekilde ona bakarken, sonunda açıklamaya başladı:
"Öpüştürdüğün, pardon, yediğin dorayakileri hatırlıyor musun? Onların içinde uyuşturucu vardı."
Kendi tükürüğümde boğuldum. Öksürerek nefes almaya çalıştım.
Böyle pat diye söylenmez ki ama!
Cidden uyuşturucu mu almıştım? Garipti... Hiçbir şey hatırlamıyordum. Umarım saçma sapan bir şey yapmamışımdır.
"Size yük olduğum için üzgünüm, Bay Haitani. Bu arada, neden dorayakinin içinde öyle bir şey vardı ki?"
"Hmm... Şey... Sanzu!" Gözleri heyecanla parladı. "Evet! Sanzu'nundu onlar. Zaten üstünde ismi yazıyordu."
"Ahh, peki." Ensemi kaşıdım. "Eşyalarım geldi mi? Bugün okula gideceğim bir de..."
"Evet, odana yerleştirttim. Bir saat sonra çıkarsın. Zaten şöför seni kapıda bekleyecek. Bundan sonra onunla okula gidip geleceksin."
"Tamamdır. İyi günler Bay Haitani." diyip gitmeye çalıştım.
"Bekle!" Ona doğru döndüm. "Gerçekten benden korkuyor musun?"
"Efendim?"
"Şu zıkkımın etkisindeyken, aslında o kadar korkunç olmadığımı söylemiştin. Normalde korkunç mu görünüyorum?"
Anılar yavaş yavaş zihnime akın etti. Aklıma tavşan kulaklı karanlık adam geldiğinde, gülmemek için dudaklarımı birbiri bastırdım.
"Uzun bir süredir uyku hapı alıyordum. Onun bazı yan etkileri var. Gerçek olmayan şeyler görüyorum. Onu size söylememiştim. Hatta kardeşiniz beni kovalarken, buzlukta cesetler olduğunu görmüştüm."
Hafifçe boğazını temizledi bakışlarını öbür tarafa çevirdi. "İyi..."
İçten bir şekilde gülümsedim. "Artık hazırlanmam gerekiyor. Görüşürüz!"
Odama ilerlediğim sırada, aklıma sarhoş olduğum sıradaki başka bir anı geldi.
Rindou'ya anne mi demiştim ben?
YOU ARE READING
Teddy Bear|Tokyo Revengers
HumorRan'ın bir kızı olsaydı ne olurdu? Çocuklarıyla ilgilenen bir anne, işe gidip gelip ailesini seven bir baba, örnek bir çocuk... Kanade'nin hayalindeki "aile" buydu. Ama elbette her şey o kadar basit değildi. Yine de kesinlikle babasının bir çete lid...