43|Karanlık Ruh

939 95 61
                                    

Oy ve yorumlarınız için çok teşekkürler❤️

Keyifli okumalar!

     Alkın'ın baskıcı işgalinden kurtulmak için kendimi geri çekmeye çalıştığımda beni daha çok kendine çekti. Buraya onu bulmak için gelmiştim ve bulmuştum fakat şu an içimde garip bir korku vardı. Burası beynimin içinde sis varmış gibi hissetmeme neden oluyordu. Alkın'ı sertçe ittiğimde benden ayrıldı.

"Seninle olmak istemiyorum! Uzak dur benden!" diyerek bir adım geri attım.

Alkın'ın yüzünde öfkeli bir ifade belirirken kara gözleri kırmızıya dönüşmeye başladı. "Benimle olmak dışında bir seçeneğin yok!" diye hırladığında korkuyla bir adım daha atıp koşmaya başladım.

Kıvrımlı yoldan koşarken eteğime takılan bitkilerden kurtulmaya çalışıyordum. Alkın ise hemen arkamda beni takip ediyordu. Buradan çıkıp saklanmam gerekiyordu yoksa beni ele geçirecekti ve sonsuza kadar kendine hapsederek bana yalanlar söyleyecekti. Bana hep yalan söyleyecekti. Ondan ve yalanlarından asla kurtulamayacak, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilemeyecektim. Çok korkuyordum ve bu korku tüm bedenimi titretiyordu.

Ondan biraz uzaklaşmayı başardığımda kendimi büyükçe bir çalının dibine atıp sürünerek diğer tarafa geçtim ve sessizce beklemeye başladım.

"Kokunu alabiliyorum sevgilim! Benden asla kaçamazsın!" diye bağırdı Alkın. Sesinin altında yankılanan hırıltı onu daha da korkutucu yapıyordu.

"Pişt! Niye saklanıyorsun?" Bir fısıltı duyduğumda sağ tarafımdaki yaprakta duran örümceği fark ederek parmağımı dudaklarıma götürdüm ve susmasını işaret ettim.

Ardından parmağımı yaprakların arasından gördüğüm Alkın'ın silüetine doğru uzattım. Örümcek Alkın'a kısa bir bakış attı ve bana döndü. "Burada çok uzun süre kalmış. Kaçtığı ve korktuğu ne varsa hepsine maruz kalmış ve ruhu daha da kararmış." diye fısıldadı. Ne olduğu şu an umrumda değildi.

"Ondan kaçmam gerek." diye fısıldadım. "Bana yardım et lütfen."

"Ondan kaçman değil, onu ve kendini buradan kurtarman gerek." dedi örümcek.

"Yapamam. O bana yalanlar söyledi. Arkamdan iş çevirdi. Ona güvenmiyorum, bana yine yalan söyleyecek." diye fısıldadım telaşla.

"Bu eve neden Karanlık Ruhlar Evi deniyor biliyor musun? Yaşadığı üzüntüyü kaldıramayan ve ondan kaçmak isteyenler burada korunduklarını ve iyileştiklerini düşünürler fakat her geçen saniye korkuları, ruhlarını bir yorgan gibi sararak onları canavara dönüştürür. İçlerindeki umut karanlığa hapsolur ve kendi kendilerinin katili olurlar. İşte bu yüzden korkmayı bırakman gerek. Her ne yaşadıysan üstesinden gelmen gerek." dediğinde yutkunarak ona baktım.

"Yapamam. Herkes benden bir şey saklıyor. O dünyaya geri dönemem. Ona da geri dönemem. Acı çekmek istemiyorum." dedim. Gözlerim korkuyla dolmaya başlamıştı.

Bu sırada Alkın "Çık ortaya güzel prensesim!" diye bağırdığında irkildim.

"O bir canavar." dedim titreyerek.

Örümcek bir süre beni izledi. Ardından "Pekâla, anlaşılan dediklerimi bu şekilde anlamayacaksın. Belki de görmen gerek ama önce şu karanlık ejderhadan kurtulalım. İlerideki mavi çiçeği görüyor musun? O güçlü bir uyuşturucudur. Polenlerini ejderhanın burnuna tutarsan derin bir uykuya dalar. Sen de buradan çıkabilirsin." dedi.

Mavi çiçek bana şu an gereğinden fazla uzaktı. Onu almak için hareket ettiğim an o canavar beni yakalayacaktı ve ben ondan kurtulamayacaktım.

"Kafanda kurmayı bırak da harekete geç çatlak." dedi örümcek. Endişeyle yutkunmaya çalıştım. Emekleyerek çalının dibinden ilerlemeye başladığımda arada sırada arkama bakıyordum. Alkın bir ejderhaya dönüşmüş ve uçarak beni aramaya başlamıştı. Buradan bile gözlerindeki kırmızılığı görebiliyordum. Cehennemi yansıtırcasına parlıyordu. Ağzından alevler çıkarıp bitkileri yakmaya başladığında daha da hızlandım.

Rüzgâr Sokağı'nın Tuhaf DövmecisiWhere stories live. Discover now