58|Savaş

439 31 36
                                    

Oy ve yorumlarınız için çok teşekkür ederim❤️

Keyifli okumalar!

     Birine güvenmek bu hayatta alınabilecek en büyük riskti çünkü güvenmek, kendini teslim etmek demekti. Ben Dövmeci'ye güvenerek fark etmeden hayatımın en büyük riskini almış ve kaybetmiştim.

Her şey yalandan ibaretti. En başından beri.

Bana güven dolu bir baba gibi yaklaşması, akıl vermesi ve beni önemsiyormuş gibi davranması, hepsi koca bir yalandı. Bir süre babamdan bile çok ona güvenmiştim, onun için endişelenmiştim ve şimdi kendimi bir aptal gibi hissediyordum.

Korkut Çınar'ın yeşil gözleri soğuk bir şekilde hepimizi inceledikten sonra tekrar benim üzerimde durdu ve yavaşça bana yaklaşıp çenemi kavradı. "Gözlerindeki hayal kırıklığı ve hüzün benim başka biri çıkmamdan dolayı değil, Dövmeci'yi kaybettiğin için değil mi Simay?" diye sorarken Dövmeci'nin o yumuşak, huzur verici sesini kullanmıştı.

Dişlerimi sıkarak ondan uzaklaşmaya çalışırken Alkın "Elini ondan çek!" diye hırladı.

Ona aldırmadan çenemi tutmaya devam etti. O kadar sıkı tutuyordu ki uzaklaşamıyordum. "Onu hâlâ kaybetmiş sayılmazsın. Benim yanımda ol, seni korumaya devam edeyim." dediğinde kaşlarımı çattım.

"Dede ne diyorsun sen? Onu korumak da ne demek?" İdil sonunda şoktan sıyrılıp konuşmayı başarmıştı.

Dedesi torununu dikkate almayıp bana bakmaya devam ederken "Neden senin yanında olayım ki? Benim diğerlerinden ne farkım var? Onlara neden bunu teklif etmiyorsun?" diye sordum. Amacını anlayamıyordum.

Korkut Çınar gülümsedi. "Sen özelsin. Seninle aramızdaki bağ her zaman diğerlerinden daha farklı oldu. Bunu hiç fark etmedin mi?" dediğinde yutkundum.

"Sana diğerlerinden daha çok güvendim aptal gibi. Bundan bahsediyorsan, haklısın. Benim zihnime girmen daha kolay olmuştur." dedim.

Başını iki yana salladı. "Hayır Simay, alâkası yok. Diğerleri de bana güvendi, hatta bütün müşterilerim bana kayıtsızca güvenmeyi seçti. Tüm sırlarını benimle paylaştılar fakat sen diğerlerinden farklıydın. Beni önemsedin ve korumaya çalıştın. Bu çabanı yok sayamam. Amacın farklı olsa da."

Tiksintiyle "Bunu nasıl yapabildin?" diye sordum. Açıkçası bizimkilerden birinin bunu sormasını bekliyordum fakat dillerini yutmuş gibi davranıyorlardı.

Çenemi bırakarak derin bir nefes aldı. "Başarılı olmamın tek yolu Dövmeci olmaktı ve ben bunu uzun yıllar önce keşfettim. İnsanlar Dövmeci'yle sohbet etmeyi seviyorlardı. Yaşadıkları olayları paylaşmayı bir terapi olarak görüyorlardı. Böylece istemeseler de bazen çok önemli sırları açıklayabiliyorlardı. Ben de bir süre Dövmeci'yi gözlemledim. En büyük şansım, kapının beni seçmesiydi." derken güldü.

"Onunla dost oldum. Ona yalanlar söyledim ve bu süreçte nasıl çalıştığını öğrendim. En beklemediği anda da ondan kurtuldum. Sonrası kolaydı. Sadece dövme yapıp insanlarla sohbet edecektim. Zaten olay Dövmeci'de değil, malzemeler ve dükkandaydı. Ben sadece aracıydım." Tüm bunları günlük rutinini anlatıyormuş gibi rahatça açıklaması çok rahatsız ediciydi. Ona güvenen insanları nasıl sırtından bıçakladığını açıklıyor ve bunu yaparken de en ufak bir suçluluk hissetmiyordu. "Dövmeci olduğumu İzciler'den gizledim çünkü böylece kimin dost kimin düşman olduğunu da görebiliyordum. Böyle kaç tane fareden kurtuldum bilemezsiniz." dedikten sonra güldü.

Ağlamak istiyordum. Sanırım bu, yaşadığım en yıkıcı andı. "Korkunç birisin. Hastanın tekisin sen." dedim. Titremeye başlamıştım. Büyük ihtimalle şoktandı.

Rüzgâr Sokağı'nın Tuhaf DövmecisiWhere stories live. Discover now