47|Kara Kutuya Yolculuk

792 73 100
                                    

Keyifli okumalar!

     Mağarada oluşan sessizliği kahkaha atarak böldüm. Hamile olduğumu söylemişti fakat bu imkansızdı. Bunun için biriyle birlikte olmam gerekirdi ama kimseyle olmadığıma emindim. Bu evrende nefes alarak ya da el ele tutuşarak hamile kalınmıyorsa diğer türlüsü gerçekten mümkün değildi.

"İmkansız." dedim hâlâ gülerken. "Neydi bu? Hoş geldin şakası gibi bir şey mi?"

Eris'in yüzünde soğuk ve sert bir ifade belirdi. "Sence ben şaka yapan birine mi benziyorum? Hem de sana?" diye sordu. "Ayrıca şaka yapacaksam neden hamile olduğunu söyleyeyim? Nasıl bir mizah anlayışın var senin?" 

"Böyle bir şeyi nasıl anlayabilirsin ki?" diye sordum bu sefer de sinirden gülerek.

Eris kollarını göğsünde kavuşturdu. "Ben bir cadıyım ve yeni yaşam enerjilerini hissedebilirim. O enerji de senin karnından geliyordu."

Gülüşüm yavaşça solarken kalbim korkuyla çarpmaya başladı. Alkın yanımıza gelerek "Corvina... Bu nasıl mümkün olabilir ki?" diye sordu.

"Orasını ben bilmem." diye tersledi Eris.

"Ben anlamıyorum. Kimseyle birlikte olmadım. Başka bir şey olmuş olamaz mı? Karanlık Ruhlar Evi'yle alakalı bir şey belki." dedim şaşkınlık ve endişeyle. Bu konuyu herkesin içinde konuştuğum için utanç da hissediyordum.

Eris derin bir nefes alıp verdi. "Hayır, öyle bir şey değil. Bir bebek olduğuna eminim. Tanıdık bir enerjisi var." dedikten sonra yutkundu. "Dorian'ın enerjisine benziyor."

Alkın'la göz göze geldiğimizde yeşilimsi mavi gözleri anlayamadığım duygularla bakmaya başladı. Ne hissediyordu bilmiyordum fakat benim hissettiğim tek şey korkuydu. Eğer bu gerçekten olduysa ben anne olmak üzereydim. On sekiz yaşında anne olmak o kadar korkutucuydu ki. Daha çocuk sayılırdım, okulum bile bitmemişti. Ben daha üniversiteye gidecek, doktor olacak ve kariyer yapacaktım. Evlilik ve çocuk ancak bunlardan sonra gelebilirdi fakat bir şekilde olmuştu. Onu doğurmak zorundaydım ve bu korkunçtu.

"Meira?" dedi Alkın. Endişeli bir şekilde beni inceliyordu.

"Bu nasıl olabilir, aklım almıyor." dedim boşluğa bakarak. Hiçbir şey hatırlayamıyordum. O evdeyken böyle bir şey yapacak kadar kendimizi mi kaybetmiştik?

Gergin bir sessizlik oldu. Herkes dikkatle ve merakla ikimize baktığı için iyice rahatsız hissetmeye başlamıştım.

Alkın yavaşça omzumu sıvazlayıp sakince "Bunun nasıl olduğunu öğrenebilmemizin bir yolu var mı?" diye sorduğunda Eris gözlerini kaçırdı.

"Olabilir. Zihinlerdeki karanlık noktalara ulaşmayı sağlayan bir büyü var ama daha önce hiç yapmadım. Ayrıca çok tehlikeli; eğer küçücük bile bir hata yapılırsa oradan çıkamayabiliriz." dedi Eris.

"Bunu öğrensek iyi olur, orada ne olduğunu, ne yaşadığımızı bilmiyoruz. Belki düşündüğümüzden daha farklı bir olay olmuştur." dedi Alkın.

Amedeo yanımıza gelerek "Cadının dediği doğru. Bu çok tehlikeli. Zihninizin içine gömülmüş karanlığı ortaya çıkarmak istemezsiniz." dedi.

Umutsuzca "Ne olduğunu bilmeye ihtiyacım var. Yoksa bilinmezlik beni delirtir." dedim. Hâlâ şoktaydım.

Yekta sakin bir sesle "Görseniz bile gerçek değişmeyecek. Hamilesin. O enerjiyi ben de hissedebiliyorum. Bence bundan sonra ne yapacağınıza kafa yormaya çalışın." dediğinde Yaprak kollarını göğsünde kavuşturdu.

"Ona katılmıyorum. Bence riskli bile olsa ne yaşadığınızı bilmeniz gerekiyor. Belki gerçekten farklı bir şey oldu ve bebek bu farklı şeyden etkilendi. Olamaz mı?" dedi. Şu an bebeğin neden etkilenip etkilenmediğini hiç merak etmiyordum. Aslında şu an karnımda olduğu iddia edilen varlık benim için bir bebek bile değildi. Midem bulanmaya başlamıştı. Bu konuları konuşmak benim gelecek on yıllık planıma kesinlikle dahil değildi.

Rüzgâr Sokağı'nın Tuhaf DövmecisiWhere stories live. Discover now