4- Akşam Yemeği

25.9K 1.7K 265
                                    

Semra Hanımların bize gelmesinin üzerinden bir hafta geçmişti. Bugün onlara akşam yemeğine gidiyorduk. Altıma siyah kot pantolon üzerine beyaz bir tişört giyip içine koymuştum. Saçlarımı tarayıp biraz dağınık bırakmıştım. Babam arabayı sürerken verdikleri adrese çok sürmeden gelmiştik. Aldığımız tatlıyı alıp, arabadan inip eve ilerledik. Evleri dubleks bir villaydı. Bunu beklemiyordum. Eşi memur emeklisiydi çünkü. Gerçi Emir'in restorantı vardı. O almış olabilirdi. Bahçe kapısından içeri girip kapıyı çaldık. Kapıyı Semra Hanım açmıştı.

"Hoş geldiniz."

"Hoş buldum Semra."

Anneme sarıldı hemen. Sonra bana da sarıldı sıkı sıkı.

"Hoş geldin oğlum."

"Hoş buldum Semra Hanım."

"Hoş geldiniz Selim Bey."

"Hoş buldum."

"Hadi girin içeri."

Ayakkabımızı çıkartıp içeriye girdik. Salona yönelirken açık mutfak kapısından Emir'i gördüm. Yemek yapıyordu. Sonra merdivenden inen Melisa hoş geldin dedi ve beraber salona girdik. Hep beraber koltuklara oyurduk. Normal havadan sudan sohbet ederken çok sürmeden Emir girdi salona ve salon kapısında durdu.

"Hepiniz hoş geldiniz, yemek yapıyordum kusura bakmayın."

"Hoş bulduk. Ne kusuru ellerine sağlık."

Birkaç sohbetten sonra mutfağa gidip işine devam etti Emir. Her şey hazır olduğunda sofrayı hep beraber bahçeye kurmuştuk. Semra Hanım'ın eşi Melih Bey'de gelmişti. Semra Hanım'ın eşi biraz sinirli birine benziyordu. Sinirli olmasa bile cana yakın biri olmadığı kesindi. Masada annem babam yan yana oturmuştu. Semra Hanım annemle yakın olmak için annemin yanına oturmuştu. Melih Bey baş köşeye oturmuştu. Melisa ve Emir'de yan yana oturmuştu. Bende Emir'in yanına oturmuştum.

Sohbet ede ede yemeklerimizi yemiştik. Bulaşıkları annem, Melisa, Semra Hanım beraber yıkamak için mutfağa gitmişti. İşlerini bitirdiklerinde de kız kıza sohbet edeceğiz diye orada çaylarını içiyorlardı. Bizde bu sırada çay içip ikramları yiyorduk. Çok yiyemeyeceğim için yarım bırakmak istemiyordum. O yüzden hiç yemeden sadece çay içiyordum.

"Neden yemiyorsun?"

Emir'in sesiyle ona döndüm.

"Çok yemek yiyen biri değilim. Az önce yemek yedik şu an bunları yiyecek yerim yok."

"Anladım."

Semra Hanım'ın mutfaktan bana seslenmesiyle koltuktan kalkıp mutfağa ilerledim. Mutfaktaki masada oturuyordu üçü.

"Efendim Semra Hanım?"

"Gel otur oğlum."

Oturdum hemen yanındaki sandalyeye. Konuşması için ona baktım.

"Evlenmeyi düşünüyor musun?"

Şaşırmıştım. Neden sormuştu ki bunu?

"Düşünüyorum da şu an öyle bir mevzu yok. Görüştüğüm kimse yok."

"Oh oh ne güzel."

Anneme baktım anlamayarak. Gülümsedi bana sadece.

"Annenler görücü usulü evlendi ya, ne düşünüyorsun bu konu hakkında?"

"Birbirlerini şu an çok seviyorlar. Önemli olan da bu bence. Kendileri tanışmamış olabilirler ama şu an birbirlerinin sahip olduğu en önemli kişiler kendileri."

"Ayy Nurten ağzından bal damlıyor Mete'nin bal."

"Öyle gerçekten de öyle Semra."

"Yine de bir fikrini sorsaydınız." Diyen Melisa'ya baktım. Birisi neler olduğunu anlatabilir mi?

"Tabi ki soracağız fikrini kızım. Ama şimdi değil."

"Evet geldiğiniz zaman sorarız yok derse olmaz zaten."

"Ben bir şey anlamadım. Neden sordunuz bunları?"

"Öğreneceksin oğlum. Hem de en kısa zamanda. Meraklanma."

"Pekala. Öyle olsun bakalım."

İçten içe merak etsemde bir şey demeleri için ısrar etmedim. Zamanı gelince dinlemem daha iyi olacaktır.

İnce BelliWhere stories live. Discover now