43- Bıcı Bıcı

9.5K 768 250
                                    

Bu bölüm wishiwouldheather'e ithaf edilmiştir. Hepinize keyifli okumalar dilerim💖

5 gün boyunca sürekli ordan oraya koşturarak her şeyi halletmiştik. Biz çok beğenmiştik ama çocuklarımız beğenir miydi bilmiyorum. Dün gelip kontrol etmişler ve onay vermişlerdi. İkiz bebeklerimizin henüz adı konmamıştı, Emir'den koymasını istemişlerdi. İki gün boyunca düşünüp Ezgi ve Erdi olmasına karar vermiştik. Bugün gidip onları evlerine getirecektik. Çok heyecanlıydım.

Annemler merak etmişler ve hemen görmek istemişlerdi ama ben önce bize ve eve alışmalarını istemiştim. Çünkü ortam yabancı, biz yabancıyız bir an da kendilerini o kadar insanı içinde bulurlarsa zorlanabilirlerdi. Onlar da bu fikrime hak verip birkaç gün sonra geleceklerini belirtmişlerdi.

Sonunda kurumun önüne geldiğimizde hızlıca arabadan indik. Bizi tanıyan görevli çocukların müdürün odasında olduğunu söylemişti. Hiç beklemeden müdürün odasına gelmiş, kapıyı tıklatıp içeriye girmiştik. Mert koltukta oturuyordu, bebekler ise bakıcıların kucağındaydı.

"Biliyordum geleceğinizi, herkes geri gelmeyecekler dedi ama ben gelecekler dedim. Teşekkür ederim geldiğiniz için."

Gülümseyerek Mert'e baktım.

"Tabi ki gelecektik. Oğlumu almadan nereye gidebilirim ki?

Emir'in dediğiyle Mert utangaçça gülümsedi. Kızarmış yanaklarını öpmek isterdim.

"Şöyle oturun. Son birkaç tane imza kaldı. Onları da attığınız zaman çocuklar resmi olarak sizin çocuğunuz olacak. Nüfus işleri de halledildi. Kimlikleri burda çocukların."

Emir hızlıca hepsini okuyup imzalarken benim gözüm Ezgi'nin üzerindeydi. Ben ona gülümsedikçe o da bana gülümsüyordu. Daha ufacık boyuyla bu kadar tatlı olması onu ısırmak istememe yol açıyordu. Her şey halledildiğinde direkt Ezgi'yi kucağıma aldım. Emir'de Erdi'yi aldığında uyuyan Erdi'yi bir koluyla sarmalayıp başını omzuna yasladı. Boştaki elini Mert'e uzattı. Mert utanarak Emir'in elini tuttu. Beraber dışarı çıkarken görevliler bize çocukların eşyalarını getirdi.

Arka tarafa iki tane bebek puseti koymuştuk. Birine Ezgi'yi oturtup kemerini takmıştım. Ortadaki boşluğa Mert'in oturmasını sağlayıp onunda kemerini takarken Emir'de Erdi'yi pusete oturtmuştu. Eşyalarını bagaja koyduktan sonra yola koyulmuştuk. Yolda Ezgi'de uyuyakalmıştı. Mert bir bana bir Emir'e bakıp duruyordu. Bu haline kıkırdadım. Çok tatlıydı.

Sonunda eve geldiğimizde önce evin kapısını açtım. Ardından Erdi'yi kucağıma aldım. Emir'de Ezgi'yi aldığında Mert'in elini tutup eve ilerledi. Aykkabılarımızı çıkartıp içeriye girdik. Salona geçtiğimizde çocukları koltuğa uzandırdık ve Mert'i koltuğa oturttuk. Önce onunla biraz konuşmamız gerekiyordu. Önünde eğilip yüz hizasında oturduk.

"Mert birazdan evi gezeceğiz. Sana odanı göstereceğiz."

"Benim odam mı var? Bana oda mı yaptınız?"

"Evet, çok güzel oldu hemde. Ama senin beğenemdiğin yerler olursa söyleyebilirsin değiştiririz."

"Teşekkür ederim."

Güldüm ve yanağını okşadım.

"Emir ve ben senin baban olmak istiyoruz. Hatta biz seni çoktan çocuğumuz olarak kabul ettik bile. Sen bizim oğlumuzsun. Erdi ve Ezgi'de bizim çocuklarımız ve sen eğer ki bizi baban olarak kabul edersen kardeşlerin olacaklar."

Gözleri dolmuştu.

"Yani siz benim babam mı olacaksınız? Benim iki tane babam mı olacak?"

"Evet eğer ki sen istersen senin iki tane baban olacak."

İnce BelliDove le storie prendono vita. Scoprilo ora