44- Unutulmaz

8.8K 837 229
                                    

Emir'den

Çocuklarımızı evlat edineli yedi ay olmuştu. Bu yedi ay boyunca birçok şeye şahit olmuştuk. Mesela Mert'in ilk bana baba diyişini ve o anki hislerimi hiç unutamazdım. Yanımıza geleli iki ay olmuştu.

Mete annemgille alışveriş merkezine gitmişti. 3 çocukla beraber dışarı çıkamayacağı için ben işe gitmemiş evde çocuklarla ilgileniyordum.

Sabah her şey normal ilerlerken Ezgi ve Erdi huysuzlanmaya başlamışlardı. Birisi ağlıyordu o susunca birisi ağlamaya başlıyordu. Altları temizdi, karınları toktu, gazları yoktu. Ateşlerine baktım her şey normaldi. Ama hala ağlamaya devam ediyorlardı. Mete'yi arayıp durumdan bahsettiğimde uyutmayı denememi söylemişti. Genellikle bu saatlerde uykuya yatıyorlarmış.

"Oğlum sen odanda oyuncaklarınla oyna, ben kardeşlerini uyutmaya çalışacağım."

"Tamam."

Mert odasına giderken ben de çocuklarla odaya girdim. Yataklarına yatırıp sırtlarını okşayarak pışpışladığımda çok geçmeden uykuya dalmışlardı. Bu sırada yağmaya başlayan yağmur beklenmedikti. Sabah hava güllük gülistanlıktı çünkü. Şimdi şiddetlice yağmur yağıyor ve şimşek çakıyordu. Mert'in odasına girdiğimde yerde oyuncakların içinde uyuyakaldığını gördüm. Yavaşça ilerleyip kucağıma aldım. Yatağa yatıracakken yüksek sesle çakan şimşekle Mert sıçrayarak uyandı. Bana baktı ve ağlamaya başladı. Boynuma sımsıkı sarıldı.

"Baba!"

Hemen ona sımsıkı sarıldım. Kalbim heyecanla çarparken gözlerim dolmuştu. Kaç aydır onu oğlum olarak kabul etmiştim zaten ama o baba diyince kendimi gerçekten baba gibi hissetmiştim.

"Baban burda oğlum. Korkma."

"Baba çok korktum. Rüyamda kurumdaydım. Sen, Mete babam, kardeşlerim hepsi rüya sandım."

"Rüya değil oğlum. Ben seni bırakmam. Kimseye vermem seni."

"Verme baba, ben sizi çok seviyorum. Kardeşlerimi çok seviyorum."

"Bende seni çok seviyorum oğlum. Mete baban da çok seviyor. Kardeşlerin henüz konuşmayı bilmese bile onlar da seni çok seviyor."

Kafasını gövdemden kaldırıp bana baktı.

"Baba ya kardeşlerim şişmekten korkarsa?"

Kahkaha attım.

"Neyden korkarsa oğlum?"

"Şişmek?"

Kahkahalarımı duruduramıyordum resmen.

"Neden gülüyorsun ki?"

"Şişmek değil oğlum, şimşek."

"Biliyorum baba ama bazen dilim dönmüyor işte."

Yanaklarını sıktım ve öpücük kondurdum.

"Tıpkı Mete baban gibi çok bilmişsin. Gidelim de onları koruyalım o zaman şişmekten."

Mesela Mert sürekli peşimizde baba diyerek dolaşırken Erdi'nin bir an da baba demesini unutamıyordum. O an da 3 aydır yanımızdalardı.

Mert yaşı gereği oldukça meraklıydı. Her şeyi sormak, her şeyi öğrenmek istiyordu. Her soru soruşunda muhakkak baba derdi.

"Baba bu ne? Baba bu ne işe yarıyor? Baba ben de yapayım mı?"

Gibi her şeyde baba diyordu. Bir gün Erdi Mete'nin kucağında otururken Mert Mete'ye sorular soruyordu ve Mete bir kez olsun sıkılmadan tek tek cevaplıyordu. Erdi ağzındaki emziği çıkartıp elini Mete'nin yüzüne koydu.

"Babba, babbba babbaa."

Mete şaşkınlıkla bana baktı.

"Baba mı dedi o? Yoksa bana mı öyle geldi?"

"Evet baba, baba dedi. Kardeşim konuştu."

Mete tekrar Erdi'ye döndü.

"Sen bana baba mı dedin oğlum? Senin baba diyen dillerini yerim ben!"

Yanaklarına öpücük kondururken Erdi kahkahalarla babba demeye devam ediyordu.

Mesela Ezgi ve Erdi'nin ilk adımlarına şahit olduğumuz anı hiç unutamıyordum. Dört ay olmuştu onlar yanımıza geleli.

Mert kardeşlerinin etrafında koşuştururken Ezgi ve Erdi onun hareketlerine kahkahalar atıyordu. En sonunda Ezgi ellerini yere koyup poposunu havaya kaldırdı ve ayağa kalktı. O an Mete ile şokla izliyorduk sadece. Birden bire Ezgi bir iki adım atıp Mert'e yaklaştığında Erdi'de ondan cesaret alıp tombik ellerini yere koyup poposunu kaldırdı ve ayağa kalktı. O da Mert'e doğru ilerlediğinde Mert heyecanla bir bize bir de kardeşlerine bakıyordu.

"Baba, yürüyorlar!"

Mert heyecanla bağırınca Ezgi irkilip poposunun üstüne düştüğünde Erdi onun bu haline kıkırdadı. Ezgi'de Erdi gülünce kıkırdadı. Hemen yanlarına ilerleyip Ezgi'yi kucağıma aldım ve yanağını öptüm. Kollarımı kaldırıp Ezgi'yi yukarı kaldırdığımda hemen kahkahalar atmaya başladı. Onu böyle uçurmamı çok seviyordu.

"Benim kızım yürümeyi mi öğrenmiş? Abisi benim kızımı yürümeye teşvik mi etmiş?"

"Babba."

Kahkahaları arasında baba diyişiyle aşağı indirip tombul yanaklarını öptüm.

"Baban kurban olsun!"

Ezgi'yi yere indirip Erdi'yi aldım kucağıma. Onu da yanağından öpüp sarıldım. Ezgi'nin aksine Erdi uçmayı sevmiyordu. Yanaklarına ardı ardına öpücük kondurdukça kahkahalara boğuluyordu.

"Emir, çok çabuk büyüdüler."

Mete'nin duygusal çıkan sesiyle hemen ona döndüm. Gözleri dolu dolu bana bakıyordu. Mert'e döndüm.

"Anlaşılan baban fazla duygulanmış. Hemen görev başına geçmeliyiz oğlum."

"Hemen geçiyorum baba."

Görevden kastımız Mete'ye ilgi göstermekti. Bu Mert ile aramızda bir göreve dönmüştü. Ne ben ne Mert ne de Mete bundan hiç şikayetçi değildi. Dördümüz birlikte onun yanına ilerleyip sarılıp öpüyorduk. Henüz Ezgi ve Erdi her şeyin farkında olmasa da onlarda Mete'nin yanında durmaktan memnunlardı.

Günlerimiz böyle geçerken çocuklarımız ise günden güne büyüyorlardı. Selim babamın dediği gibi evimiz çocuk cıvıltılarıyla dolmuştu. Hayatımda yaşamak için çok güzel bir sebebim varken şimdi dört ayrı güzel sebebim vardı.

.
.
.
.
.
.

Bir sonraki bölüm final. İçim çok buruk.

İnce BelliWhere stories live. Discover now