18- Düğün

21.8K 1.2K 465
                                    

Merhabaa, Emir ve Mete'nin düğününe hoş geldinizzzzz.


Evdeki bütün kıyafetlerimi bavullara katlayıp koymuş ve yeni odamdaki dolabıma yerleştirmiştim. Diğer bütün eşyalarımı da odamıza yerleştirmiştim. Artık annemlerin evinde hiçbir şeyim kalmamıştı. Bu beni biraz hüzünlendirmişti. Emir evlenip ben gelene kadar odamızda kalmayacağını, benimle beraber kalmaya başlayacağını söylemişti. Bu beni mutlu etmişti.

Ve o gün gelmiş çatmıştı. Bugün Emir ile evleniyorduk. Oldukça heyecanlıydım bunun için. İkimizde hiçbir şeyin abartılı olmasını istememiştik. Restorantın tavanından ledler ve tüller sarkıtmıştık. Masaları sade örtülerle, beyaz renk çiçeklerle ve mumlarla süslemiştik Emir ile beraber. Yemek konusu zatensıkıntı değildi onu da Emir halletmişti.

Düğüne ben sadece teyzemi çağırmıştım ama babam halama da haber vermişti. Halam tek başına gelecekti. Nasıl gelebiliyor, eniştem nasıl izin vermişti ona da şaşırmıştım ama bir şey demedim. Çok yakın olmasa da iki arkadaşımı da çağırmıştım ve mutlulukla geleceklerini bildirmişlerdi. Emir'in anne tarafından herkes geliyordu, baba tarafından da üç beş kişi gelecekmiş. Bunlarda yengeleri falandı. Semra Hanım'ın dediğine göre amaçları mutluluğumuzu paylaşmak değildi, beni merak ediyorlardı ve sırf bu yüzden geliyorlardı.

Şimdi restoranttaki Emir'in odasında hazırlanmış, Emir'in yanıma gelmesini bekliyordum. Krem pantolon, bol krem ceket ve dar beyaz bir gömlek giymiştim. Yine ince belimi ortaya çıkartmıştım. Kravat takmamıştım. Gömleğimin ilk iki düğmesini açık bırakmıştım. Kahverengi saçlarımı geriye tarayıp spreyle sabitlemiştim. Ceketin öndeki cebine konsepte uygun krem-beyaz renk çiçek taktım. Ve böylece hazırlanmıştım. Emir'de benim takımımın aynısından almıştı. Sadece onun ceketi benimki gibi bol değildi. O da aynı şekilde kravat ya da papyon takmayacaktı. İkimizde rahat olmak istiyorduk. Bugün kimseye gösteriş yapmak değildi amacımz, biz sadece birlikteliğimizi kutlayacaktık.

Odanın kapısı çaldığında heyecanla ayağa kalktım. Emir gelmiş olmalıydı.
"Gir."

Kapı açıldı ve içeri annem girdi. Kapıyı kapatıp yanıma geldi

"Oğlum, ne kadar da yakışıklı olmuşsun böyle."

"Teşekkür ederim anneciğim. Sende çok güzel olmuşsun. Kıyafetin çok yakışmış sana."

Annem istediği gibi bir elbise bulamamıştı ve bu konuda oldukça üzgündü. En son rastgele güzellerden birini seçmişti. Ama gerçekten de çok yakışmıştı kendine. Gülümsedi böyle diyince.

"Hep mutlu olursunuz umarım yavrum. Sen Emir'e Emir'de sana emanet. Birbirinize sahip çıkın. Kimseye ezdirmeyin birbirinizi. Bir ömür birbirinize ait olun, gözünün birbirinizden başkasına kaymasın."

"Umarım öyle olur annem, umarım."

Birbirimize sıkıca sarıldık. Duygulanmıştık ikimizde. Annemin biricik evladıydım ben. Her zaman bana destek çıkmış, kendi gençliğinde yaşadığı baskılara inat beni elinden geldiğince özgür büyütmüştü. Annem ağlamadan kollarından ayrıldım annemin. Yanaklarından öptüm. O da benim yanaklarımdan öptü.

"Ben gidiyorum oğlum. Teyzenlerin yanına uğrayayım. Hem birazdan da Emir gelir zaten."

"Görüşürüz anneciğim."

Annem gülümseyerek çıktı odadan. Bende tekrardan koltuğa oturdum ve Emir'i beklemeye başladım. Birkaç dakika sonra kapı tekrar çalındı. Bu sefer gelen Emir'di bence.

"Gir."

Kapı açıldı ve Emir içeriye girdi. Esmer olduğu için bu rengin kendine yakışmadığını düşünmüştü ama o kadar yakışıklı olmuşu ki.... O da benim gibi ceketinin önüne çiçek takmıştı. Uzun zamandır sakalları kirli sakaldı. Ama şimdi sakallarını kesmişti. Ne kadar sakallı daha çok beğensemde böylede çok yakışıklıydı, çok.

Kapıyı kapatıp yanıma geldi. Ayağa kalkıp tam önünde durdum. Eğilip dudaklarıma bir öpücük kondurdu.

"Mete, çok güzel olmuşsun."

Bana sarıldı ve yanağıma bir öpücük kondurdu. Bende hemen ona sarıldım sıkıca.

"Sende çok güzel olmuşsun Emir. Hem de esmerim bana yakışmaz bu takım demene rağmen çok güzel olmuşsun."

Güldü ve benden ayrıldı.

"Yakışmış mı?"

"Evet, gerçekten yakışmış."

Elimi tuttu.

"Hadi gidelim. Herkes bizi bekliyor."

Kafa sallayıp onu onayladım. Son kez aynadan kendimize bakıp el ele odadan çıktık. Restorantta herkesin bizi görebileceği bir yere geldiğimizde çoğu kişi ayağa kalkıp bizi alkışlamaya başladı. Çoğunluğun dışindakiler boş boş bizi süzmekle meşgullerdi. Gülümseyerek ortaya doğru ilerledik. Tam ortaya geldiğimizde müzik çalmaya başladı. Emir en sevdiği şeylerden birini yapıp kollarını belime sıkıca sardı. Bende kollarımı boynuna sardım. Müziğin ritmiyle dans etmeye başladık. İlk başta misafirlere bakarken çoğu kişinin kendi arasında fısırdaştığını gördüm. Sonra ilgimi asıl vermem gereken kişiye verdim. Emir'e.

"Şu an burada babamda dahil bu evlilikten rahatsız olan bir sürü insan var."

Gülerek dediği şeye bende güldüm.

"Önemli olan bizim rahatsız olmamamız. Tabi ki babanında rahatsız olmasını istemem ama yapacak bir şey yok. Bu kendi tercihi."

"Birazdan dans bitince onları daha çok çıldırtacak bir şey yapacağım."

"Ne yapacaksın?"

"Sürpriz, söylemeyeceğim. Yoksa kabul etmezsin."

"Emir, sakın beni utandıracak bir şey yapma."

Dediğime sadece güldü. Dans sonlarına gelirken Emir belimden beni biraz geriye doğru yatırdı. Ardından dudaklarıma dudaklarını bastırdı. Şaşırma kısmını geçmiştim çünkü böyle bir şey yapacağını tahmin etmiştim. Dudaklarımız ayrıldığında arkadaşlarımız alkışlamaya ve ıslık çalmaya başlamışlardı. Gülümseyerek Emir'e baktım.

Nikah olmayacağı için direkt eğlenme kısmına geçmiş ve deliler gibi eğlenmiştik. Bir yandan da yemek yiyordu eğlenmeyenler. Artık herkes yorulduğunda eğlenceyi sonlandırmaya karar vermiştik. Herkesin hediyelerini kabul etmiştik ve düğünün sonuna gelmiştik. Resmi bir belge olmasa da bugün bizim ruhen birbirimizi eş kabul ettiğimiz gündü.



 Resmi bir belge olmasa da bugün bizim ruhen birbirimizi eş kabul ettiğimiz gündü

ओह! यह छवि हमारे सामग्री दिशानिर्देशों का पालन नहीं करती है। प्रकाशन जारी रखने के लिए, कृपया इसे हटा दें या कोई भिन्न छवि अपलोड करें।
İnce Belliजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें